Yeni Normalde Sosyalleşme Kriteri: Bu plan virüs riskine değer mi?

Bugünlerde kültürüne ve toplum kurallarına çok da aşina olmadığım bir ülkeye yeni taşınmışım gibi hissediyorum. Bir şeyler yapıyorum, ama ürkek adımlarla… Sürekli kulağımda “Yanlış bir şey mi yapıyorsun acaba?” sorusuyla…

Covid paniği ile eve kapandığımız ilk iki ay (Nisan ve Mayıs) benim açımdan çok keyifli ve verimli bir dönem oldu.

Yıllardır mesafeli çalışmayı, iyi bir yöneticinin işin kalitesinden kaytarılıp kaytarılmadığını anlaması gerektiğini, şirkette masada uzun süre oturmanın iyi çalışma ölçütü olmadığını şiddetle savunanlardandım. Yöneticilerin nitelik ve iş takibi konusundaki yetersizliğini, geleneksel “mesai saatleri ve masa başında oturma” kuralları ile örtmeye çalıştığını iddia ediyordum. Beyaz yakalı personelin mesai saati ve mola saati olmayan, yaptığı iş ile değerlendirileceği bir çalışma düzeni hayal ediyordum.

Bu fikirlerimi paylaştığımda da “Türkiye’de bunun gerçekleştiğini biz pek göremeyiz.” cevabı alıyordum. Pat diye Covid bunu mümkün hale getirdi.

Evdeki ilk birkaç günümü manasızca Covid haberleri izleyip kaygılanarak geçirdikten sonra, “Yıllardır hayalini kurduğun evden çalışma imkanını böyle heba etmeyeceksin değil mi?” diye silkeledim kendimi. 

Sonraki günlerde gerçekten de çok yazı yazdım, çok çalıştım, mutfakta leziz yemekler pişirdim, bol bol yoga ve meditasyon yaptım.

Yapılacaklar ve yapılmayacaklar oldukça netti: Zorunlu olmadıkça sokağa çıkma, eve aldığın her şeyi güzelce yıka, sokakta giydiklerini eve gelir gelmez çıkart.

Zaten şirketteki gündemler ve toplantılar günümün büyük bir kısmını kaplıyordu. Geriye kalan zamanı da -herhangi bir yol ve trafik çekmemiş, bütün gün sağlıklı ve lezzetli yemekler yemiş olarak diğer yapmak istediklerime ayırıyordum.

56ca4bd457f0be5d0487aff6c9a638e3

Bu süreç boyunca “Dışarıda bir şey kaçırıyorum.” hissinin sıfırlanması benim için hayatı çok kolaylaştırdı. Benim yaptığım ve yapmak istediğim şeylere odaklanmakta sorun yaşamamdaki en büyük sebeplerden biri meğerse buymuş: Bir şeyleri kaçırma korkusu. Dışarıda hiç bir şey olup bitmediği için, evde mutfak – çalışma masası – meditasyon alteri – yoga matı arasındaki döngüme tamamen odaklanabildim bu süre boyunca. Kolayca, dikkatimi karıştıran bir unsur olmadan.

Dışarıda bir şey kaçırma hissinin başka bir yansımasını yaşadım sadece ilk dönemlerde: Bütün canlı yayın ve webinarlara yetişme çabası. Bir süre sonra içerikler birbirinin tekrarı olmaya başlayınca bundan çıktım.

Benim açımdan büyük aydınlanmalarımdan biriydi: Aslındaki dışarıdaki planlar, dışarıda yenilen yemekler, gece eğlenceleri de aynen instagram canlı yayınları ve webinarlar gibi bir noktadan sonra birbirinin aynısıydı. Fakat bunun farkına varmadan alışkanlık biçiminde bunlara zaman ve para harcamaya devam ediyor. Gerçekten yapmak istediklerimizi de ‘vakit kalmadığı için’ ıskalıyorduk. 

IMG_7415

Kendi başıma ve evimde geçirdiğim bu süreden sonra ufak ufak sosyalleşmeye başladım. Ardından kalkıp uçakla Teos’a gittim.

IMG_8651

Orada da bambaşka bir deneyim yaşadım. Tatilde olmak gibi değildi, çünkü yoğun biçimde çalışmaya devam ediyordum. “Mesafeli çalışma” fikri içtenlikle benimsenemediğinden toplantıların sonunda herkes bana “iyi tatiller” dilemeye devam ediyordu. Halbuki kendi evimde ne yapıyorsam, aynısını orada yapmaya devam ediyordum. Ama bir anda herkeste “tatilde olduğum” izlenimi yaratmaya başlamıştım.

Created with RNI Films app. Preset 'Agfa Optima 200 Warm'

Çalışmaya mola verip, denize gidip yarım saat yüzdüğümde, bazen masa başında saatlerce kurgulamaya çalışacağım şeylerin kendiliğinden kurgulanmış olduğunu fark etmeye başladım.  Her sabah kalkıp işe gitmenin ve bütün gün şirkette olmak aşırı verimsiz ve gereksiz bir şey olduğundan emin oldum.

