Fotoğraf Arşivine Düşmek Covid Kadar Tehlikeli

Ben iç buhranlarından, duygusal iniş çıkışlarından, çıktığı garip yollardan, bozulan düzeninden yaratıcılık anlamında beslenen bir kadınım sanırım.

Aşk Peşinde Masallar’ı o dönemki sevgilimden ayrıldığımda yazmaya başlamıştım, ilk markamı çalıştığım şirketten skandal bir şekilde ayrıldığımda kurmuştum. Dönüp baktığımda şunu fark ediyorum; ortaya çıkarttığım her yeni icadın ve projenin arkasında bugüne kadar ya kalbimi kıran bir adam ya da sinirlerimi oynatan bir müdür oldu. 

Son dönemlerde ruhsal anlamda stabil bir dönem geçiriyorum. İnişlerim, çıkışlarım, kalp çarpıntılarım yok. Keyfim sabit bir düzeyde yerinde. 

Yasaklara, kısıtlamalara ve Covid’e isyan etmiyorum. Yıllarca gezmenin, içmenin, partilemenin ve  seyahatin fazlaca hakkını veren bir hayat sürdüm. Zaten bütün yazı deniz kıyısında geçirmiş, İstanbul’a döner dönmez de bütün hızıyla erken biten gece hayatına dalmış biri olarak şunun şurasında bir aydan kısa bir süredir karantina ruhu yaşıyorum. 

Ve ev, benim için “Bilinmeyen topraklar.”

On yıldır aynı evde yaşıyorum ve geride kalan on sene boyunca neredeyse hiç kullanılmamış gibi duran tencere ve tavalarımı eskitiyorum. Kendimin evcil ve mutfakta yaratıcı yanlarını keşfediyorum. 

Bu yüzden bir kaç ay boyunca eve kapanmak, bana bir şey kaybediyormuşum gibi hissettirmiyor.

Bu noktada garip bir gözlemim var: Yıllardır işten çıkıp eve gittiğini bildiğim, haftada bir gün dışarıda yemek yemeğe giden, gece dışarı çıkma anlayışı özel günlerle sınırlı olan bir sürü kişi kısıtlamalar karşısında deliriyor, isyan ediyor… “Ya sen sanki başıma öncesinde her gün dışarıda gurme lezzetler kovalayıp, haftanın üç beş gecesi clublarda sabaha kadar dans ediyordun? Zaten işten çıkıp evine gidiyordun, bu tantanan kime?” dememek için kendimi zor tutuyorum. 

Covid öncesi, evini yalnızca otel odası gibi kullandığını bildiğim, oldukça aktif bir sosyal hayatı olduğunu kişiler ise garip bir şekilde daha verimli geçiriyor bu dönemi. Onların içinden isyan eden bir kaç kişi tanıyorum ki, onların da isyanına hak veriyorum. 

Beni büyük ölçüde işim oyalıyor. Covid etkisiyle çok daha az çalışan, kaytaran, daha çok miskinlik yapmaya fırsat bulan hiç de azımsanamayacak bir grup var biliyorum. Ben onlardan biri değilim. Günlük ajandam oldukça yoğun. Hatta bugüne kadar hiç olmadığı kadar…

Dışarıda harika partiler olsaydı, etkinliklerden etkinliklere koşsaydık “Bu günlük bu kadar” diyip bilgisayarımı kapatırdım; fakat dışarıda da yapacak bir şey olmayınca, “Hadi şunu da yapayım, hadi bu da çıksın aradan.” derken inanılmaz uzun saatler çalışıyorum her gün. 

Diğer yandan heyecanlanmayı, sabırsızlanmayı, yoğun duygular hissetmeyi özledim. Herhangi bir şey için…

Şahsi telefonumda whatsup’a bakmadan bir gün geçirdiğim oluyor. Havalı bir akşam planı veya fantastik bir dedikodu gelmiyor çünkü. 

