Mısır: Biz Neden Gittik? Ne Beklemeli? Ve Gitmeden Bilmeniz Gerekenler

Bizim Mısır’a gidişimizin hikayesi de oldukça matrak olduğu için Mısır’dan bahsetmeye “Neden Mısır’a gittik?” sorusunun cevabı ile başlamak istiyorum.

Ben evde çok nadiren televizyon açan, müziği hep arka fonda tutan ancak hiç video izlemeyen biriyim, bunun bazı nadir istisnalarından biri Cercle videoları. Covid’de eve kapandığımız dışarı çıkamadığımız dönemlerde başlayan bir alışkanlık oldu bu bende; kulaklıklarımı takıp, müziği sonuna kadar açıp, dev ekrana videolarını yansıtıp oradaymış gibi hissederek dans etmeyi çok seviyorum. Cercle, Adriatique’ın Mısır’da Hatsepshut Tapınağı’ndaki etkinliğinin biletlerini satışa çıkardığında – ki daha geçen sene kasım aylarındaydık – biletlerin satışa çıkacağı saati takvimime kaydedip, büyük bir azimle ilk satıştan bilet almıştım.

Bu etkinlik için çok heyecanlıydım, daha sonra Ocak ayında Tayland‘dan İstanbul’a dönerken bile, “Nasıl olsa bir ay sonra yeniden sıcak havaya, Mısır’a gideceğim.” diye düşünüyordum.

Çok da şahane bir ekip haline gelmiştik, benim daha önce Guatemala seyahatini birlikte yaptığım iki arkadaşım bize katılacaktı, o dönemlerdeki erkek arkadaşım ve onun daha önce Mısır’da bir düğün organizasyonu yapmış Fransız arkadaşı da… Biz Türkiye’den gidecek iki kişiydik; Aslıhan ve ben. Sonra Sea Dance Festival’e gidip birlikte Montenegro‘yu talan ettiğim Sevgican da gruba eklendi. Çok karma, ama bir arada muhteşem eğlenceli olacağından emin olduğum bir festival ekibine dönüştük.

Bir ay öncesinden de Mısır vizesi başvurumuzu yaptık. Gelgelelim Mısır vizesinin bu kadar meşakkatli olduğunun farkında değildik. Facebook üzerinden randevu alınıyor, vize başvurusunda pasaport teslim edilmiyor, ancak başvurunuz ne zaman cevap geleceği meçhul bir süre kadar konsoloslukta kalıyor. (Pasaportların vize başvurusunda konsolosluğa teslim edilmediğini bilseydik, kesinlikle çok daha önceden yapardık başvurumuzu. Ancak böyle bir bilgiyi kimse paylaşmamıştı.) Etkinlik tarihi geldiğinde bizim vizemiz hakkında hala bir gelişme olmadığı için, biz Cercle etkinliğini kaçırdık.

Sonra vizemiz onaylandığında, vizemizi alabilmemiz için satın alınmış uçak bileti görmek istedi konsolosluk. Vizeyi almaktan vaz mı geçsek, yoksa bilet alıp gitsek mi diye düşünmemiz on dakika bile sürmedi. Aslıhan ile ikimizin de bayram tatili için bir planı yoktu ve Hurgada biletleri de gerçekten ucuzdu. “Hadi alalım biletleri ve gidelim.” dedik.

Bizim seyahatimizden bir gün önce, Türk vatandaşları için Mısır’a kapı vizesi ile seyahat edilebileceği haberini gördüğümüzde kahkahalarla güldük. Neyse ki, henüz uygulamaya geçmemiş, böylelikle o kadar uğraşıp aldığımız vizeyi de gerçekten kullanmış olduk.

Yönümüzü Mısır’a çevirme amacımız Mısır’da Cercle etkinliğinde kalabalık bir ekip olarak partilemekken, sonra bu plan tamamen değişti ve bizim iki kadın olarak Mısır’ı boydan boya katettiğimiz bir kültür seyahatine dönüştü. Bazen her işte bir hayır vardır derler ya; biz sonradan “İyi ki de böyle olmuş.” diyeceğimiz kadar güzel bir hafta geçirdik Mısır’da.