Teos’ta dokuz gün geçirdim. Aylardır iş listemde bekleyen üzerinde çalışmam gereken projeler ve prosedürler tıkır tıkır şekillendi. Saçlarım yeniden sarı oldu. Tenim bronzlaştı. Annemin müthiş lezzetli yemeklerini (tariflerini Alikimutfak üzerinden paylaşmaya başladık) yedim ve şehre döndüm.

Created with RNI Films app. Preset 'Agfa Optima 200 Warm'

Bugüne kadar hiç sorgulamadan yapageldiklerimi sorgulamaya başladım.

Birisi bana herhangi bir planla geldiğinde, kendime şu soruyu sormayı planlıyorum: Bu kişi veya bu plan virüs riskine değecek kadar iyi mi?

Değer mi hiç, değer mi değer mi değer mi söyle?

Kendinize yeni normalde, üzerine düşünülmüş hayat düzenleri kurarak kalın!

Dip Not: Sizin bu dönemde kendinizle ilgili farkına vardığını ve şaşırdığınız bir şey;  Covid tehlikesi bitse de hayatınızda tutmaya devam etmek istediğiniz bir alışkanlık var mı? 

 

Yeni Normalde Sosyalleşme Kriteri: Bu plan virüs riskine değer mi?” üzerine 7 yorum

  1. Neso Zeyn dedi ki:

    Mesafeli calismaya hala sicak bakmayan, ofis orkidesi gibi saatlerce o masada oturulmasi- bana gore ofis nobeti tutup gostermelik siper olma- gonullusu isteyen, pekala evde olaganustu verimli is yaparken, virusten cekindigim icin toplu tasimaya binmekten de korkuyorum dedigimde, “gonulluluk esasi” ile ekip ruhu bozulmasın diye ofise donme baskisi yaratan eski vizyon yoneticiler oldukca, bu mesafeli calismanin harikaliligi farkedilemeyecek maalesef. Zoom da nerede bu kız diye arka fonunu delice izleyen gözler, ağaçlı yerde çalışınca maldivler ense yaptıgını ima edenler de cabası… baya dolmusum hislere tercüman oldun Sezo/ take care

    Beğen

    • Sezen dedi ki:

      hahaha “ofis orkidesi”ne bayıldım. Şahsen ben kendi adıma şirkete en az maliyetle en verimli olduğum aylar olduğunu düşünüyorum geride kalan birkaç ayın ❤

      Beğen

  2. esra dedi ki:

    çok saçma olduğunu düşünüyorum ama ben metroya binmeyi, yürümeyi özledim. işe arabayla gitmek, sıcakta trafikte vakit kaybetmek yoruyor. kulaklığımla metroya binmenin, yürümenin kafamı boşaltmanın rahatlığını özledim.

    Beğen

    • Sezen dedi ki:

      Evet çok enteresan bir biçimde özlenen şeyler aslında covid öncesinde bize pek de büyük anlamlar ifade etmeyen, yaparken “ohaaa çok iyiii” demediğimiz şeyler. metroya binerken “yaşasın metroya biniyorum.” demiyordun muhtemelen. hepimizin böyle garip özlemleri var.

      Beğen

  3. Özlem dedi ki:

    Bankacıyım, iki hafta izin dışında hep işe gittim. Korona öncesi de yaşadığım yer nedeni ile zaten iş dışında evde vakit geçirirdim , ev çocuk klasik haller işte. Oğlumun okula gitmemesi dışında gerçekten herşey eskisi ile aynı.Bu bakımdan farklıyız. Fakat mesai ve yöneticiler konusunda bu yazıda bahsettiklerin ; o her yerde aynı işte 🙂 konu ile alakalı diye belirtiyorum övünme amacı ile değil. Mesela benim anlama ve sonuç alma hızım yüksektir (ODTÜ mezunu bir mühendisim ). Ben bu yüzden istesem de istemesem de eş zamanda başka birinden hızlı iş bitiririm. Belki bu yüzden de 9-6 mesaisi bana ondan iki kat iş yükü getirir.

    Beğen

    • Sezen dedi ki:

      Benim önceki iş yerimde yaşadığım bir sorundu o. Performansımı, hızımı ve yaptığım iş kalitesini herkesinki ile aynı seviyeye düşürdüğümde yaptığım iş beni tatmin etmez oluyordu; kendimi tatmin edeceğim derken de herkesten çok çalışıp karşılığını alamaz buluyordum kendimi. Her yerde aynı olmayabileceğini şimdi deneyimliyorum, yeni jenerasyon yöneticiler gerçekten farklı. Yaş ile sınırlamak istemiyorum ama kafa yapısı olarak eski toprak olanların artık üst yönetimden azad olma zamanı geldi bence. Umarım ki covid bunu hızlandıracak ❤

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s