Midilli Rehberi -2: Petra, Molivos ve Mytillini

Arabayla yapılan seyahatlerin en sevdiğim tarafı bir “Hadi!” coşkusu ve biraz güzel müzikle, sırf aklımıza esti diye kilometrelerce gidebilme imkanı. İnsanın transfer ayarlaması gerektiğinde üşenebileceği her mesafe, arabayla olunca kısalıyor, bir cafede oturup sohbet edilir gibi yollar katediliyor.

İşte böylece biz bir sabah kahvaltısı ederken “Hadi!” diyerek Midilli’nin alt Türkiye’ye yakın kısmında geçirdiğimiz günlerden sonra, biraz da yukarı taraflarını keşfe çıkıyoruz.

Petra, antik dönemlere kadar uzanan geçmişi olan bir kasaba. Bugün ise geleneksel mimariyle yapılmış dar sokakları ve upuzun sahil şeridi ile turistler arasında oldukça popüler. Sahildeki dizi dizi mekanların hepsi birbirinden güzel dekore edilmiş.

Plomari kadar Yunan adası ruhu hissettiren bir yer değil, hatta tam aksine İngiliz turistlerin bolluğu nedeniyle duyduğunuz bütün konuşmalar İngilizce. Yine de Türkiye sahillerindeki gibi daha konforlu şezlonglar ve güzel dekore edilmiş cafeler peşindeyseniz burası Midilli’de hoşunuza gidebilecek bölgelerden biri.

Petra’nın komşu kasabası Molivos, Midilli’nin bence en havalı ve en fotojenik kasabası. Geçen yaz Midilli’ye geldiğimde bütün günlerimi Molivos’ta geçirmiştim. Bütün detayları ile Molivos’tan bahsettiğim için tekrara düşmeyeyim; şu yazıda bütün gerekli bilgileri bulabilirsiniz. Villa Molivos Castle, aradan geçen sürede oldukça popüler bir konaklama adresine dönüşmüş, oldukça önceden rezervasyon yapmadığınız sürece yer bulamıyorsunuz. Cognas Ethnic Bar da, Molivos’un daracık sokakları arasında gezinmek de hala çok keyifli.

Bu sefer bir değişiklik yapıyoruz, iç meydanda  Tropicana- Platnos’un komşusu dönerci Geia Mas’ta yiyoruz yemeğimizi. Birkaç gündür hep deniz ürünü ile beslendiğimiz için pitalara cacıkileri süre süre döner yiyerek, buz gibi Mythos bardaklarımızı tokuşturmak hoşumuza gidiyor. Sonra da benim Molivos’taki geçen sefer de en favori barım olan Sympsion’a gidiyoruz. Sympsion’un merdivenlerinde oturup, leziz ve çok farklı bir kokteyl içerken o eski çarşıyı gezenleri izlemek bence olmaz olmaz bir Molivos aktivitesi.

Mytillini, Ayvalık feribotlarının yanaştığı ada merkezi. Burası cuma gününden pazartesi gününe kadar bence uzak durmanız gereken bir bölge. Çünkü günü birlik ve kısa süreliğine gelen herkes burada takılıyor. Diğer yandan eğer hafta içi bir günü burada geçirme şansınız varsa, bu bölgenin de tadını çıkartabilirsiniz.

Gün batım saatlerinde kordonda bir yürüyüş yaparsanız bir yanda müthiş bir deniz manzarası, diğer yanda Agios Therapon Kilisesi’nin dev kubbesi ile çok güzel bir manzara size eşlik ediyor.

Kordonun en ucunda yer alan O Christos, gyros yemek için lokallerin de en favori adreslerinden biri. Üstelik bir dönerci için fazlasıyla havalı bir manzaraya sahip.

Çarşının içindeki bir pasajda yer alan Kalderimi Taverna, kabak çiçeği dolmasını adada en güzel yapan yerlerden biri. Ayrıca bir pasajın içinde, kahkahalar atarak iştahla yemek yiyen ve yüksek sesle Yunanca konuşan teyze ve amcaların arasında oturmak da çok keyifli.

Gece için Kojam Bar, sokaklardaki masaları ile en popüler barlardan biri. Ayrıca Kojam Bar’ın civarındaki sokaklar, rengarenk boyanmış duvarları ve sokaklara atılmış masaları ile kordonun turistliğinden uzak, çok daha tarz ve güzel mekanlar bulabileceğiniz oldukça hareketli sokaklar. Hem gündüz takılabileceğiniz cafe’ler için, hem de gece hareketli barlar için istikametiniz bu sokaklar olmalı.

Manama, farklı ve güzel takılar almak isterseniz fiyatları biraz yüksek ancak güzel takılar yapan bir dükkan. Tarihi cafe Kafeneion O Ermis‘ten başlayarak o caddeyi baştan sona yürüdüğünüzde de şahane bir sürü farklı şeyler satan dükkanlar bulabilirsiniz. Özellikle ev eşyaları satan dükkanlara uğramanızı şiddetle tavsiye ederim, euro kuruna rağmen hala Türkiye’ye kıyasla oldukça ucuz fiyatlara çok modern ve güzel parçalar alabilirsiniz.

Bir de ben hangi ülkeye gidersem gideyim, mutlaka bir market ziyareti de yaparım. Buradaki marketlere de bir göz atmanızı tavsiye ederim, ben mandalinalı hardallar, ouzolu makarna sosları gibi bir sürü çok farklı ve güzel şey yakaladım buradaki marketlerde.

Bana en çok sorduğunuz sorulardan biri: “Yunanistan’dan gelirken ne kadar alkol getirebiliyoruz?” Aslında bu ülke bazında değişmeyen, bütün Türkiye sınır kapılarında aynı şekilde uygulanan bir kurala tabi: Alkol derecesi %22’yi geçen alkollü içkiler için kişi başı limitiniz 1 litre. %22’yi geçmeyen alkollü içkiler için kişi başı limitiniz 2 litre.

Tabii limitler hep aynı olmakla birlikte, her sınır kapısındaki kontrol uygulaması birbiri ile aynı değil. O yüzden burada şimdi size söylediklerimi Midilli uygulaması olarak kabul edin lütfen, diğer sınırlardan ayrıca bahsedeceğim. Midilli’den yaya olarak feribot ile dönüyorsanız, gümrükten geçerken bütün eşyalarınızı x-ray’e koyduğunuz için bu belirttiğimin çok üzerinde bir şey geçirmeniz çok mümkün değil. Diğer yandan arabayla geliyorsanız, o kalabalıkta bütün arabalar teker teker aranmıyor. Arabanızdaki valizlerden rastgele seçtikleri birini de yanınıza alıp x-ray’den geçmenizi istiyorlar – ki bu genellikle arabadaki büyük valizler oluyor. O yüzden ganimetli gelmek istiyorsanız, arabalı olmanız ve küçük çantalara dağıtmanız daha avantajlı olacaktır. Bu harika püf noktamın umarım keyfini sürersiniz.

Midilli ucuzluğu, yakınlığı ve keşfedileceklerinin çokluğu ile bence kesinlikle istikametleriniz arasında olmayı hakeden bir ada!

Keyifle, keşifle ve yollarda kalın!

Yorum bırakın