Yeni başlangıçların ayı eylül, hoşgeldin!

Eskiden bahar temizliği diye bir alışkanlık vardı. Yazın sonuna gelindiğinde ve okullar açıldığında, halılar serilir, mevsimlik ceketler indirilir, mayolar ve yazlık kıyafetler kaldırılır, bütün ev köşe bucak temizlenir ve hatta boyanırdı.

Hayatının büyük bir kısmını sürekli seyahat ederek geçirmiş biri olarak, bikini giyilen bir Alaçatı tatilinden, polarlarla dağlara tırmanılan bir Norveç tatiline bağlandığım dönemlerin alışkanlığından olsa gerek, son yıllarda hiç öyle iklim farkı yaşatacak seyahatlere çıkmasam da hala yazlık ve kışlık kıyafetlerinin hepsini aynı anda dolabında tutanlardanım ben. Kışın ortasında gece dışarı çıkarken yazlık crop’ları pekala giydiğim gibi, yazın ortasında klima yüzünden çok üşüdüğümden üzerime kışlık sweat-shirtlar geçirdiğim de çok olur.

Evimde yalnızca görüntüsünü sevdiğim için yatak odamda pofidik bir halı var. Haliyle evde yaz ile kış geçişlerinde evde yaptığım tek şey yorganı dolaptan çıkartıp yatağa sermek veya yıkayıp dolaba kaldırmak.

IMG_9589

Yine de her sene bahar geldiğinde -mevsimlerin kayması nedeniyle aslında ekim sonuna kadar yaz gibi geçirsek de, takvim eylülü gösterdiğinde- hizalanmak, arınmak, hafiflemek istiyorum. Yeni bir başlangıç hissi gelip yerleşiyor kalbime. Heyecanlanıyorum, meraklanıyorum.

Geçen sene bütün bir yaz sezonunu çalışmadan, sadece seyahat ederek ve partileyerek geçirdikten sonra, eylül ayına doğru İstanbul’a dönmüş ve kendi kendime “Nasıl bir hayat kurmak istiyorum?” diye sormuştum.

Olağan döngüler ile alışkanlıklardan çıkmak, her gün sabah kalkıp işe gidip bilgisayar başına oturmak ve cuma günleri havalimanına pazar günleri eve koşmak yerine, hiç bir sorumluluğum olmadan aylar geçirmek, hayatım hakkında düşünmek için harika bir fırsat sağlamıştı.

Düzenli bir işim olmadığında kesinlikle sıkılmadığımı, ayrıca bir şekilde para kazanmanın ve güzel bir hayat sürmenin mümkün olduğunu keşfetmiştim.

Diğer yandan hep tatilde olunca, tatilde olmak sıradan bir hal almıştı. Kesintisiz çalıştığım on yıl boyunca  hep imrendiğim “istediğin saatte uyan, güzel bir cafe’de kahvaltı et, spora git.” düzeninin de bir ay sonra o kadar da keyif vermediğini deneyimleme şansını bulmuştum.

Ben çalışmak istiyordum, üstelik de bağımsız ve kendi işimi kurarak değil, ay başında hesabıma girecek düzenli para ile beyaz yakalı olarak avukatlık yapmaya devam etmek istiyordum. Yalnızca, daha öncesinden farklı olarak iki kırmızı çizgim vardı: Her gün günümün büyük bir kısmını harcayacağım bu iş, harcadığım zamanın ve yaptığım işin özeninin hak ettiği bedeli bana ödemeliydi. İkinci olarak da ya yeri evime yakın olmalıydı, ya da yeri uzaksa bana ek bir konfor sunmalıydı.

Lokasyonu evime yakın olmayan, Anadolu Yakası’nın bir ucundaki bir Fransız şirketi ile yaptığım görüşmede aylık maaşıma ek olarak ya taksi ücretimi karşılamalarını, ya da yakında bir ev kiralamam için bir ödeme yapmalarını talep ettiğimde yüzlerinde oluşan şaşkınlık ifadesine bayılmıştım. Harcadığım emek ve zaman ile aldığım menfaatlerin dengesi olmayan bir işte mutlu olamayacağımdan artık emindim. Bunu zaten bir kere deneyimlemiştim, tekrar aynı filmi izlemeye gerek yoktu.

IMG_3964

O günlerde “Ortalıkta düzgün erkek yok. Piyasa kötü iş bulamazsın.” gibi kıtlık söylemlerinden çıkmanın büyüsüyle de yeni tanışmıştım. Ortalıkta harika erkekler vardı, neden harika işler de olmasındı?

