Çünkü kimi zaman yola çıkmak, kaçmak işe yaramaz.*

Yola çık, güneye git. Mümkün olduğunca güneye, denizin seni okşayan bir renge sahip olduğu, sana iyi geleceği bir yere. Tek bir lokantanın, yeni tutulmuş bir balığın pişirildiği tek bir lokantanın olduğu, etiketsiz, belki biraz reçine kokan beyaz şarabın içildiği yere git. Oturup gün batımını seyredebileceğin bir yer olsun… Güneşe karşı gözlerini yumacağın, bedeninin konuşmasına izin vereceğin ve onu dinleyeceğin bir yer olsun. Ve kiminle sevişmek istersen onunla sevişeceğin bir yer. 

Belki böyle bir yer sadece içimizde var. Onu aramayı sürdürmeliyiz. Bulamazsak yaratmamız gerekir. Çünkü kimi zaman yola çıkmak, kaçmak işe yaramaz. Ötede sandığımız gerçek çoğu zaman olduğumuz yerdedir ve ancak yüzleşme gücüne sahipsek bulabiliriz onu. Olduğumuz yerde hareket ederek, gerçeği kabul ederek. 

b3681f6a5945df3556e6c1b6073755fc.jpg

Uzun yıllardır zaptedemediğim bir dürtüyle ‘henüz keşfetmediklerimin’ peşinde koşup dursam da; hep yeni bir şeyler denemeye ve sürprizlere bayılıyor olsam da; bunun bazı istisnaları var.

Bunlara “hayat paraşütlerim” diyorum ben. Ne yalan söyleyeyim her şey yolunda giderken çok aklıma gelmezler. Fakat ne zaman kendimi iyi hissetmesem, boşluktan aşağı yuvarlanıyormuş gibi hissetsem, can havliyle sarılırım onlara.

Mesela ne zaman hayata karşı kafam karışsa, beni sarmalamasına ihtiyaç duyduğum insanlar yıllardır hiç değişmemiştir. Onlarla geçmişten komik anlarımızı ve anılarımızı anmak, bir bakışları ve bir mimikleriyle ne kastettiklerini anlayabiliyor olmak, bizden başka kimsenin komik bulmayacağı şeylere karnımız ağrıyana kadar gülmek bana o kadar iyi gelir ki!

Kendimi yorgun hissettiğimde, uçak biletlerim iki adresle (Teos ve Adana) sınırlıdır. Dünyanın başka hiç bir köşesi cazip gelmez böyle ruh hallerimde.

IMG_8899.JPG

Ne zaman bilmediğim yollara gitsem veya hayatımda beni fazlasıyla heyecanlandıran dönüm noktalarında olsam dönüp dönüp okuduğum romanlar vardır aynı şekilde. Örneğin Ece Temelkuran’ın Düğümlere Üfleyen Kadınları benimle binlerce kilometre yapmış, küt küt atan kalbime dayalı saatler geçirmiştir. Herkesin “mantıklı” bulduğundan sapmak istediğim zamanlar için bir nevi destek kitabımdır.

Bir de ihtiyaç duyduğumda sığındığım ve sürekli izleyip duyduğum filmlerim var. Bu filmlerden bir tanesi de Ferzan Özpetek’in Serseri Mayınlar’ı. Ne zaman “Duygularım mı köreliyor nedir? Bu aralar çok fazla gülmedim de ağlamadım da…” diye endişe etsem, açıp izlerim. Kahkahalar atarak iki saat geçirir, son sahnesinde de her seferinde Sezen Aksu’nun sesiyle birlikte göz yaşlarına boğulurum.

minevaganti.jpg

Serseri Mayınların bendeki yeri bu yüzden apayrı olsa da, Ferzan Özpetek’in harika bir romancı olduğunun da hakkını teslim etmek lazım. Kendi hayatından aldıkları ile kurguladıklarını harmanladığı, nefis gözlemler içeren bu romanlarında genellikle ardı ardına dizilmiş olaylar olmuyor. Hayattan son derece sıradan sayılabilecek kesitler sunuyor okuyucuya. Ama bunu o kadar şiirsel bir dille yapıyor ki; gündelik hayat curcunasında tozlanmış duyguları canlandırıveriyor.