Neden Gitmeli? Ne Beklenmeli?

Kapı vizesi uygulaması başladığında önceden bir vize başvurusu yapmanıza gerek olmadan oldukça kısa bir uçuşla gidebileceğiniz, Türkiye’ye kıyasla da oldukça ucuza gezip tozabileceğiniz ve herkesin ilgisini çekebilecek bir şeyler sunan bir ülke Mısır.

Daha önce Mısır’a giden arkadaşlarımdan, “Bence gitmeyin, çok iğrenç bir ülke.” ve “Bayılacaksın, çok büyüleyici bir yer.” şeklinde tamamen birbirine zıt yorumlar duymuştum. Mısır’ı boydan boya kat ettikten sonra bu görüşlerin her ikisine de sonuna kadar katılıyorum. Çünkü Mısır’ın her bölgesi, gündelik yaşamı, sunduğu olanakları ve genel tarzı ile birbirinden oldukça farklı. Bu açıdan Türkiye’ye benziyor. Rize’ye, Bodrum’a, İzmir’e, Antalya’ya, Gaziantep’e ve İstanbul’a gelen turistlerin deneyimleri birbirinden nasıl tamamen farklı olursa, Mısır’da da nereye gittiğinize bağlı deneyimleyecekleriniz birbirinden çok farklı olacaktır.

Bizim yaptığımız gibi kısa zamana sıkıştırılmış komple bir Mısır turu yapabilmek için uykusuzluğa, sıcağa ve açlığa gerçekten dayanıklı olmanız şart örneğin.

Kahire, Eminönü, Sirkeci curcunasını mumla aratacak darmadağınık, kaotik ve pis bir şehir. En lüks oteller bile bizdeki sıradan bir otel seviyesinde. Karmaşaya ve pisliğe katlanamıyorsanız, Kahire’ye hiç gitmemenizi öneririm.

Tarihe meraklıysanız en iyi seçenek Luxor derim; hem güzel otellerde kalıp, hem de ülkedeki en büyüleyici şeylerden bazılarını gezebilirsiniz.

Tarihi gezilere özel bir merakınız yoksa, Hurgada, muhteşem deniziyle hafta sonu kaçamağı olarak şahane bir istikamet olabilir.

Antik Mısır Tarihi’ne düşkünseniz, inanılmaz uzun bir yol yapmanıza neden olsa da karşılığını kesinlikle verecek Abu Simbel mutlaka listenizde olması gereken bir adres.

Bunların hepsinden detaylı olarak bahsedeceğim; ama uyaracağım konu şu olur; kendinize uygun olmayan bir tercih yaparsanız, gittiğinize gideceğinize pişman olursunuz ama kendinizi bilerek seçimlerinizi yaparsanız da kısa bir uçuşla ekonomik ve şahane bir seyahat yaparsınız.

Gitmeden Bilmeniz Gerekenler:

1- Mısırlı adamların yüzüne kadın gördükleri her an tuhaf bir gülümseme yerleşiyor. Kas gevşetici almış gibi bir gevşeklikle hareket etmeye başlıyorlar. Muhabbete giriş şekilleri de her seferinde aynı: “Where are you from?”

Türkiye diye cevap verirseniz de hep aynı tekerleme ile cevap veriyorlar: “Yavaş yavaş Hasan Şaş.”

Özellikle kadın kadına seyahat edecekseniz, sürekli olarak sizinle muhabbet etmeye çalışan ve fotoğraf çektirmek isteyen adamlara hazırlıklı olmalısınız.