Karmik astroloji haritamı çıkartmış, eski blog yazılarımı ve günlüklerimi okuyarak “beni rahatsız eden tekrar eden döngüleri” tespit etmeye çalışmıştım. Yeni kuracağım hayat düzenim, “ne gelirse”lerden değil, “ne istiyorsam”lardan oluşmalıydı.

IMG_4909

Üzerinden tam bir yıl geçti. Yıprandığım, yorulduğum, aşırı mesailerle çalıştığım günler azımsanmayacak kadar çoktu. Diğer yandan her gün saatlerimi yollarda geçirmedim, termosumdaki kahvenin yarısını içmeden ulaşabildiğim bir lokasyonda çalıştım. Kendimi çok geliştirdiğim, yaptığım işin hem maddi, hem de manevi olarak karşılığını aldığım bir sene devirdim. İşsiz olduğum dönemde ne kadar gereksiz olduğunu fark ettiğim harcamalarımı kontrol altına aldığımda, hayatımdaki hiç bir keyfimden kısmadan gerçekten azımsanmayacak miktarda para biriktirebildiğimi fark ettim.

Özetle, “Hayatımı sil baştan nasıl kurgulamak istiyorum?” sorusunu kendime sorduğum günden beri, bir senedir, çok daha içime sinen bir hayat yaşıyorum.

İnsanın tercihlerinin ve ihtiyaçlarının zaman içinde değiştiğine de içtenlikle inanıyorum. “Yaptım, oldu, bitti.” kadar net değil. O yüzden her kurulan düzeni de düzenli aralıklarla sorgulamak gerektiğini düşünüyorum. 

IMG_5930

Bu sene de, covid-19 sebebiyle oldukça ilginç aylar devirdik. Ben bu hafta, hem evde oturduğum günlerdeki günlüklerimi, hem de sonrasındaki deniz kıyısı günlerimde karaladıklarımı okuyarak, evde bahar temizliği yapar gibi, zihnimin dolaplarını açmayı, tozları almayı, sevmediklerimi ve eskiyenleri atmayı arzuluyorum.

Bu seramonime de kendi kendimi affederek ve sözler vererek başladım: Daha iyisini yapabilecekken yapamadığım her şey için kendimi affediyorum. Geride bıraktığım bir senede yaptığım her şey için de kendi kendimle gurur duyuyorum. Dışarıdan nasıl göründüğüne, insanların ne düşündüğüne fazla takılmaksızın, kimsenin kalıplarına ve beklentilerine uymaksızın kendi sezgilerime güvenerek günlerimi geçirmeye söz veriyorum. Hiç bir zaman sadece daha havalı veya uygun görünen tercihler yapmayacağım ve sabah yataktan mutlu ve özgür hissederek kalkmayı her zaman buna tercih edeceğim. Yapmaktan keyif aldığım ve bana iyi gelen şeylere saygı duymayan insanlara zaman ve enerji harcamayacağım. Başkalarının bana herhangi bir konuda değer veya sıfat biçmesine izin vermeyecek, hayatı gereğinden çok ciddiye almayacağım. 

IMG_4667

Havalar hala harika gidiyor. Kışlıklar için çok erken, hadi siz de kendinize biraz zaman ayırın, zihninizde bir temizlik yapın. Hayatınızda neleri gerçekten istediğiniz için, neleri öyle gelmiş öyle gidiyor diyerek yapıyorsunuz bir düşünün. Üstelik de bugün dolunay var, bunun için harika bir zaman.

Farkındalıkla süpürün zihninizi. Yeniliklerin enerjisi ile kalın!

Yeni başlangıçların ayı eylül, hoşgeldin!” üzerine 2 yorum

  1. Ümmühan dedi ki:

    Tam da zamanında gelmiş bi’ paylaşım oldu. Gösterdiğin cesareti kendimede dileyerek ve de gülümseyerek kapatıyorum sayfayı.
    Bi’ küçük rica; mümkün oldukça daha çok yaz. Nelere vesile oluyorsun tahmin dahi edemezsin 😍 Sevgiler 💜💜💜

    Beğen

    • Sezen dedi ki:

      Sevgili Ümmühan
      Ne kadar mutlu etti bu yorumun beni biliyor musun? ❤
      Ne mutlu bana, tam zamanına gelen yazılar harika şeylere vesile olsun!
      Sevgiler,

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s