Amacı gerçekten bu mu bilmiyorum; ama Ferzan Özpetek elinden çıkan her şey bana “Neler olup bittiğinden çok, sana ne hatırlattığı, ne hissettirdiği önemlidir” mesajı veriyor.

d39701c2f841057d7486f3d73e10f267.jpg

“Aşk diye bir şey var mı?” diye endişeye düşenlere reçete olabilecek bir kitaptır, Sen Benim Hayatımsın romanı.

Ferzan Özpetek’in filmlerini izlemeyi sevenlerdenseniz, bu romanı okumanızı da şiddetle tavsiye ederim. Yönetmenin Roma’daki hayatını anlatıyor, muhteşem ve upuzun bir aşk mektubu şeklinde. Okurken, hem bugüne kadar izlediğiniz filmlerdeki bazı karakterlere, gerçek hayatında kimlerin ilham olduğunu çözüyorsunuz, hem de henüz hiçbir filmine konu olmamış çok renkli karakterlerle dolu biçimdeki Roma hayatının içine sızıyorsunuz. Ve sevgilisine duyduğu aşk, hepimizin hayalini kurduğu aşk.

Seninle her gün yeniden doğuyorum: Bilinmeyen gezegenlere doğru yola çıkıyor, daha önce kimsenin girmediği patikalarda yürüyorum ve yolumu hiç kaybetmiyorum. Bana yeniden bir yol gösterecek olursan, gözüm kapalı gelirim peşinden; çünkü sen benim güneyim, kuzeyim, yönümü belirleyen pusulamsın.

Gerçek, çılgınlık olmadan aşkın olamayacağıdır.

Kendi kendime hep aynı soruyu soruyorum: Ya o gece evde otursaydım? Ya beklenmedik bir iş nedeniyle kent dışına çıksaydım? Ama bir defa başlayınca, “ya şöyle olsaydı” oyununun sonu gelmez. Rastlantı sonucu tanıştığımızı bilmek keyif vereceğine batıl inançlara sürüklüyor. Kendimi bir felaketten sağ kurtulmuş gibi hissediyorum: Eğer seni tanımamış olsaydım hayatımın dönüşebileceği felaketten. Birbiri için yaratılmış iki insanın karşılaşması o kadar güç ki! Dünya yanlış kişiye aşık olan, yalnız kalan, acı çeken, buruk gözyaşı döken mutsuz insanlarla dolu. İkimiz de çok şanslıyız. Çok küçük bir ayrıntı olayların değişmesine yetebilirdi.

(Sen Benim Hayatımsın, Can Yayınları, 237 sayfa)

663fc9f7a545969599df818631dc0e7d.jpg

Okuduğum ikinci romanı İstanbul Kırmızısı da, bana bu günlerde şahane geldi: Şiirsel cümleleri bir süredir kullanılmayan duygularımın üzerindeki tozları silkeledi; ‘her şeye rağmen hayat devam ediyor’ alt mesajı “yaz sonu depresyonumu” bastırdı.

Her zamanki gibi kitaptan en sevdiğim cümleler karşınızda:

Kaç yıl, kaç çizgi, kaç vaat. Ve çıkılmamış kaç tatil, ertelenmiş kaç yolculuk; olması gerekirken olmamış ne çok şey var. 

Gülümseyişi kendiliğindendi ve her şeyin mümkün olduğu, her şeyin bundan sonra yaşanacağı inancına sahip insanlara özgü hafifliği sergiliyordu.

Çünkü temelde aşık olmayı açıklayacak bir neden asla yoktur. Sadece olur. Sınırı aşmak, eşiği atlamak gerekir. Ve orada bu gizemde mümkün olduğunca çok kalmayı denemektir. 

(İstanbul Kırmızısı, Can Yayınları, 144 sayfa)

Havalar da soğumaya başlamışken kitaplara sığınarak kalın!

Çünkü kimi zaman yola çıkmak, kaçmak işe yaramaz.*” üzerine 2 yorum

  1. özlem dedi ki:

    Yazılarını çok keyifle okuyorum . Bence senin hayata bakış açın o kadar güzel ki o bakışın bulup sevdiği kitapları da filmleri de okumak ,izlemek isterim . Bu tavsiyeler de tam zamanında geldi bana süpersin.

    Beğen

    • Sezen dedi ki:

      Özlemmmm! Çoook çoook teşekkür ederim, umarım umarım, günlerine keyif katmaya ufacık da olsa bir katkıları olmuştur! en mutlusundan bir haftasonu olsun!

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s