Günah Gecelerinden Alkol Detoksuna

Sağlıklı yaşamlar, çeşit çeşit diyetler, vücuda zararlı şeyler sokmamalar, “Ne yersen o’sun.” akımları iyi, güzel, hoş. Bütün bunlara kayıtsız veya karşı da değilim.

Ama ben içmeyi seviyorum.

Geceleri seviyorum.

Dans etmeyi hepsinden çok seviyorum.

Yazın deniz kıyısında buz gibi bir bira içmenin keyfinden, kışın dışarısı buz gibiyken şarap kadehleri elimizde sokulup mırıl mırıl konuşmaktan, sokaklarda gezindikten sonra ellerimi ve içimi sıcak şarap ile ısıtmaktan, gerçekten soğuk bir havada kanyağın boğazımı yakmasının güzelliğinden, kız arkadaşlarımla kokteyller eşliğinde dedikodu yapmaktan, çılgınca dans ederken Mr. Papyon’un ağzından aslında hiç sevmediğim Long Island gibi kokteylleri bayıla bayıla içmekten, güzel mezelerle donatılmış sofralarda rakı kadehleri tokuşturmaktan vazgeçmeye de hiç niyetim yok.

Gayet uslu başlanmış, sushilerin yanında yalnız birer kadeh şarap içilmiş akşamların birkaç saat sonra, salonun ortasında gin tonic kadehlerini devirerek, avaz avaz şarkı söyleyip dans etmeye dönüşmesinin hazzı bambaşka. Yaşadığımı hissettiriyor. Her şeye rağmen hayatın çok eğlenceli olduğunu hatırlatıyor.

İşin harika yanı, ben çok içtikten sonra midesi kötü olanlardan, ertesi gün başı zonklayanlardan da değilim. Biraz daha mayışık ve halsiz oluyorum o kadar. Cüsseme bakıp, “Sen ne kadar çok içiyor olabilirsin ki?” diye burun kıvıranlar oluyor.  Haftada ortalama on beş kadehten bahsediyorum.

IMG_8521.JPG

Pişmanlık gecelerim uzun yıllardır olmadı. Rezalet çıkarmıyorum, sadece çok fazla dans ediyorum. Ertesi gün bütün bacak ve karın kaslarım ağrıyarak uyandığımda, “Huh, dün gece sağlam dans etmişim.” diyorum. Cep telefonum elimde veya cebimdeyse, adım sayarım her bir dans figürünü adım olarak algıladığı için onlarca kilometre yürümüşüm gibi bir kayıtla karşılaşıyorum. Hatırlamadığım kısımlar varsa, Mr. Papyon’a endişeyle soruyorum: “Dün gece saçma bir şey yaptım mı?”  diye. “Her zamankinden farklı bir şey yok.” diyor muzipçe.

Durup durduk yerde ne diye alkol güzellemesi yapıyorum?

Çünkü “Ben alkol orucuna girdim.” dediğimde, herkes “Ne oldu ki?”  diye soruyor. Olay çıkmış bir gece, skandal bir şuursuzluk, korkunç bir pişmanlık hikayesi bekleyerek.

Ama yok. Gerçekten yalnızca çok eğlenilen, çok dans edilen, çok gülünen geceler var.

Bir pazar gecesi, mayışık mayışık koltukta uzanmış, biralarımızı içerek “A Star Has Born” filmini izlerken, filmin asıl konusu olan aşk hikayesine değil, adamın alkol alışkanlığına tutulana kadar…

“En son ne zaman uzun bir süre alkol almadık?” diye düşündüğümüzde, Mr. Papyon’un askerlik dönemine; benim ameliyat olduğum günlere geri gitmemiz gerekti. Birlikteyken sürekli şişeleri devirmiyorduk tabii; ama en azından yemeklerimizin yanında bir kadeh şarabımız eksik olmuyordu.

Sultanahmet’te tarihi bir gezi yapmışsak bile, sonunda Four Seasons’ın terasında güzel bir yarım ada manzarasıyla kokteylimizi yudumluyor; Kuzguncuk’ta yürüyüş yaptıysak İsmet Baba’da bir kadeh öğlen rakısı patlatıyorduk. Konu keyifse, her zaman hakkını veriyorduk.

Bir yıldan uzun süredir oldukça fazla zaman geçirmemize rağmen, hiç ama hiç içmediğimiz günler, yalnız hasta olup bitki çayı ile takıldığımız günlerden ibaretti.

Alkolsüz bir dönem nasıl olurdu bilmiyorduk. Ne yapardık? Vücudumuz ne tepki verirdi? Sabahları yataktan bebek gibi erkenden kalkıp buna bayılır mıydık? Yoksa hiç gece dışarı çıkmaz olup bunalır mıydık? Hiç bir fikrimiz yoktu.

