Eylülün son demlerinde ancak yolumu düşürebildim Midilli’ye. Yaz hareketliydi, vize almaya da, bir Yunan Adası’nda soluklanmaya da fırsat bulamamıştım.

Eylül ayında Molivos’ta geçirdiğim bir kaç günden sonra, “Niye biz buraya daha sık gelmiyoruz ki?” diye düşündüm. Bir kere euro kuruna rağmen, hala fiyat / performans olarak Türkiye’den çok daha ucuz olduğunu söylemeliyim. İkincisi Yunan Adaları ruhunu sevenler için, kocaman keşfedilecek şeyi bol olan bir ada Midilli. Ayrıca feribot ile ulaşımı da oldukça pratik. Bu yüzden, şimdiden yapılacaklar listelerinize eklemeniz için notlarımla karşınızdayım.

Midilli’ye Nasıl Gidiliyor?

Ayvalık Feribot İskelesi’nden bir saatten kısa bir yolculuk ile Midilli’ye ayak basıyorsunuz. Ben biletimi online olarak Jalem Tur’dan almıştım. Ofisleri hemen feribot iskelesinin karşısında. Buradan öncelikle check-in işleminizi yapıyorsunuz. Sonra iskeleden 150 TL’ye harç pulu alıyor ve 15 TL liman harcı ödüyorsunuz. Pasaportunuz, biletiniz, harç pulunuz ve liman harcı makbuzunuz olmak üzere dört evrakla huduttan geçişinizi yapıyorsunuz.

Buradaki Duty Free oldukça küçük, seçenek oldukça az; ama İstanbul ve Sabiha Gökçen Havalimanları’na kıyasla içkilerin, parfümlerin ve karton sigaraların fiyatları 10 euro’ya varacak şekilde daha ucuz. Ya sırf bu alışverişleri yapmak için bile gidilir gelinir diye düşünmeden edemiyor insan.

Midilli’nin Neresinde Kalmalı?

Bu tamamen tercihinize bağlı, adanın neredeyse her köşesi size bambaşka imkanlar sunuyor. Uzun vakitli gidiyorsanız sağından soluna, yukarısından aşağısına keşifler yapabilirsiniz; ancak adanın oldukça büyük olduğu konusunda uyarmalıyım. Mesela merkezden Molivos’a yolculuk bir saat kadar sürüyor. Bu yüzden, bana sorarsanız her gidişinizde bir bölge belirleyin, ada ruhuna uygun acelesiz keyif çatarak o bölgede takılın, derim.

Ben yıllar önce Midilli merkezde kaldığım için bu sefer değişiklik olsun diye tercihimi Molivos tarafından yana yaptım. Çok da sevdim.

Midilli’de Ulaşım Nasıl Sağlanır?

Adanın çeşitli köşeleri arasında fink atmaya niyetliyseniz araba veya motor kiralamanız şart. Diğer yandan arabasız Midilli asla olmaz, başka bir ulaşım imkanı yok, diyenler de haksızmış.

Biz Molivos’a gidişte de dönüşte de ktel belediye otobüslerini kullandık. Her seferinde vaktinde kalktılar, hatta birinde ücretsiz wi-fi bile vardı. Seferlere ve detaylarına şuradan bakabilirsiniz.

Molivos’ta Konaklamak için Harika Bir Otel: Villa Molivos Castle

Tam Molivos merkezde değil, Molivos merkeze gitmek yürüyerek yarım saat kadar sürüyor, taksi ile de 7 euro tutuyor. (Sakın yanlış anlaşılmasın Midilli merkezden değil, Molivos merkezden bu taksi ücreti, Midilli merkezden 100 eurodan çok tutuyor.)

Muhteşem güzel bir infinity pool’u olan, devasa bir alanda deniz manzaralı villalardan oluşan bir otel burası.

Hani genellikle rezervasyon yaparken muazzam fotoğraflara bakarsınız, sonra gittiğinizde hayal kırıklığına uğrarsınız ya; ben burada tam aksini yaşadım. Ayvalık’ta şehir merkezinde sıradan bir pansiyon fiyatı ödediğim bir yerin gerçekten bu kadar güzel olabilmesine ihtimal vermemiştim.

