Ben son birkaç yıldır gerçekten dolu dolu bir hayat yaşıyorum. Mesleğimde yol katettiğim, sevdiklerimle bol bol vakit geçirdiğim, vücuduma ve ruhuma baktığım, ürettiğim, eğlendiğim, bol bol seyahat ettiğim günler deviriyorum. Bu yüzden sık sık benden zaman planlama tavsiyeleri isteyenler, bunların hepsine nasıl yetiştiğimi soranlar oluyor.
Bütün deneyimlerimi, bildiklerimi, bende işe yarayan püf noktaları detaylı olarak sizinle paylaşmaya çalışacağım. İnanıyorum ki işinize yarayacak bir şeyler mutlaka olacaktır.
Ama hepsinden önce benim de senelerce kapıldığım bir yanılgıdan sizi kurtarmak isterim. Ben, çok uzun yıllar boyunca mükemmel ajandayı aradım, en havalı planlayıcıları satın aldım, bu konuda onlarca kitap okuyup bütün teknikleri öğrendim. Şahane yapılacak işler listeleri hazırladım, kağıt üzerinde mükemmel planlamalar yaptım, ama o planlamalar uygulamaya pek geçmedi. Aynı hayatı yaşayarak, gitmek istediğim noktaya doğru pek bir ilerleme kaydedemeden, planlamalar yapıp durdum.

Çünkü sıkı bir planlamanın, verimli bir hayat yaşamak için gereken şeylerden yalnızca bir tanesi olduğunu gözden kaçırıyordum. Veya belki de kendime itiraf etmesem de zorlu kısım olduğu için görmezden gelmeyi tercih ediyordum.
Doğru ve uygulanabilir bir planlama yapmak evet gerekli (bundan uzun uzun da bahsedeceğiz) ama tek başına yeterli değil.
1- Oradan oraya zıplayan bir zihinle bu işler olmaz. Önce gereksiz pencereler kapatılsın. En azından bir kısmı.
Ajandanızda saat 11:00 – 13:00 arası yapılmak üzere bir iş var – ama zihniniz bu sırada geçmişte yaşanmış bir konuya takılmış durumda veya gelecekteki maddi durumunuz hakkında kaygılarınız tetiklenmiş halde. Ajandanıza yazdığınız bu iş gerçekten iki saat zaman alacaksa, siz odaklanamadığınız için o işi bitiremeyeceksiniz ve geri kalan bütün planlamanız da çöp olacak.
Dolayısıyla iyi planlama yapmanız yeterli değil, zihninizi yapacağınız şeye odaklayamadığınız sürece hatta ne kadar iyi bir planlama yaptığınızın gerçekten hiç bir anlamı yok.

Zihni eğitmek, gerçekten hiç kolay bir konu değil. Oldu, bitti, yaptım, başardım, denebilecek bir süreç hiç değil. Ama güzel haber şu, eğer bu konu üzerinde hiç çalışmadıysanız o kadar karman çorman bir zihinle geziyorsunuz ki (bilgisayarda aynı anda hem excell’de oldukça yüklü beş dosya, hem on word dosyası, hem yirmi tarayıcı sayfası açmış gibi – o anlarda bilgisayarınızın ne kadar yavaşladığını düşünün -işte zihninizin durumu bu), bu konuda çalışmaya başladığınızda çok hızlı ve inanamadığınız sonuçlar almaya başlayacaksınız.
Zihninizi eğitmek ve şimdiki anı yaşamak, yalnızca işlerinizi çok daha kusursuz ve hızlı yapmanızı sağlamayacak, bonus olarak iş dışında da yaptığınız her şeyden daha çok keyif almanızı beraberinde getirecek. Bu konuda bence herkesin başucu kitabı olması gereken bir klasik var: Şimdinin Gücü.

