Yıllardır hiç aksatmadan yaptığım bir ritüel bu: Senenin sonuna yaklaşırken, o yıl deneyimlediğim ve keşfettiğim her şeyi gözden geçirir ve o yıla dair “en”lerimi seçerim.
2016 yılının, 2017 yılının, 2018 yılının, 2019 yılının “best of”ları için hazırladığım listeler genellikle en iyi seyahatlerim, en iyi kokteyl, en iyi beach, en çok dans ettiğim mekan, en sıra dışı otel gibi başlıklardan oluşuyordu.
Bu yıl bu listeyi yapmak için oturduğumda “Ne yaptım ki bu sene? Neyin en iyisini seçeceğim?” diye düşündüm. Sonra telefonumun arşivinde gezinirken, olağan tempoma kıyasla çok az seyahate çıkmış olsam da, 2020’nin ne kadar dolu dolu bir yıl olduğunu fark ettim. Şaşırdım ve buna bayıldım.
Beni eski blogumdan takip edenler bilir, ben hukuk bürosunda çalıştığım yıllar boyunca, bir sene içinde yaklaşık 20 kere yurtdışına giderdim. Bu dönemlerde babam bana “Sen ne zaman yerleşik hayata geçeceksin kızım?” diye isyan edip dururdu. Ki İstanbul’da bir evim ve beyaz yakalı olarak çalıştığım bir işim olduğu için ben oldukça yerleşik bir hayatım olduğunu iddia ediyordum.
O yıllarda bu benim için oldukça olağan bir seyahat düzeniyken, 2020’yi ülkeden dışarı tek bir adım atmadan devirdiğim şu günlerde o kadar uzak, abartılı ve aşırı geliyor ki!
2020 babamın dileklerinin gerçek olduğu bir yıldı; İstanbul’a taşındığımdan beri İstanbul’da bu kadar çok kaldığım, bu kadar çok evimde vakit geçirdiğim ve bu kadar yemek pişirdiğim ilk sene oldu. Üstelik de senenin yarısını Teos’ta geçirmiş olmama rağmen.

2019 yılım o kadar aksiyonlu, olaylı ve skandallıydı ki, 2020 yerinden kımıldamayan taşlarıyla, beklemediğim kadar olaysız geçti. Kişisel tarihimde hiç olmadığı kadar yerleşik ve sakin geçirdiğim bu senede, çekirdek ailemde aslında oldukça büyük ve radikal değişiklikler oldu.
Benim dışımda herkes evini değiştirdi ve taşıdı. Erkek kardeşim Montana’dan San Francisco’ya göçtü. Annem Adana’dan İstanbul’a. Babam İzmir’den Adana’ya… Teos’taki evimizi ortak keyif üssümüz olarak baki tuttuk.
“Evden çalışmaya” ilişkin benim çok sık yaptığım bir espriydi bu: “İstanbul Anadolu yakası, İstanbul Avrupa yakası, Adana, Teos evden çalışma şubelerim var.”

Acil bir toplantıya davet edildiğimde, “Benim evden oraya gelmem biraz uzun sürebilir.” açıklamaları yaptım, toplantılara oldukça bronz bir şekilde katılmam karşısında yaşanan şaşkınlıklarla çok eğlendim.
Özellikle bir aya yayılan bir sözleşme müzakeresinde, zoom’da karşı tarafımın “Emine Hanım, sizin arka fonunuzdaki duvarların rengi gittikçe açılırken, ten renginiz koyulaşıyor mu, bana mı öyle geliyor?” sorusuna günlerce güldüm.
Genel bu değerlendirmeden sonra hadi en iyilerime başlayalım:
Yaptığım En Kötü Yatırım: Shengen vizesi ve kampanyalardan aldığım uçak biletleri. Aldığım vizeyi hiç kullanamadığım gibi, çok önceden aldığım Roma ve Tahran biletleri de tamamen boşa gitti. Roma için aldığım opera gibi etkinliklerin ücret iadelerini hala alamadım.
Yaptığım En İyi Yatırım: Ali Express’ten aldığım yoga matım. Özellikle mart ve haziran arasındaki eve kapandığımız dönem başta olmak üzere, 2020’de en çok kullandığım ve hala çok sevdiğim bir parça oldu. (Yoga matının ve indirim kuponu linki şu yazıda.)

Bu Sene Hayatıma Kattığım En Güzel Şey: İlk aşk romanımı yayınlamak. Bu çok uzun zamandır aklımda olan bir şeydi. Sokağa çıkılamayan günler vesile oldu. Hala okumadıysanız evde geçen haftasonlarında harika gider, şuradan alabilirsiniz.
Elbette eksiklikleri var, elbette daha iyisi olabilirdi. Yine de mükemmeli kovalamaktan vazgeçip, ortaya basılmış bir roman koymaktan gururluyum. Gerçekten akıcı ve keyifli bir hikaye kurguladığımı düşünüyorum. Yolladığınız bütün fotoğraflara ve yaptığınız bütün yorumlara da ayrı ayrı bayıldım. Beni bu maceramda destekleyen herkese çok çok teşekkür ederim. ❤
En Spontane Seyahat:
Mayıs ayında uzun sokağa çıkma yasaklarının bittiği ve mekanların açıldığı ilk gün akşam sevgili Gülay ile Nişantaşı’nda bir bira içerken Alaçatı’ya gitmeye karar vermiştik. Herkesin çok tedirgin olduğu günlerdi, uçuş yasakları devam ediyordu. “Kimse gelmese de biz gidiyoruz.” dedik ve “Ben çok dikkat ediyorum, hayatta gelmem.” diyen herkes de geldi. 🙂 Sokağa çıkma yasağını bir otelde hep birlikte geçirmek muazzamdı.