Diğer yandan asla temas etmiyorlar, bu nedenle asla tedirgin edici bir durum yaşanmıyor. Sınırı doğru çizmeyi başarırsanız, minik bir gülümseme ve biraz tatlı cevaplarla istediğiniz her şeyi yaptırabilirsiniz onlara. Gülümseyen bir prenses edasıyla taleplerinizi söylediğinizde, inanılmaz bir şevkle size hizmet etmeye hazır hale geliyorlar. Ancak sınırı kaçırırsanız, rahatsız olabilecek kadar ısrarcılar sohbet etmek konusunda.

2- Hurgada’da hiç denk gelmediğimiz ama Kahire ve özellikle Luxor’da çok fazla olan bir bahişçiler kitlesi var. Size bir anda siz hiç böyle bir şey istemeden yardım etmek istiyormuş gibi gelip bir bilgi veren, fotoğrafınızı çeken, bir yolu gösteren vs. adamlar olacak. Bunun sonunda da sizden bahşiş isteyecekler.

Önceki seyahatlerinizden kalan, evinizde duran ve hiçbir işe yaramayan bozuk euro’larınızı yanınıza almanızı şiddetle tavsiye ederim, bunlara o bozuk euro’larınızı dağıtın.

3- Hiç bir mantığı olmayan polis ve güvenlik kontrolleriyle karşılaşacaksınız. Araba ile seyahat ediyorsanız şehir giriş çıkışlarında ve özellikle havalimanlarında. Otuz kere pasaport gösterecek, defalarca bir deftere ad, soyad, pasaport ve uçuş numaranızı yazacaksınız…

Mantık aramaya kalkıp sinirlenmeyi sorgulamayı ilk seferinde bırakmanızı tavsiye ederim. Yoksa delirirsiniz veya geç kalırsınız.

Biz sırf popomuza bakmak için, hiç alet dedektör vs. olmayan bir alana bizi götürüp, “Ellerini kaldır, arkanı dön. Öyle değil, yavaş yavaş.” diyen sonra da yüzünde kocaman bir gülümsemeyle “Çoook güzeeel çoook maşallah!” diyen havalimanı görevlisine bile denk geldik.

Bunlara hiç katlanamayanlardansanız, böyle durumlarda asabı çok bozulanlardansanız, Türkiye’den doğrudan gitmek istediğiniz yere uçun, oradan da geri Türkiye’ye dönün, Mısır içinde seyahat etmeye kalkmayın.

4– Mısır’da hayatımızda görmediğimiz kadar tuhaf bir şekilde araba kullanıyorlar. Bu yüzden araba kiralamaya kalkmayın, Luxor’da yok ama Kahire ve Hurgada’da Uber mis gibi çalışıyor.

5- Erkekler genel olarak yürüyor, bazen rahatsız edecek kadar ısrarcı iletişim kurmaya çalışıyorlar; ama kendinizi güvensiz hissetmenize sebep olacak bir şey yapmıyorlar. Mısır trafik açısından güvenli değil ama biz insanlar açısından kendimizi güvensiz hissettiğimiz ve korktuğumuz tek bir an yaşamadık.

6- Mısır’da kazıklanacağımız anlar yaşamaya çok hazırdık. Hep tetikteydik bu konuda, herhangi bir şey yapmadan önce hep fiyat sorduk, cebimizde hep bozuk para taşıdık. Bunun sayesinde mi bilmiyorum; ama hiç kazıklanmadık. Hatta bir Ahmet hikayemiz var – detayları ile anlatacağım, “Gerçek olmak için çok iyi.” hikayesi, iki gün boyunca ondan golü yiyeceğimiz anı gerçekten bekledik. O bize hep beklediğimizden daha fazlasını sunarak bizi ters köşe yaptı.

7- Asla pratik çözüm odaklı insanlar değiller, çoğu doğru düzgün İngilizce konuşamıyor. Kem küm edip kendilerini anlattıklarını sanıyorlar. Navigasyondan yol bulamıyorlar, ana dilleri Arapça iken arabayı durdurup kenardaki güvenliğe adres sormak yerine, bize dönüp “Burası mı?” diye soran şoförlerle karşılaştık. “Sağa çek, camı indir, şu adama sor.” seviyesinde komutlar vermemiz gereken anlar yaşadık.