Ben bu zihni eğitmek, anı yaşamak, geçmiş ve gelecek arasında savrulmamak konusunda Covid döneminden beri çalışıyorum, eski halime kıyasla epeyce yol aldım. Yine de söylediğim gibi bu biraz üzerinde çalışınca ondan sonra hep kesintisiz uygulayabileceğiniz bir şey değil. Diğer yandan, biraz üzerinde çalışmaya başlayınca, zihninizin kaymalarını daha hızlı fark ediyorsunuz. Örneğin ben bir işin başına oturmuşken, aklıma alakasız bir şey gelip duruyorsa – ki bu “Annemi aramam lazım.” kadar basit bir şey de olabilir – işe ara veriyorum, onu yapıyorum ve geri dönüyorum. Çünkü artık biliyorum ki, arka planda bunu hatırlayıp durduğum sürece işe gerektiği gibi odaklanamayacağım.
2- Hayatınıza ve yapacaklarınıza karşı motive değilseniz, önce o döngüyü kırın.
Bir süredir pek üretken bir hayat sürmüyorsanız ve hayatınıza karşı motive değilseniz öncelikle bu döngüyü bir şekilde kırmanız lazım. Bu gerçekten tuhaf bir döngü, hayatın bu temel prensibini çok esprili de buluyorum bir yandan.
Maddi olan her şey kullandıkça tükenirken, manevi her şey (sevgi, enerji…) kullandıkça daha çok artıyor zira. Hayat enerjisi kullandıkça azalmıyor, artıyor. Bir şeyler yaptıkça daha çok şey yapasınız geliyor.
Hayatınızın dolu dolu olması için motive olmanız gerekiyor, çünkü bu enerji gerektiriyor. Diğer yandan, daha çok şey yaptıkça ve daha dolu bir hayat yaşadıkça da kendinizi daha enerjik hissediyorsunuz.

Tam aksi negatif bir döngü içindeyseniz, muhtemelen pek bir şey yapmıyorsunuz ve buna rağmen kendinizi sürekli yorgun hissediyorsunuz. Bunun bir döngü olduğunu kabul edin, kendinizi bir şeyler yapmaya zorlayın, sonuçlar aldıkça daha çok yorulmayacaksınız, kendinizi daha enerjik hissedeceksiniz.
Bu hayata karşı motive olma kısmıydı, yapacaklarınıza karşı motive olma konusuna gelince… Hayata motivasyonunuz tamsa ama yine de o planlarınız arasındaki yapılacaklar listelerine yazdıklarınızı yapmak istemiyorsanız, rekortmen bir “Erteleme Kraliçesi” olacaksınız. Biliyorum, çünkü ben uzun yıllar boyunca onlardan biriydim. İşi parçalara böl.”, “Arkadaşlarından destek iste.”, “Kendine ödüller koy.” gibi bence saçmalıktan ibaret olan tavsiyelerin hiç biri de işinize yaramayacak.
Bu konuda çok detaylı bir yazıyı daha önce yazdığım için tekrara düşmek istemem. Erteleme Alışkanlığı: Siktir Etmek ya da yapmak işte bütün mesele bu seçim. Bu yazı ihtiyacınız olan bütün püf noktaları içeriyor.
3- İstikamet belirsizse, planlamayı boşverin, manzaranın tadını çıkartın.
İşsiz kaldığım dönemde “Ben şöyle bir hayat istiyorum.” hayalleri kurmaya başlamıştım. Nasıl çalışacağım, nasıl görüneceğim, nasıl bir hayat süreceğim, bir film izler gibi gözümde canlandırabileceğim kadar detaylı bir biçimde sahneler yaratmıştım zihnimde. O sırada içinde bulunduğum şartlara çok uzak bir hayat tasarlamıştım ve bir çoklarına göre çok da mümkün görünmüyordu; ama pekala mümkündü ve yaklaşık 1,5 yıl sonra ben o hayalimi gerçekliğim yapmıştım.
Nasıl bir hayat istediğinizi bilmiyorsanız, Sevdiğiniz Yaşamı Tasarlayın kitabını şiddetle tavsiye ederim. Sonrasında yaratıcı hayal kurmaya ilişkin de farklı bir seri yazarım.

Bir ideal hayat vizyonunuz yoksa sabah uyanıp günlük bir planlama yapmanın da hiç bir anlamı yok. O zaman boşverin planlamayı, günün sefasını sürün, daha çok işe yarar.
Klasik bir deyişle varacak istikameti belli olmayan bir teknenin aşırı hızlı gitmesi hiçbir anlam ifade etmez. Varılacak istikamet belirsizse hız yapmak yerine, yavaş yavaş manzaranın denizin keyfini sürerek gitmek daha iyidir.
4- Çağa uygun hızlı ve kısa bir planlama yapın!
“Beş yıldır sonra kendini nerede görüyorsun?” soruları soranlarla, yıllık planlama yapmayı öğütleyenlerle karşılaştığımda, Murathan Mungan’dan bir alıntıyla cevap veriyorum: “Sen niye hayatı çamaşır makinesi programlamak gibi bir şey sanıyorsun?”
Bana sorarsanız bir yıl bile planlama yapmak için gereğinden uzun bir süre. Hızlı bir çağda yaşıyoruz, herhangi bir şeye o kadar uzun süre odaklanabileceğimizi varsaymak fatal eror! Altı ay sonra başka ülkeye taşınabilir, üç gün sonra hayatımızın aşkıyla tanışabiliriz, kendi özel hayatımızdaki gelişmelerin dışında bir virüsün bizi uzun aylarca eve kapattığı dönemler de yaşadık. Çok fazla değişken var – özellikle de Türkiye’de yaşayan bizler için.
Bir yıla yayılan kararlar aldığımızda, dikkatimiz dağılıyor, takip edemez hale geliyoruz, sıkılıyoruz, erteliyoruz ve en sonunda unutuyoruz.

