Ay saati ile yaşadığımız mitolojik topraklar: Teos

Alaçatı'dan sonra bayram ve tatil günlerini geçirmek için Teos'un yolunu tutuyorum yeniden. Orada zamanın yavaşlaması, herhangi bir ulaşım aracı kullanmadan günlerin geçirilmesi, buluşmak için telefonla plan yapılmasına gerek olmaksızın arkadaşlarla kesişilmesi, ev ile denizin birbirine yakınlığı sebebiyle hiç üşenmeden her ihtiyaç için zig-zag git geller yapılabilmesinin konforu bana her gittiğimde çok iyi geliyor. İstanbul'da ve … Okumaya devam et Ay saati ile yaşadığımız mitolojik topraklar: Teos

Sihirli Mitolojik Topraklar ve Dünyanın En Kötü İnsanı

Göcek'teki parti tatilimiz üzerine İstanbul'da geçen hızlı günlerden sonra, iş bilgisayarımı yanıma alıp doğrudan İzmir'e uçuyor ve soluğu Teos'ta alıyorum. Bir zamanlar citta slow ünvanı almış olan, bu gün oldukça çirkin binaları, zevksiz tabela yığını ve akıl almaz trafiği ile bana zevksiz ve keyifsiz Anadolu kasabalarını andıran Seferihisar'ı ne kadar sevmiyorsam, Sığacık'ı da tarihi kale … Okumaya devam et Sihirli Mitolojik Topraklar ve Dünyanın En Kötü İnsanı

Ege’den Havadisler: Duvarları resimli Ulamış Köyü, sokakları korkuluklu Barbaros Köyü

Hep birden fazla evde yaşayanlardan oldum ben. Üniversiteye başlayana kadarki süreçte hafta içlerini Adana'daki evimizde, haftasonlarını Toroslar'daki dağ evimizde geçirirdik. Haftanın en az birkaç günü de dedemle babaannemde kalırdım. Bu evlerin hepsinde bana ait bir odam, kıyafet ve kitaplarla dolu dolaplarım vardı. İstanbul'da yaşamaya başladıktan sonra da, annemle babamın farklı şehirlerde olması sebebiyle çok 'evli' … Okumaya devam et Ege’den Havadisler: Duvarları resimli Ulamış Köyü, sokakları korkuluklu Barbaros Köyü

Hayatta kalmak için sana ihtiyaçsızlığım, birlikte gezeceğimiz okyanuslara engel olmasın*

Bu bayram tatili için planım, İtalya kıyılarına uzaktan bakarak, “Veni Vidi Amavi” gibi cümleler kurarak Hırvatistan’ı boydan boya kat etmekti. Yıllar önce Ibiza’da geçirdiğimiz günlerde keşfetmiştik Obonjan Island’ı… Bir türlü hepimize uyan bir zaman aralığı bulup yolumuzu düşürememiştik buraya. Sonunda bu bayram tatilinde Obonjon Island’a gitmeye hazırdık. Hatta Zagreb’de bir günümüzü geçirip, Pula’da bir üzüm … Okumaya devam et Hayatta kalmak için sana ihtiyaçsızlığım, birlikte gezeceğimiz okyanuslara engel olmasın*

İkinci hayatın, tek bir hayatın olduğunu anladığında başlar.

Herkesin sürekli yapmaya niyet ettiği, kendisine sözler verdiği ve asla yapamadığı bir şeyler vardır ya hani… Kendimizden emin bir biçimde “Bu sefer kesin.” deriz. Bizi tanıyanlar, alaycı ve sevecen bir gülümsemeyle “Küllahıma anlat.” manasında bir “hı hı, tabii” der. Benim artık inandırıcılığını tamamen kaybetmiş klişe cümlem: “Bu aralar biraz dinlenmem lazım.” Her seferinde kendimden emin … Okumaya devam et İkinci hayatın, tek bir hayatın olduğunu anladığında başlar.