Sabah uyandığımda tavana bakıp kendime şu soruları soruyorum: Neredeyim? Bugün günlerden ne? Neler yapmam lazım?
Salgın sebebiyle eve kapandığım üç aylık sürede, gündelik rutinler oturtmuş; sakin, üretim dolu ve verimli günler geçirmiştim. Evimi düzenlemiş, çok yazı -ve hatta bir roman- yazmış, bolca yoga ve meditasyon yapmıştım. Yavaşlamıştım.
Kişisel tarihimde hiç olmadığı kadar düzenli ve evcil bir kadın olmuştum.
Derken her şey bir anda çok hızlandı. Kendimi bir anda inanılmaz yüksek bir temponun içinde buldum. Bütün rutinlerimi, uyku ve yemek düzenimi kaybettim.
Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma uyan ve işe git rutinini mart ayında terk ettiğimden beri, mekan bağımsız çalışıyorum. Evden çalışıyorum demiyorum, çünkü çoğunlukla evde değilim.
Diğer yandan, fiziksel olarak şirkete bağımlı olmasam da, bir anda çıkan “acil işler” yüzünden keyfime göre bir planlama da yapamıyorum. “Hadi” denildiği anda jilet gibi bir toplantıya gitmeye hazır olmam gerekiyor.
“Arada kalmış” hissediyorum kendimi. Şirkete gitmediğim ve yaz boyunca çoğu günümü Ege sahillerinde geçirdiğim için bir yandan sürekli tatilde gibiyim. Fiziken. Ama aslında sürekli -hafta sonu bile dinlemeden- çalışıyorum.
İstanbul’da kalsam aklım denizde, denize gitsem aklım şirkette kalıyor. Hatta bazen yalnız aklım kalmıyor, bir kere Alaçatı’dan, bir kere de Kaş’tan apar topar İstanbul’a döndüm geçtiğimiz haftalarda.
Sokakta çok vakit geçirsem ve dışarıda yemek yesem “Çok mu tedbirsiz davranıyorum?” diye suçluluk hissediyorum, kendimi eve kapatmaya devam ettiğimde “Fazla mı evham yapıyorum?” diye düşünüyorum.
Yalnızca şirkete gidip gitmemekle de ilgili de değil bu arada kalmış hissiyatım.
https://www.instagram.com/p/CDOcbG7F6qS/?utm_source=ig_web_copy_link
Geçenlerde birlikte İstanbul’a taşındığım ve İstanbul’daki ilk yıllarımı paylaştığım yakın bir kız arkadaşımla Aşk Peşinde Masallar hakkında konuşuyorduk. O yıllarımızı, hayatımıza giren Volkan’ları andık. “Ne kadar güzeldi.” dedik. Sonra “Yeniden o dönemlere dönmek ister miyiz?” diye düşündük. O yılların ve o adamların şimdiki bizi yarattığına ve iyi ki yaşandığına kadar verdik. Ancak o günleri tekrar etmek istemediğimize de…
“Kendimi arada hissediyorum.” dedim. “O döneme geri dönmek ve Volkan’lara inanmak için fazla deneyimli ve çok şey yaşamış; her şeyden elimi ayağımı çekip geleneksel bir düzene geçemeyecek kadar da yaşanacakları olan.”
Kim olduğumu ve ne istediğimi çok sorguladığım günler geçiriyorum. Tahammülümün azaldığını fark ediyorum. Pratik olmayan, zor giyilen, özel bir iç çamaşırı veya iyi ütü gerektiren kıyafetlere de tahammül edemiyorum; aslında bana oldukça tatlı davranmasına ve birlikte çok eğlenmeme rağmen tamamen sezgisel biçimde “bir şeyler yanlış” hissiyatı veren erkeklere de…
Özellikle eşyalarıma taktım bu aralar. Azaltmak istiyorum her şeyimi. Mekan bağımsızlığımı, bir kaç valize sığabilecek kadar minimal bir düzenle desteklemek istiyorum. (Mushaboom Dükkan’dan çok uygun fiyata harika parçalar kapabilirsiniz. Hiç olmadığı kadar çok ürün yüklüyorum bu aralar.) Belki de uzun zamandır uzaklara gidememiş bir gezginin iç güdüsel tatmin arayışı bu; bir anda aşırı radikal bir değişiklik yapabilmeye hazır bir düzen kurma arzusu.
Bu dönemde yüzüme en kocaman gülümseyi Aşk Peşinde Masallar‘a yapılan yorumlar konduruyor. Yıllardır okuduğum her aşk romanında “Bu dönemde ilişkiler hiç de böyle yaşanmıyor.” diye söylendikten sonra, kendi bildiğim aşkları anlattığım bu romana gelen yorumları gördükçe dans ediyorum.
“Sanırım istediğini yapabildin be Sezo!” diyorum kendi kendime. Son zamanlarda yaptıklarım arasında en çok içime sinen, en beni yansıtan şey bu roman.
Sabahlığının bir cebinde ruj, diğer cebinde sigara taşıyan, güne sabahlığını giyip rujunu sürerek başlayan ve o döneme göre büyük aşklar yaşamış büyük büyük annelerin soyundan gelmenin hakkını böylece verdiğimi düşünüyorum.
Hayatıma girmiş ve birlikte iyi kötü çok şey paylaştığım bütün adamlara sevgilerimi yolluyorum. “Daha en az üç romanlık ilhamım var sayenizde.”
Benim yazdığım romanın, sizlerle tatillere çıkmasına, evde oturduğunuz saatlere eşlik etmesine, eski sevgililerinizi hatırlatmasına, karakterlere sinirlenmenize veya aşık olmanıza BAYILIYORUM!
Gelen mesajlara “Çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum.” minvalinde cevaplar yazdığımda eksik kalıyor. Bugünlerimi kurtarıyorsunuz aslında.
Aşk Peşinde Masallar’ı hala okumadıysanız, bu güne kadar yazdığım yazıların hatırına bir şans verin ve hadi hemen şuradan bir tane kapın!
Aşk Peşinde kalın!
👏👏👏
BeğenBeğen
Aldım aldım biraz önce aldım, ve sonrasında blogta bu yazını gördğm, sabırsızlıkla kitabının gelmesini belkiyorum 🌺
BeğenBeğen
Yaklaşık üç saatte filan okuyup yüzümde kocaman bir sırıtmayla bitirdim kitabı 🥳
BeğenBeğen