Eksikliğini En Çok Hissettiğim Şey: “Bu sefer çok başka” dedirten erkekler ve maceralar. Birlikte karantinaya girmeye kalktığım bir adamın evinden dördüncü günde sokağa çıkma yasağında kaçmam, iki kişi bir 70’lik devirecek kadar harika sohbet edip üzerine sabahlara kadar dans ettiğim geceler, gizemini ayılınca çözemediğimiz buzlar, kalkmaya niyet ettikten beş saat sonra bile arasından kalkmak istemediğim kollar, harika planlarla beni tavlayan bir adamla gecenin bir yarısı İstanbul’da denize girmem ve Asos gibi maceralarım oldu. Ama hiç biri bana “Bu sefer çok başka” hissi vermedi.
Yalnız bir adam vardı ki; çok iyi, çok yüksek, çok farklı gelmişti. Birbirimize karşı iştah ve merakımız, bitiremediğimiz sohbetlerimiz heyecan vericiydi. Kendimi onunla Balat’ta bir çatı katında, renkli ampüllerin altında, ayaklarım üşümesin diye yere serilmiş bir post ve harika şaraplarla bulduğum akşam, gerçek olamayacak kadar güzel ve romantik bir komediden fırlama bir sahne kıvamındaydı. Gelgelelim tuhaf yanını, benim ayaklarım tam yerden kesilmemişken gösterdi. O bile “bu sefer çok başka” olamadı.
Bu yıl kendimin o ayakları yere basmayan yüzünde kocaman bir gülümsemeyle gezip yakın arkadaşlarını “Bu sefer gerçekten çok başka. Anlamıyorsunuz.” diyerek ikna etmeye çalışan halimi özledim.
En Sıra Dışı Mekan: Rakish Alaçatı. Denizin içindeki masada gün batımı izleyerek akşam yemeği yemek ve sonra çölde hissettiren bembeyaz kumların üzerinde ateşin etrafında dans etmek gerçekten sıra dışı.
En İyi Beach: Çeşme’de her sezon en sevdiğimiz beach değişse de, bu yaz ilk göz ağrılarımızdan birine geri dönüdk: Before Sunset. Telefona yüklenen app üzerinden tuvalet doluluğunu görebilmek ve siparişleri yine app üzerinden vermek gibi Covid tedbirleri ve yeni dekorasyonu ile açık ara en iyisiydi.
En İyi Kokteyl: Derya Beach’te güneşlenirken Jack Nar içmek Kaş sever herkes için açık ara vazgeçilmezlerden biri. Bu yaz, Kaş ziyaretimizde Jack Nar’lar beklediğimiz etkiyi vermeyince, “Barmene söyler misiniz, ne isterse onu hazırlasın; ama lütfen geçen yılkini aratmasın.” mesajımızdan sonra gelen her kokteyl farklı ve çok lezzetliydi.

Bir de benim arabaya elimde bir şişe üzüm kızıyla bindiğim ve Sino’ya “zencefilli gazoz al” dediğim bir günde zencefilli gazoz bulamadığı için Uludağ gazozu alıp geldiği bir gün var ki; kesinlikle içtiğimiz en lezzetli şey olmaktan fersah fersah uzak olsa da, bütün ekibi gün batımından önce trafik her sıkıştığında arabadan inip sokakta dans eder kıvama getirdiği için en iyi kokteyllerden biri olarak saymadan geçemeyeceğim. 🙂
En Keyifli Çalışma Alanı: Babamın Teos’taki evimizin çatısına bu sene benim için yaptırdığı bir oda ve kocaman deniz manzaralı ofisten oluşan evden bağımsız kısım.
Zoom toplantılarında odaya girip, geri kalan zamanlarda Samos Adası’nı ve çam ağaçlarını izleyen geniş manzarama karşı çalıştığım teras, gerçekten muazzamdı.

Benim listemin devamı gelecek.
Siz de bu sırada kendi 2020’nizi gözden geçirip en iyileri seçmeye ve birkaçını bizimle paylaşmaya ne dersiniz?
2020’yi kapatmaya hazırlanarak kalın!
n’erde eski Sezen, n’erde eski yazilar… uzun zamandir girmiyordum ve birden aklima geldi; ama iyice yaslanmis etkisinde kalmis bir Sezen ve “piyasa” yazilar.
BeğenBeğen
hahaha uzun zamandan sonra birisi bana “hiç bir şey değişmemiş” dese üzülürdüm. her anımı dibine kadar yaşadım, zerre geçmiş özlemim yok. yine de eski yazılar arşivde uzun zamandır uğramayanlara uzun zaman yetecek kadar çoklar 🙂
BeğenBeğen