Dolayısıyla planlamanız sonucunda ulaşmak istediğiniz hedefin büyüklüğüne göre bir zaman dilimini planlayın. Örneğin, yirmi kilo vermek istiyorsanız uzun bir zaman dilimine ihtiyacınız var; ama poponuzun biraz daha sıkı görünmesini istiyorsanız her hafta bir kere egzersiz yapacağım diye plan yapmayın, her gün iki kere yapın otuz günde halledin bitirin o işi.
Bu prensip profesyonel hayattaki işler için de geçerli. Artık mesaisini dolduran memurlar değiliz, yükselmek için belli kıdem şartları çok eski kafalı bir yaklaşım. Herkesten farklı bir zaman planlamasıyla, doğru bir odaklanmayla, her zaman sizden beklenin daha fazlasını verin, fark atın, şaşırtın.

Örneğin ben işleri, evi, kendimi toparlamak için yaptığım planlarda, 10 – 15 günlük yoğun planlamalar yapıyorum. Sündürmüyorum, süründürmüyorum, uzatmıyorum, yapıyorum, geçiyorum. Böylelikle 15 güne çoğu kişinin bir ayda yapamadığı işi sığdırıp, kalan 15 günü de piyangodan kazanmış gibi harcıyorum.
Çok basit ve gündelik olmayan işleri kotarmak için bir ay bile kısa bir zaman olabilir. Zaten çoğumuzun işi gücü bir kenara bırakıp, bir ay boyunca gece gündüz bir konuya kendisini adayacak zamanı yok. Bu yüzden dönemlik ayar çekmeler dışında yeni bir şeye başlayacaksam, 100 gün prensibini uyguluyorum. 100 günün daha büyük hedefler için ideal süre olduğu tespit edilmiş. İstikrarlı olursanız, forma girmeye, yeni bir dil öğrenmeye, iş kurmaya, bir uğraşı ve yetenek edinmeye yetecek bir zaman dilimi.

Şimdi bu zaman planlaması yazısı mıydı? Nerede zaman planlaması?
Bunlar doğru zaman planlaması yapıp uygulayabilmek için olmazsa olmaz esasalar ve bence bunlar olmadıkça ajandaların ve listelerin pek bir anlamı yok.

Ben bugün Mısır’a uçuyorum. Bu seyahatimden önce İstanbul’da geçirdiğim iki hafta için yaptığım planı da ayrıca sizle paylaşacağım dönüşte. Tam istediğiniz gibi benim planlama defterimin sayfalarından görüntülerle örnekli olarak.
Lütfen siz de deneyimlerinizi, başka işe yarar püf noktalarınız varsa bunları benimle paylaşın. Çünkü her şey paylaşınca güzel. ❤
Hayatınızın muhteşem üretken kısmını başlatmaya hazırlanarak kalın!
Tam ihtiyacım olan bir yazı! Emeğinize sağlık. Kitapları not aldım. Benden de bir tavsiye gelsin son zamanlarda ertelemeyle ilgili zincirlerimi bu mottoyla kırıyorum. “Bir iş 2 dakikadan kısa sürüyorsa o işi hemen yap”. Odayı hızlıca toplamak, bulaşık makinesini boşaltmak, salonu süpürmek gibi üşenilen işler aslında iki dakikadan kısa sürüyor. Sevgiler..
BeğenBeğen
Merhabalar ❤ Ben onu 15 dakikadan kısa süren her şey için kullanıyorum, şahane bir tavsiye çok teşekkürler. Kocaman sevgiler
BeğenBeğen
Harika bir yazı olmuş çok motiveyim şuan♥️
BeğenBeğen
ne mutlu bana ❤ hadi umarım ki bu motivasyonla ertelemeden başlamışsındır ben bu yorumu görene kadar!
BeğenBeğen