Alkol yoksa kombucha var, güzel kollar da hala çok güzel! Afrika tadımı, Moda Hukuku, Beş Denizler Mutfağı, Petra Coffee, Gun Bakery.

Pazartesi günlerim son zamanlarda herhangi bir melankoliye kapılmama izin vermeyecek kadar hızla geçip gidiyor. Yığılmış yapılacak işler listesine günün büyük bir kısmını kaplayan toplantılar eşlik ediyor.

Haftanın ilk gününü, pole dance kursunda direkte durmaya çalışarak ve dans ederek kapatmak da hep çok iyi geliyor. Henüz harikalar yaratamasam da, bütün sözleşmelerin ve bekleyen işlerin zihnimden uçup gittiği, tek derdimin elimi ayağımı doğru yere koymak ve yeri öpmemek için çaba harcamamak olduğu saatleri seviyorum.

Eve ulaştığımda hayattan tek beklentim, sıcak bir duş aldıktan sonra, mis kokulu vücut yağlarına bulanarak kendimi yatağa bırakmak oluyor.

IMG_8577.JPG

Salı günü iş çıkışı micro plus randevumun yolunu tutuyorum, kızlarla laflayarak yatarak masaja benzeyen incelme ritüelimi tamamlıyorum.

IMG_8774.JPGEve dönerken markette şarap reyonuna bakmak yerine sağlıklı içeceklere yöneliyorum. Tek tek hepsinin etiketini okuyorum, içinde şeker veya tatlandırıcı varsa, aynen rafa bırakıyorum. Sanki bir önceki hafta kokteylleri deviren ben değilmişim gibi, bir anda içinde tatlandırıcı olan içeceklere düşman kesilmemle dalga geçiyorum.

Çarşamba sabahı olağan bir iş günümden çok daha konforlu başlıyor. Saat 6:55’te uyanıp, 7:05’te servise koştuğum olağan bir sabaha kıyasla bir saat daha fazla uyuyorum ve hazırlanmak için 10 dakikadan uzun zamanım oluyor. IMG_8730.JPG

 

Vize başvurusu için son kalan evrakları toplayıp, başvurumu tamamladıktan sonra, havanın güzel olmasını fırsat bilip Taksim’e kadar yürüyorum. Kitchenette‘de yumurta beyazı, kabak ve avokado ile hazırlanan bir omletle geç bir kahvaltı yapıyorum. Bunu evde de pişirmeyi denemeye karar veriyorum.

IMG_8739.JPG

 

Öğleden sonra şirkete gidiyorum. Gün boyu gelen mailleri okuyup cevaplarken, gün  nasıl başlıyor bitiyor meçhul. 23 Nisan, 1 Mayıs gibi yaklaşan tatiller içimi mutlulukla dolduruyor. Akşam eve gelip bir blog yazısı yazdığımda çarşambayı da deviriyorum. Kaşla göz arası nasıl olduğunu hiç anlamadan haftanın yarısı uçup gitmiş oluyor böylece.

Perşembeler herkesin kıpırdanmaya başladığı, yavaştan hafta sonu mooduna girilen gün oluyor genellikle. “İş çıkışı bir şeyler mi içsek?” mesajları geliyor.

FullSizeRender 3.jpg

Öğle molasında ekip arkadaşlarımla, bizim iş yerinin oralarda açılan şahane bir mekan keşfi yapıyoruz. Sade Beş Denizler Mutfağına gidiyoruz. Konsept Çiya’ya benziyor, mekan onun çok daha şık versiyonu. Yemekler gerçekten Anadolu tarifleri ve oldukça lezzetliler. Pekala Bomonti’de olabilecek bir mekanın, bizim iş yeri yakınlarında konumlanmış olmasına bayılıyorum. Çölde bir vaha!

IMG_8925.JPG

Perşembe akşamı için planımız ise haftalar öncesinden belli. Balat’taki daha önce defalarca bahsettiğim Smelt&co‘nun Afrika esintili tadımı var. Balat’ta hiç umulmadık bir sokakta bulunan bu restoranın tadım etkinliklerini gerçekten çok seviyorum. O kadar methetmiştim ki, bu sefer Papyon da bana eşlik ediyor.

Etiyopya usulü krebin üzerinde böcekle başladığımız tadım, Fas’ta bol bol yediğimiz tajin ‘in enginar ve bebek patateslisi, sosla sotelenmiş karides ve kalamar üzerine somon ve pazılı kiş ile devam ediyor.

IMG_8935.JPG

Önümüzde sürekli değişen kokteyl bardakları var. Bardakları dolduran güzel renkli içecekler uzaktan bakıldığında kokteyl gibi görünse de, aslında kombucha kokteyller. Yani fermante edilmiş, meyve ve sebzelerle aromalandırılmış çaylar.

Aşırı sağlıklılar ve mayalanmış tatları alkol ile aynı hissi veriyor. Daha önce nice barda kokteylleri devirdiğim kişilerle, bu sefer salatalıklı kombucha kokteyllerimizi deviriyoruz. Tamamen tesadüfen alkol detoksunda yapılabilecek en güzel planı yapmışız!

Yemeklerimizden ve kombucha kokteyllerimizden çok memnun günü kapatıyoruz.

