Dalyan Notları: Happy Caretta Hotel, Kaunos Antik Kenti, Zıplayan Kefaller, Kaunos Antik Kenti, Kargıcak Bay, Luz, Tekne Turu

Bayram tatili için asıl seyahat planımız festivale gitmekti. Bütün yazlık deniz kıyılarının aşırı kalabalık olacağını öngörerek kendimize dağların tepesinde bir hafta ayarlamıştık. (Elbette bundan ayrıca bahsedeceğim.)

Dalyan’a gelmemizin sebebi ise, festivalden önceki boş iki günümüzü Göcek ve Fethiye gibi daha önce defalarca gittiğimiz yerler yerine farklı ve pek bilmediğimiz bir yerde geçirmekten ibaretti. Büyük beklentilerimiz yoktu haliyle; biraz denize gireriz, sağda solda gezeriz, sıkılırsak da erkenden tüyeriz demiştik. Hatta bu ihtimali göz önünde bulundurarak otel rezervasyonumuzu bile kısa yapmıştık.

Dağlardaki antik kral mezarlarıyla muazzam manzarası, tropikal bir hava veren sazlıkları, sudan havaya zıplayıp duran parlak kefalleri, carettaları, şahane koyları ve güzel insanlarıyla Dalyan’a bayıldık. “Neden Dalyan bu kadar az popüler kalmış acaba?” diye bile düşündük.

Gece hayatı ve parti peşinde olanları pek kesmeyebilir, ama muazzam bir doğa ve gezilecek tarihi yerler istiyorsanız Dalyan’ı şiddetle tavsiye ederim.

Konaklamak İçin – Happy Caretta Hotel

Kral mezarlarına tam karşıdan bakan, nehrin hemen kıyısında yer alan Happy Caretta Otel‘de kaldık. Tam bir fiyat performans oteli, fotoğraflarda göründüğünden bile çok güzel. Yemyeşil kocaman bir bahçesi var, nehrin hemen kıyısında şezlonglar ve oturmak için gayet rahat minderli alanlar, tam karşısında Kral mezarları… Sabah kahvaltılarımızı burada içerken de, akşam gezmelerden döndüğümüzde ayaklarımızı uzatıp burada laflarken de hep çok keyif aldık.

Özellikle havaya zıplayıp duran kefalleri izlemeye bayıldık. Neden havaya zıpladıklarını bir türlü çözemedik, ama onların çok mutlu olup zıplayıp durduklarını düşünmeyi sevdik.

Oteldeki odalar temel ihtiyaçları karşılıyor, diğer yandan çok matah bir yanı yok. Ama zaten Dalyan’a gitmişken günlerinizi otel odasında geçirmezsiniz, akşamları da uyuyana kadar nehrin kıyısında oturup ışıklandırılmış Kral mezarlarını izlemek varken odada oturmazsınız diye düşünüyorum.

Tek eleştirebileceğim şey, kütüphanedeymişsiniz gibi bir sessizlik baskısı kurulması otelde. Bir gün saat 11:00 civarı -öğlene doğru gece değil!-, nehrin kıyısında Amerika’da olan erkek kardeşime facetime bağlanmış iyi ki doğdun şarkısı söylerken bile otel sahibi tarafından sessiz olmamız için uyarıldık. Odalara sesimiz gidiyormuş! İyi günüme denk geldiler, yoksa biliyorsunuz koridora gider oradan kardeşimi üç kere daha arar üç yüz kere daha avaz avaz iyi ki doğdun şarkısı söylerdim. Aralara da “Bu saatte uyuyorsanız siz de kalkın hadiiii” diye nakarat atardım. 🙂

Kaunos Antik Kenti

Çok matrak ve tatlı sadece bir kaç tane araba alabilen bir feribot ile gidiyorsunuz bu antik kentin olduğu bölgeye. Bazı tekne turları da buraya götürüyor, ama biz buna teknesiz de gidebiliyorken, tekne turu seçimizi daha çok deniz ve koy odaklı rotası olanlardan yana yaptık.

Yine bir aşk hikayesi ile kurulmuş bir şehir burası. Miletos’un ikiz çocuklarından biri diğerine çok aşık olmuş ve sonunda bir mektupla aşkını ilan etmiş kardeşine. Biblis’in ilan-ı aşkı üzerine çok sinirlenen Kaunos ikizini bir daha görmemek için bu Karya ve Likya sınırına gelerek bu kenti kurmuş. Bir zamanlar liman şehriyken, bugün daha içeride kalıyor.

Oldukça güzel bir şekilde ayağa kaldırılmış, eski halini gözünüzde canlandırmanızı kolayca sağlayan bir durumda. Doğanın o kadar ortasında ki, eşekler ve keçiler geziniyor ortalıkta.

Biz burada geçirdiğimiz zamandan çok keyif aldık, tarihi gezimiz bittikten sonra da tiyatrodaki dev zeytin ağaçlarının gölgesinde oturup vakit geçirdik.

Kargıcak Bay

Bu bölgedeki en ünlü beach Kargıcak Bay, benim de çok uzun zamandır yapılacaklar listemdeydi.