Hatta Molivos’taki ilk günümü hiç merkeze inmeden, bütün gün havuz başındaki muhteşem konforlu yatağımda yatarak, arada havuzda yüzerek ve burada çalışarak geçirdim.

Molivos’ta Nerede Yüzmeli?

Kesinlikle Cognas Ethnic Beach Bar. Oldukça güzel dekore edilmiş bu mekanın arka tarafında bar ve masalar; ön kısmında denizin içinde şezlonglar var. Menüsü hem içecek hem de yiyecek açısından pek çok seçenek sunuyor. Biz Molivos’taki her günümüzde buraya mutlaka uğradık ve sanırım en uzun vakit geçirdiğimiz yer de burası oldu.

Molivos Restoranları ve Barları:

Tek başıma geldiğimi ve rezervasyonum olmadığını söylediğimde, beni üzmemek için içeriden masa taşıyıp tam denizin kenarına koymalar mı dersiniz, sipariş vermeye başladığınızda “Bence bu biraz fazla, önce şunları getireyim, kalanına sonra karar verin, ne dersiniz?” şeklinde yönlendirmeleri mi… Sürekli “Ne kadar tatlısınız ya!” diyip durdum bütün servis elemanlarına. Nereye giderseniz gidin, gerçekten güleryüzle karşılanacağınızdan ve size her konuda yardımcı olacaklarından emin olabilirsiniz.

Marina’daki en çok methedilen iki restorandan biri Captain’s Table. Çok daha mütevazi, çok daha cana yakın bir restoran. Diğeri de menüsü Türkçe, müşterilerinin neredeyse tamamı Türk olan Octopus.

Her ikisinin de mezeleri oldukça lezzetli. Diğer yandan dışarıda sallandırdıkları ahtapotlar iştah açıcı bir görüntü sunsa da, ben ikisinde de yediğim ahtapotu hiç beğenmedim, herkesin burada ahtapotu övüp durmasına da hiç anlam veremedim. Biri aşırı pişmişti, diğeri aşırı tuzluydu. Buralardaki ahtapotları ballandıra ballandıra anlatanları Urla yakınlarında biraz yemek yemeğe davet ediyorum. 🙂

Asıl saganiki (pişmiş) olarak servis ettikleri bir peynir var, o kadar lezzetli ki, açıkçası ben ahtapota on kere tercih ederim. Onu yemeğe doyamadım, hatta şu an bu yazıyı yazarken de şiddetle canım çekti.

Gündüz mutlaka Molivos’un ara sokaklarını gezmelisiniz. Daracık sokaklarda, minicik dükkanların arasında gezinmek, sandalyesini sokağa atmış oturanları izlemek keyifli.

Gündüz bir şeyler atıştırmak için Tropicana- Platnos çok iyi bir seçenek. Porsiyonu devasa deniz mahsüllü makarnaları var, minik şişe prosecco servis ediyorlar ve şehrin ortasında sokakta oturabiliyorsunuz.

Barlardan benim favorim açık ara Sympsion oldu. Hem ortamı şahane, hem de kokteylleri leziz. Üstelik de kokteyl içerikleri alıştığımızdan çok farklı ve sıra dışı.

Akşamüstü gün batımı saatlerinde Pirate’s‘in olduğu noktada bir şeyler içmek de çok keyifli. Çok sıkı bir gece hayatı olduğunu söyleyemem, ama barların çoğu neredeyse sabaha kadar açık. Emekli İngilizlerle dolu bir barda, saatlerce eski pop şarkılarla dans ederek oldukça eğlendik biz.

Her güne muhteşem lezzetli bir frappe ile başlamak, tadı bizdekinden çok daha farklı krema gibi olan meyveli ballı yoğurttan yemek, sonra gün boyu ulaşılabilir fiyatlara köpüklü şarap içip durmak, bu sırada sürekli deniz manzarası ve harika gün batımları izlemek benim için muhteşem bir yaz senaryosu. Önümüzdeki sene Midilli’de çok daha uzun süre vakit geçirmek veya birden fazla kere giderek farklı köşelerini keşfetmek aklımda.

Yazı bekleyerek kalın!