“Hadi deneyelim.” dedik.

IMG_8680.JPG

Yalnız hayatımda tanıdığım en çok gaz verme potansiyeline sahip arkadaşımızın doğum günü yaklaşıyordu. Efsane güzel bir plan yapmıştı. O geceyi kapanış gecesi ilan ettik.

IMG_8488.JPG

Cumartesi gecesi, Conrad Otel’in Bosphorus Lounge’ında -ki kapı girişinde düğün ile aynı ekranda gösterilen fantastik bir organizasyon ve inanılmaz bir gün batım manzarası ve limitsiz içki ile doğum günü partisine başladık. Gecenin devamı Flamme’de şişe açtırmaya uzandı.

Sabah geri geldiğimiz evde, ertesi günü kafamızı kaldıramadan yatarak geçirdik. Hiç evden çıkmadan…

“Çıkıp bir kahve içelim mi?” sorusuna oldukça ciddi biçimde “Kahve içmek için dışarı mı çıkacağız?” diye cevap verdiğinde panik atak geçirecektim. “Eee biz bir ay ne yapacağız?” diye! Neyse ki şaka yapıyormuş! 🙂

İşte böyle başladık alkol rejimine. Şu an limon zencefil çayımı içerek bu satırları yazıyorum. Bir ay sonunda ışıldar ve vücudumdaki bütün ödemleri atar mıyım, yoksa aşırı evcil ve aşırı depresif bir kadına mı dönüşürüm, hep birlikte göreceğiz.

IMG_8482.JPG

Yeni yıla başlarken bu sene bütün harcamalarımı takip etmeye karar vermiştim. Sene başından itibaren tuttuğum excel’e bakılırsa, ben güzel kokteyllere ve gece eğlencelerine gerçekten hatırı sayılır miktarda para harcıyorum. Bu bir ay boyunca alkol yerine, kendime yatırım yapmaya karar verdim. Denenmiş, onaylanmış, şiddetle tavsiye edilen adresleri listeme aldım. Bu bakım ritüelleri listesini takibe, micro plus seansları ile başladım. Yaza bombastik bir giriş yapmayı planlıyorum. Denediklerimi apayrı bir yazıda uzun uzun anlatacağım.

Yazdan önce sizin detoks planlarınız arasında neler var?

Sağlıkla ve yaza hazırlanarak kalın!

 

Günah Gecelerinden Alkol Detoksuna” üzerine 3 yorum

  1. dsfsdfdg dedi ki:

    seni seviyorum ama hayatındaki iyi şeyleri detaylarla anlatırken kötü zamanlarında ortadan kaybolmaların aşırı yapay geliyor artık.

    Beğen

    • Sezen dedi ki:

      Bu çok enteresan bir yorum olmuş, gerçekten çok merak ettim. Ortadan kaybolduğum dönemlerde “kötü olduğum” algısı neden oluştu acaba? Mesela geçtiğimiz haftalarda blog pek yazmadım, ama çok keyifli günler geçiriyordum, her akşam dışarıda olduğumda, yazı yazacak zamanım ve enerjim kalmamıştı. Tam aksine, blog yazdığım günler yapacak daha eğlenceli bir planım olmayan günler 🙂

      Liked by 1 kişi

      • dsfsdfdg dedi ki:

        mental breakdownlar sonrasında ve hatta normal zamanlarda da detaylar üzerinden hayatını sorgulamalarını hatırlıyorum. şimdi iş ve aşk bakımından tamamen akışta gibi gözüküyorsun. yani yine leziz kokteylli parti veya adana seyahati yazıyordun evet ama satır aralarında sanki hem kendi farkındalığını arttırıp hem de üzerine düşünülecek cümleler kurabiliyordun. aşağıya alıntıladığım kısımda mesela veya daha önce geçen yaz tatil sonrası yaşadığın üzgün olduğun süreçte kaybolman, private tutman dikkatimi çekti. umarım mutluluktan gerek duymuyorsundur veya artık bu sorgulamaları aşmışsındır, belki de bu kadar aleni yapmak istemiyorsundur. kötülüğünü istiyor veya bundan besleniyor değilim, sadece kendine yeni yollar ararken üzerine düşünülecek şeyler bulmak güzeldi.

        “Önce bir ateşlenerek yataklara düştüm. Kafamı kaldıramadığım günlerce uyku üzerine de, iş yerinde de bir takım tatsızlıklarla göz kırptı hayat bana. Tam “Ay her şey ne kadar şahane, trallilaayloom!” derken, beni hayatıma dair bir takım sorgulamaların içine attı. Yetmedi, hep sonsuz olan enerjimi benden alıp, inanılmaz bir yorgunluk ve uyuma hissi verdi.”

        Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s