IMG_8956.JPG

Cuma akşamı, hazırlamam gereken bir sunum var. Son dakikacı bir insanım ve her şey kendine ayrılan zamana yayılıra da içtenlikle inanıyorum. Kendimi eve kapatıyor, sunumumu bitiyorum.

Cuma gecelerini evde geçirdiğimde, cumartesi sabahı kahvaltıya giderken giydiğim kıyafetlerden anlaşılabiliyor. Bir önceki akşam sağlam dans ettiysem, bir jean ve sweatshirt ile midem kazınarak kendimi sokağa atmamın aksine, evde geçen cumalardan sonra mutlaka bir bralette giyiyorum.

IMG_9086.JPG

Cumartesi sabahı, bloody mary’li leziz kahvaltıların günü olsa da, bir değişiklik yapıp Petra‘nın yolunu tutuyoruz. Gayrettepe’deki bu harika dekorasyonlu bu mekanda leziz kahvelerimize, güzel omletler eşlik ediyor. Ekşi maya ekmeği üzerinde, avokadolu ve patlıcanlı poşe yumurtam leziz.

IMG_9021.JPG

IMG_9036.JPG

Karnımızı doyurduktan sonra, Street Fighter oynuyor ve yürüyerek Ihlamur Kasrı‘na gidiyoruz. Gölün etrafındaki pembe erguvan ağaçları, adeta minik bir cherry blossom hissi veriyor. Güneşli bir banka oturup, kızların saatlerce fotoğraf çekilmesini ve herkesin bir ayağı dik tutarak aynı pozu vermesini eğlenerek izliyoruz. Erguvan mevsimi bitmeden, havanın güneşli olduğu bir gün Sushi Lab’den sushilerimizi alıp bu banklarda bir Tokyo hissi yaşamaya karar vererek…

Cumartesi akşamı için rakı planlarına ben karşı çıkıyorum. Rakı içmeyeceksem meze masasında oturmam, diyerek. Sonuç olarak koltukta kıvrılıp, Netflix ve Blue Tv’den film arayışına giriyoruz. Hep aynı şey oluyor: Mutlu ve ikimizin de izlemediği bir film izlemeye karar veriyoruz ve asla öyle bir film bulamıyoruz. Bu sefer de bir Türk yapımı olan Kar‘ı izliyoruz. Mutlu bir film değil, tam aksine “Ne garip hayatlar var.” dedirtecek vurucu bir film; ama beklediğimizden bile iyi.

IMG_9265.JPG

Pazar sabahı, olağanın aksine oldukça erken bir saatte uyanıp, Conrad Otel’in yolunu tutuyorum. Moda Hukuku Enstitüsü‘nün Fashion Law 201 programı kapsamında Moda Hukukunda Sıkça Kullanılan Sözleşmeleri anlatmak için. Son zamanlarda merak saldığım konulardan biri bu eğitmenlik. Şirket içinde de iç eğitmenlik programını tamamlayarak çeşitli eğitimler vermeye başladım. Ancak ilk defa hiç tanımadığım meslektaşlarıma bir şeyler anlatıyorum. Benim için alışılmışın dışında gayet farklı ve keyifli bir deneyim oluyor. Bittiğinde aralıksız üç saat konuşmaktan yorgunum.

IMG_9269.PNG

Normal koşullar altında bunun üzerine çok sevdiğim bira ve patates ile kendimi ödüllendiririm; ama alkol detoksumuz tam gaz devam ettiğinden Mr.Papyon ile Akarerler civarında kombucha sunan, mahallenin yenilerinden Gün Bakery‘nin yolunu tutuyoruz. Kombucha’larımızı içtikten sonra, pırasalı mısır unundan yapılmış kişi paket yapıp, koltuğun üzerinde mayışma pozisyonumu alıyoruz.

FullSizeRender kopya.jpg

Keyifli ve keşifli, alkolsüz ilk haftayı böylece devirmiş oluyoruz. Sosyalleşme planlarımızın büyük çoğunun akşam dışarı çıkmak olması sebebiyle, ne yani alkol detoksuna girince hep evde mi oturacağız paniğimin de boşa olduğunu fark ediyorum. Tabii bunda detoksa Mr. Papyon ile birlikte başlamış olmamızın aşırı kolaylaştırıcı bir etkisi olduğunu pas geçmemek lazım. Yoksa o gece dışarı çıkma planları yaparken, ben evde oturup kombucha ve yeşil çay içsem kesin depresyona girerdim!

Detoks planlarınıza, hayatınızdaki güzel adamları da dahil ederek, kendinizi ve yaşadığınız şehri keşfederek kalın!

Alkol yoksa kombucha var, güzel kollar da hala çok güzel! Afrika tadımı, Moda Hukuku, Beş Denizler Mutfağı, Petra Coffee, Gun Bakery.” üzerine bir yorum

  1. gamze dedi ki:

    Sezen smelt&co da denediğiniz böceği instagramda gördüğümde kabuklu deniz ürünü sanmıştım.Ama bildiğin böcekmiş gerçekten. Ne böceği olduğunu ve yiyip yiyemediğini çok merak ettim.

    Beğen

gamze için bir cevap yazın Cevabı iptal et