Sabah gözümü açtığım gibi, yüzümü bile yıkamadan kendime bir kahve demleyip bilgisayarımın başına oturuyorum.
Kaş’tan acilen İstanbul’a dönmeme sebep olan projede ortaya çıkan sürprizler yüzünden kurgu sürekli değişiyor. Her yeni kurgu, benim hazırladığım bütün metinlerin çöp olması ve yeniden yepyeni çalışmalar yapmam anlamına geliyor. Bunların hiç biri öyle bir iki saatlik işler değil.
Bir hafta boyunca kulaklıklarımı takılıp bilgisayar başında karınca duası metinler üzerinde saatlerce çalıştıktan ve çok sayıda toplantıya girdikten sonra, o gün için niyetim sonunda bu işi tamamlamak ve akşam ailemin yanına Teos’a uçmak.
Kahvemi yudumlarken Outlook güncelleniyor ve ben yağan maillerin arasında bu projeye ilişkin bir şey olup olmadığını tarıyorum. Tam o sırada telefonum çalıyor ve korktuğum başıma geliyor, yine bir pürüz var.
Telefonda bana konu aktarılırken, tezgahın üzerinde yan yana dizilmiş boş kahve fincanlarına bakıyorum, döneli bir haftadan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen henüz boşaltmaya fırsat bulamadığım Kaş valizime… Akşamki uçağımı acaba iptal mi etmeliyim çok geç olmadan?
Telefonu kapatıyorum, hızlıca üzerime bir şeyler geçiriyorum. Bir sırt çantasına elime geçen bikinileri doldurup, bilgisayarımı kapıp evden çıkmaya hazırlanıyorum. Birkaç dakika içinde.
Gerginim, yorgunum, endişeliyim.
Tam kapıdan çıkacakken gözüm aynadaki yansımama takılıyor. ‘Evde kal günleri’nde, aldığım mindfulness eğitmenlik eğitimlerinden, her gün aksatmadan yaptığım yoga ve meditasyonlardan öğrendiklerim nerede? Hani artık çözmüştüm ben bu işi? Hep ‘şimdi’deydim, anı yaşıyordum filan?
Onları tatilde şezlongta uzanırken, her şey tıkır tıkır yolunda giderken, evde otururken uygulamak kolay tabii.
O anda şunu kavrıyorum: Büyük bir şehirde yaşıyorsanız ve yoğun tempolu bir iş eşliğinde kurumsal hayatın bir parçasıysanız, sürekli anı yaşayarak, stresten tamamen soyutlanmış, sürekli farkındalık halinde yaşamak imkansız.
Asıl önemli olan, rutin harala güreleye kapılınca, ipler tam kopmadan, devreler yanmadan önce “neyin içinde olduğunu” farkedebilmek.
Fark etmeyi başardığın anda, ne yapman gerektiğini biliyorsun zaten.
Evden çıkınca hemen bir taksiye atlayıp aceleyle şirkete gitmek yerine, kulaklıklarımı takıyorum, sevdiğim müzikleri açıp nefesime odaklanarak Nişantaşı’na yürüyorum. Yüzüme vuran güneş, şıkır şıkır giyinmiş insanlar hoşuma gidiyor. Starbucks’a giriyorum, sırada mesafeli beklerken, projenin sahibi şirketin genel müdürü arıyor. “Yarın saate oradayım, detayları yüz yüze konuşuruz. Starbucks’tan ne istersiniz?” diye soruyorum. Bir kaç saniye sessizlik. Bir şey söylemiyor, ama delirdiğimi düşünüyor olabilir. Krizin ortasındayız ve ben Starbucks’ta mıyım?
Kahvelerimizi alıp taksiye biniyorum. İronik bir biçimde iş hakkında hiç kafa patlatmadığım otuz dakika içinde, zihnim arka planda çalışmış, bir çözüm önerim var.
Birkaç saat sonra her şey halledilmiş olarak İzmir’e uçuyorum. Yalnızca fark etmenin her şeyi değiştirdiği bir gün.
Birkaç gün sonra sahilde Echard Tolle’un Var Olmanın Gücü isimli kitabını okuyorum. Tam bunu anlatıyor:
Aklına geldiği her seferinde nefesine dikkat et. Bunu bir yıl süreyle yaparsan, bütün seminer ve kurslara katılmaktan daha güçlü bir değişim etkisi olur. Üstelik de bedava.
Tek bir bilinçli nefes, günde birkaç kez tekrarlandığında, hayatınıza bir boşluk kazandırmak için idealdir. Tek bir bilinçli nefes, daha önce birbiri ardına kesintisizce dizilen düşüncelerin olduğu yerde bir boşluk yaratmaya yeter.
Nefesin herhangi bir biçiminin olmaması, nefes farkındalığının hayatınızda bir boşluk yaratmak, bir bilinç oluşturmak için en etkili yollardan biri olmasının öncelikli nedenidir.
Bilinçli zihni durdurur. Düşüncenin altına düşmez, üstüne çıkarsınız.
Bir kriz anında deneyin. Dikkatinizi işten, yapmanız gerekenlerden birkaç dakika çekip nefesinize yöneltin. Bağdaş kurmanıza, özel havalı kıyafetlere filan ihtiyacınız yok. Dışarıdan hiç kimsenin farketmeyeceği biçimde yapabilirsiniz bunu. Denemesi bedava, vaadi çok büyük.
Farkındalıkla kalın.
Ah bir de tabii Aşk Peşinde Masallar‘la. ❤ (
Düşüncelerime tercüman olmuşsunuz 🙏🙏🙏👏👏👏 kesinlikle hayatı zorlaştıran biziz
BeğenBeğen