Herkes yolunun çok kötü olduğunu söylüyordu. Aslıpan’ın çok iyi araba kullanmasının da etkisi var tabii ama biz çok kolay gittik ve geri döndük. Yol durumunun biraz abartıldığını, normal bir arabayla (jeep filan olmadan) gayet gidilebildiğini, sadece arabanızın biraz kirlenmesini göze almanız gerektiğini söyleyebilirim.

Biz buranın Sea Me Beach gibi olacağını düşünmüştük, ancak çok daha sakin ve sessiz bir ortam. Yüksek sesle çalan bir müzik veya DJ performansı filan yok. Arka planda oldukça kısık sesli, sakin bir müzik çalıyordu cumartesi günü olmasına rağmen. Daha çok akşamları akustik gitar programları oluyormuş.

Oldukça şık bir ortam, kokteylleri çok lezzetli (“Love Hurts” benim favorim ❤ ) ve denizi muazzam.

Özellikle bizim gibi denize ve yüzmeye bayılanlardansanız sol tarafında kalan koya yüzmenizi tavsiye ederim. Orada kıyıya çıktığınızda sadece siz oluyorsunuz ve artık Kargıcak Bay hiç görünmüyor. Gerçekten ıssız bir adaya düşmüş hissi yaşıyorsunuz orada sahilde otururken.

Luz Food and Cocktails

Hayatın enteresan kesişimler sunmasını seviyorum. Bir önceki hafta İstanbul’daki tekne macerasında tanıştığım Zeynep ve eşiyle, Dalyan’da Luz’da kadeh tokuştururken onların Dalyan’a taşınma maceralarını dinlemek gibi…

Latin yemekleri sunan Luz, şahane dekore edilmiş güzel geniş bahçeli ve gayet lezzetli yemekler sunan yepyeni bir mekan. Dalyan’da balık ve rakı konseptine alternatif aradığınız anlar için aklınızda ve listenizde olsun.

Bu yukarıda saydıklarımın hepsini aynı gün içinde yapıyoruz. Hatta şöyle mesajlar almaya başlıyoruz o sırada:

Tekne Turu – Dalyan Cigse Boat

Dalyan’da tekne turunuz için Dalyan Cigse Boat‘u şiddetle tavsiye ederim. Tam bir aile işletmesi, haliyle güvenli ve tertemiz. Sadece bununla da kalmıyor, ailenin annesi, kendi deyişiyle gardiyanı Çiğdem Abla muazzam enerjili, muazzam komik bir kadın. Gün boyu komutlar veriyor hepimize ve laflar atıyor. Bunları o kadar tatlı ve o kadar keyifli yapıyor ki, tekne turunun ekstrası bir stand-up show’u gibi. Gerçekten size müşteri gibi değil, tanıdığınız birinin teknesine gelmişsiniz gibi hissettiriyor.

Programda olmasa da, taleplerinizi de fazlasıyla karşılıyor. Mesela biz mavi yengeçi merak ediyorduk, bize yememiz için mavi yengeç aldı, hatta bize bir tane de canlısını getirdi, inceledikten fotoğraflar videolar çektikten sonra onu yeniden denize atarak özgürlüğüne kavuşturduk.

Sazlıkların arasından nehirden denize geçiş müthiş bir yolculuk, kendinizi egzotik bir yerdeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Bu sırada çektiğim videolarda herkes “Orası neresi ya? Türkiye mi bu?” diye sordu. Sonra gezdiğimiz koyların hepsi birbirinden farklı ve muhteşemdi. Ben özellikle Kızılburun Koyu veya Karayar olarak anılan koya vuruldum.

Sinek Sekiz

Dalyan’a gitmişken mutlaka görmek istediğim Sinek Sekiz kapanmış. Sinek Sekiz’in bastığı kitaplardan Belirsizlik ve Değişimle Güzel Bir Hayat, benim gerçekten hayatımı değiştiren kitaplardan biri. Böyle söylediğimde kulağa abartılı gibi geliyor biliyorum; ama belirsizliklerle yaşamayı ve onların keyfini çıkartmayı öğrendiğimden beri çok daha mutlu bir insanım. Ve her şeyi netleştirmem ve kontrolüm altında tutmam gerekmediğine ben bu kitabı okuduğumda ikna olmuştum. O yüzden Sinek Sekiz’in benim kalbimde özel bir yeri vardı – yaptığı harika mekanı ben göremeden kapanmasına ve muhteşem seçki kitaplarının devam etmeyecek olmasına içtenlikle üzüldüm. Desteklememiz gerekenleri yeteri kadar destekleyemiyoruz maalesef.

Dalyan’da geçirdiğimiz iki gün o kadar dolu dolu ve keyifli geçti ki, biz oradan ayrılırken kendimizi upuzun bir yaz tatili yapmış gibi hissediyorduk. Valizlerimizi yeniden yollara düşmek için toparlarken, “Asıl tatilimiz şimdi başlıyor farkında mısın?” diye hatırlattık birbirimize.

Yollarda kalın! Ve zıplayan kefaller kadar mutlu!

Dalyan Notları: Happy Caretta Hotel, Kaunos Antik Kenti, Zıplayan Kefaller, Kaunos Antik Kenti, Kargıcak Bay, Luz, Tekne Turu” üzerine 4 yorum

Yorum bırakın