Dolayısıyla her durumu, herkesi yönetmeniz gerekeceğine psikolojik olarak hazırlıklı olun. Bunu yapamıyorsanız, ben parasını verdim, adamın işi bu yapar diyecekseniz hiç bir şey yolunda gitmeyebilir. Mısır konforla arkanıza yaslanıp, tadını çıkartacağınız bir ülke değil.

Boydan boya Mısır’ı katettiğimiz bu seyahatimizde yalnızca “Helal be sana!” dediğimiz iki kişi tanıdık. Onlardan da ayrıca seyahat notlarımı paylaşırken methiyelerle bahsedeceğim tabii ki.

8- Giderken beklentilerimizi çok yükseltmemeye çalışmıştık, Mısır ise bize her konuda beklediğimizden daha fazlasını verdi. Olumlu ve olumsuz açıdan da… Kaos ve karmaşanın da tahayyül edebileceğimizden daha çoğunu verdi, tapınakların da bekleyebileceğimizden daha büyüleyici olanlarını…

9- Giderken yanınızda nakit para götürecekseniz dolar götürün, pek çok yerde menülerdeki fiyatlar bile dolar cinsinden ve dolarla ödeme kabul ediyorlar. Biz genellikle nakit parayı ATM’den doğrudan Mısır poundu olarak çektik. Her yerde de kolayca ATM bulduk. Kredi kartı çoğu yerde geçiyor, ama gündelik hayatta nakit paraya da ihtiyacınız mutlaka var. Kredi kartı açısından da, bazı POS cihazlarında bizim banka kartlarının bazıları çalışmıyor. Bir kartımızın çalışmadığı bazı POS cihazlarında başka banka kartlarımız çalıştı. Bu yüzden kredi kartı ile harcama yapmayı planlıyorsanız birden fazla bankanın kredi kartını götürmenizi tavsiye ederim.

9- Ben tek seyahat etmeyi de çok severim, ama Mısır bence tek gidilecek bir istikamet değil. Yanınızda saçma anlara birlikte güleceğiniz, çözüm geliştirebilecek esnek biri olması lehe olur.

Mesela biz Aslıhan ile ideal bir Mısır seyahat ekibiydik, çünkü ikimiz de öğün atlayabiliyor, sıcağın altında saatler geçirebiliyor, günde en az 10.000 adım atarak yürüyebiliyor, değişen koşullarda hızlı B planları üretebiliyor ve saçma şeyler yaşadığımızda da oturup kikir kikir ikimiz de gülüyor, kendimizle dalga geçiyorduk. Sonuncusu hariç diğerlerinin eksikliğinde de bu kadar yoğun bir plan olmazdı; ama yine de bir şeyler yapılırdı; ama sonuncusu bence çok önemli bir kriter. Böyle bir eşlikçi ile birlikte olmak her seyahati çok daha konforlu ve keyifli hale getirir; ama Mısır için olmazsa olmaz bir gereklilik.

Ufacık bir aksilikte asabı bozulacak, tadı kaçacak biriyle Mısır seyahati hiç doğru bir seçim olmaz. Mesela ben vizem daha önce çıksaydı, daha önce Tayland’da muhteşem bir denize on adım mesafede kaldığımız bungalova “bok çukuru” diyen eski erkek arkadaşımla gitmiş olacaktım Mısır’a – vizem geç geldiği için kendimi hayati bir felaketten sağ çıkmış gibi hissediyorum.

Bu yüzden bana “Mısır’a gitmeyi tavsiye eder misin?” diye soranlara benim cevap vermem mümkün değil, ben size her şeyi bütün detayları ile yazacağım, o kararı siz verin.

Aklınızda seyahat planları ile kalın!

Reklam

Mısır: Biz Neden Gittik? Ne Beklemeli? Ve Gitmeden Bilmeniz Gerekenler” üzerine 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s