Benim yakın arkadaş çevremde olup bitenlere ve planlara yetişemezdim. Etkinlikler, planlar, ilişki skandalları, havadisler hiç eksik olmazdı. Bu aralar yemek tarifi ve romantik komedi eksenindeyiz. 

Bir de rutin bir döngüyle içimizden birisi eski fotoğraf ve videolarımıza bakmaya başlayıp buhrana kapılıyor. “Nasıl güzel bir hayatımız varmış bizim be?”

“Arşive düşmek en az Covid kadar tehlikeli.” diye bir slogan uydurduk kendi aramızda. 

Bu günlerde çalışmaktan geri kalan zamanlarımda, pek çok eğitim alıyorum. Eşyalarımı azaltıyorum.

Heyecan ve merakla ışıldayan gözlerimi özlüyorum. Özenle giyindiğim etkinliklere gitmeyi de… 
Hepimiz için oldukça tuhaf bir sene olduğu tartışmasız. Böyle dönemlerde insanın kendisine de biraz anlayış göstermesinin ve fazla yüklenmemesinin önemli olduğuna inanıyorum.

Yine de… 

Ne zaman tam anlamıyla biteceğini bilmediğimiz bu günleri nasıl geçirdiğiniz, sonrasındaki hayatınızı belirleyecek unutmayın.

Bir tayt ve sweatshirtla geçirebileceğiniz günlerde, giyecek yeriniz olmayan yeni kıyafetlere para harcayanlardan mı; yoksa sonraki dönemde çıkılacak seyahatler için müthiş para biriktirenlerden mi olacaksınız?

Bu döneme ardı ardına dizi ve film izleyerek bitmesini beklediğiniz iç daraltıcı bir süreç olarak mı bakacaksınız, yoksa gerçekten yapmaya fırsat bulamadığınız şeyleri mi yapacaksınız? 

Online olarak alınabilecek sonsuz sayıda eğitim olduğu gibi, içinizde de bir kenara attığınız tozlanmış bir çok proje ve hayal vardır eminim. 

Sağlıklı kalabilmek birinci önceliğimiz elbette; ama durup bir geride kalan yıla bakın. Kendinizle dürüstçe hesaplaşın. Boşa gitmiş bir yıl mı geçirdiniz, yoksa gerçekten bunu fırsata dönüştürebildiğiniz noktalar oldu mu? 

Genel olarak “Hep nasıl bu kadar mutlusun?” diye soranlar oluyor bana. Tek cevabım var: “Her günümü, bittiğinde yaptığım şeylerden tatmin kapatacak şekilde geçirmek için elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Ve geçiriyorum.” 

Bu illa ki çok verimli, faydalı şeyler olmak zorunda değil. “Bu gün kendime şımarma, her öğün patates yeme ve hiç iş bilgisayarımı açmama izni veriyorum.” demek bile bilinçli bir tercihe dayanıyorsa ve bunu yaşarken “Ne kadar şanslıyım. Sağlıklıyım ve bugün canımın istediği bir gün geçirme lüksüne sahibim.”i fark ediyorsanız bu bile oldukça tatmin edici bir gün olabilir. 

Benim için müthiş bir metafor ve hatırlatıcı: Market poşetleri. Bir gün işten çıkmış, topuklu ayakkabılarımla marketten alışveriş yapmış, evime çıkan yokuşu tırmanırken söyleniyordum. Poşetler ağırdı, o gün çok çalışmıştım ve yorgundum. Sonra kendime şunu hatırlattım: “Ayın son günleri olmasına rağmen, sen herhangi bir şeyin fiyatını sorgulamadan istediğin her şeyi aldın. Taşımakta zorlanacak kadar çok şey alabildiğin için şanlısın.” Yokuşun ilk yarısı ile devamını çok farklı bir ruh hali ve yürüyüşle çıktığımı tahmin edebiliyorsunuzdur.

Günlerinizi ve enerjinizi “söylenmeye ve sinirlenmeye” değil, sizin için tatmin edici olacak şekilde kurgulamaya ayırın. 

Sevgiler,

Fotoğraf Arşivine Düşmek Covid Kadar Tehlikeli” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s