Pisac Gezilecek Görülecek İlginç Yerler

And dağlarının ortasında, Pisac’ın dağlarında, gökten düşen bir taşın kozmik bir kapı açtığına inanılıyor. Bu nedenle Pisac, gökyüzü ile yeryüzünün birleştiği nokta olarak anılıyor.

İster bu mitlere kulak verin, ister sadece dağların muhteşem manzarasını izleyin, Pisac gerçekten de dünyanın geri kalanından farklı bir enerjiye ve ritme sahip. Bir de bulutlar biraz daha farklı ve çarpıcı Pisac’ta.

Buraya nasıl yolumun düştüğünden ve buradaki günlerim ile renkli çarşısından bahsetmiştim. Pisac’ta bir yandan kendi içinizde kapılar açabilecek çeşitli spritüel deneyimler yaşayabileceğiniz gibi (bunlardan ayrıca bahsedeceğim), diğer yandan yerli kabileleri, And mitolojisi etrafında şekillenen yaşam tarzı, dünyanın her yerinden gelmiş insanlarla dolu olması ve gerçekten ilginç doğası ile tamamen başka bir dünyaya ışınlanmışsınız gibi hissedeceksiniz.

La Pacha:

La Pacha, ağırlıklı olarak dünyanın çeşitli yerlerinden Pisac’a göçmüş yabancıların kaldığı bir yaşam alanı. Etrafında başka hiç bir şey olmayan, dağların arasında, hobit evine benzeyen yapılardan oluştuğu için oldukça ilginç ve büyüleyici bir yer.

La Pacha’nın içindeki Maho Temple’da pek çok seramoni yapılıyor.

Daha önce Türkiye’de bir kaç kere kakao seremonisine katılmıştım ve dürüst olmak gerekirse bana çok anlamsız gelmişlerdi. O yüzden burada da kakao ve kirtan seramonisine giderken hiç bir beklentim yoktu. Sonra çok olumlu anlamda bir ters köşe yaşadım.

Hep bir ağızdan mantralar söylerken, muazzam duygu geçişleri yaşadık. Mantraların gücünü hayatımda ilk defa anladım ve hissettim. Duygulandık, transa geçtik, dans ettik… Sabahın köründe yalnızca kakao içmişken, bir tapınakta o kadar coşkuyla dans edilebileceği hiç aklıma gelmezdi, nasıl iyi geldi hepimize.

Maho Temple’a bir kere daha, bir ses terapisi için gittik. Çok ilginç müzik aletleri ile yapılan ses terapisi gerçekten ruhumuza masaj yaptı.

Maho Temple, benim bugüne kadar biraz burun kıvırdığım kakao, ses terapisi ve mantraların ne kadar güçlü olabileceğini öğrendiğim ve deneyimlediğim alan oldu. Bunda elbette Pisac’ın o sıra dışı enerjisinin ve oradaki genel kitlenin alıştığımız şehir hayatındaki kitleden çok farklı olmasının etkisi var. Oradaki herkes, kendisinin meseleleriyle uğraşmaya gelmiş, nasıl göründüğünü çok umursamayan, canının ve vücudunun istediklerine alan açmayı deneyimleyen bir kitle olduğu için, her şey çok daha derin yaşanıyor ve deneyimleniyor.

Pisac Arkeolojik Alanı:

Dağların zirvesinde yer alan bu kalıntılar, bir zamanlar İnkaların hem bir gözetleme noktası, hem de ruhların yolu olarak kurdukları bir alan. Tarım terasları merdiven basamakları gibi yükseliyor, güneş tapınakları arasında lamalar hoplayarak geziniyor.

Yerel efsanelere göre, Pisac’ı kuran bir prenses. Babası ona evlenmeden önce bir şehir inşa etmesini şart koştuğu için bu yerleşim yerini yaratmış. Prensesin taşa dönüştüğü ve dağların siluetinin onun izini taşıdığı mitlerden bir diğeri.

Maras Tuz Havuzları (Salineras de Maras):

Binlerce küçük tuz havuzundan oluşan bu alanda İnka döneminden beri tuz çıkarılıyor. Görsel olarak harika olduğu gibi, mitlere göre buranın suyu da yerin altındaki gizli bir göz yaşı ırmağından geliyor ve bu tuz kutsal bir armağan olarak kabul ediliyor.

Moray Tarım Terasları:

Kutsal Vadi’nin en gizemli noktalarından biri kesinlikle Moray ve benim burada gezip gördüğüm yerler arasındaki en favorim de Moray oldu. Her halka farklı bir iklim yaratıyor ve İnkaların tarım labratuuvarı olarak kullanılmış bu alan ve İnkalar burada çeşit çeşit tarım ürünü yetiştirmeyi denemiş.

Bazı şamanlar da buranın aslında bir enerji merkezi olduğuna ve müthiş bir kozmik enerji taşıdığına inanıyorlar.

Mitlere ister inanın, ister inanmayın; yine de buranın dünyanın geri kalanından tamamen farklı olduğunu kabul etmemek imkansız.

Keyifle ve keşfederek kalın!

Yorum bırakın