Not Defterim: Iris, Chia Puding, Kozmetikler, Miskin Haftasonu

Cuma’da öğle yemeği üzerine, eve dönmek için Teşvikiye dolmuşunun kalkmasını beklerken, XoXo The Mag’in bu ayki sayısını karıştırmaya başlıyorum. Edwina Sponza ile yapılan söyleşi dikkatimi çekiyor. Can sıkıntısının aslında iyi bir şey olduğundan bahsediyor. “Bu tür kendine dönüp kendini dinleyebildiğin, yalnız kaldığın zamanlarda, zihnin açılıyor ve bir boşluk yakalıyorsun. Belki yapamadığın, aklında olan ama bir türlü hayata geçiremediğin şeyler bir anda ortaya çıkıyor.” diyor.

IMG_8988.JPG

“Benim en son ne zaman canım sıkıldı?” diye düşünüyorum. Bulamıyorum. Muhtemelen üniversite öğrencisi olduğum yıllardan beri hiç canım sıkılmadı.

Çünkü her zaman sonuza uzanan yapılacak işler listelerim oldu. Şu anda da çok fazla fikir ve proje üzerinde çalışıyorum. İşyerim, İstanbul sayılmayacak kadar uzak bir yerde, haftanın dört günü işten çıkıp MBA yüksek lisans derslerine giriyorum. Haftaiçleri günde ortalama 4 saat uyuyabiliyorum. Bu yoğunluktan bazen şikayet etsem de aslında içten içe bunu seviyorum. Oradan oraya koşmak, sürekli hareket halinde olmak bana kendimi iyi hissettiriyor. Günlerimi dolu dolu geçirmek beni tatmin ediyor.

Geçen hafta başladığım Bullet Journal da, bütün bunları organize etme konsunda gerçekten işlevsel oldu. Uzun zamandır geçirdiğim en verimli haftayı geride bıraktım.

Aldığım tepkilerden, yorumlardan ve mesajlardan anladığım kadarıyla da, herkes benzer biçimde daha iyi bir hayat tasarlamak ve bir güne mümkün olduğunca çok şey sığdırmak yönünde bir arayış ve çabanın içinde.

Gelgelelim, haftasonu harika planlar varken, evden çıkacak takati kendimde bulamadığımı fark edince, yavaşlamaya karar verdim. Yapılacak işler listelerimin üzerini çizdim. “Yavaşla!” yazdım.

img_9081

Bir ruh hali tasarlayarak paylaşma projemiz olan “Unloveable” projesinin (Detaylarını çok yakında paylaşıyor olacağım : ) ) üzerinde çalışmak dışında, evden hiç çıkmadım. Ne zamandır koltukta yayılıp, saate bakmadan dergilerin arasında kaybolmadığımı, uzun zamandır rastgele bir film seçip izlemediğimi fark ettim. Koltuk, mutfak, yatak arasında mekik dokudum. Yapmam gereken her şeyi boşverdim, uyku borçlarımı ödedim.

İşte bu miskin haftasonundan keşiflerim karşınızda:

Iris1.jpg

İzleyin: IRIS

1921 doğumlu, moda dünyasının muhteşem ilham kaynağı Iris Apfel’i mutlaka duymuşsunuzdur. Onun çeşitli dergilerdeki rengarenk fotoğraflarına dakikalarca bakakalmışsınızdır.

İç dekorasyon alanında çalışırken, tanıştığı kocasıyla şirket kurması, bir evi dekore ederken aradığı kumaşı bulamadığı için kumaş üretimine başlaması, herkeste olmayanı talep eden müşterileri sebebiyle dünyayı gezmesi, hayatı boyunca eşya ve özellikle takı ve kıyafet biriktirmesi ve giyinmeyi kendini ifade etme biçimi olarak görmesiyle gerçekten olağandışı bir ilham kaynağı Iris Apfel.

“Bir partiye gitmenin ya da o partide olmanın hiçbir önemi yoktu benim için. Önemli olan o parti için giyinmekti her zaman.”

“Her şeye sahip olamazsınız. Bunu uzun zaman önce öğrendim. Ben bir kariyer istedim, gezmek istedim. Bir çocuk sahibi olup, onu bakıcıyla büyümesini istemiyorum dedim. Her şeyi yapamazsınız ki, bazen pes etmek zorunda kalabilirsiniz.”

“Kendimi hiç güzel hissetmedim. Şimdi de öyle hissetmiyorum. Güzeli sevmem. Güzel, her şeyi görünüşleri ile halletmeye alışmış kadınların, zamanla solduklarını ve hiçbir şey haline geldiklerini gördüm. Eğer benim gibiyseniz, ilgi çekici olmak için bir şeyleri değiştirmeniz, yapmanız ve üretmeniz gerekir. Bu yüzden güzel olanı sevmem. Çoğunluk böyle düşünmüyor, ama umurumda değil.”

IRIS, bence her kadının cesaretini ve yaşam arzusunu arttırmak için izlemesi gereken belgesellerden biri.

Iris-Afel-7-1184x785.jpg

İzlemelik diğer bir tavsiye de Water for Elephants. İzlemezseniz çok sey kaçırırsınız diyebileceğim bir film değil; ama keyifli zaman geçirmek için güzel bir seçenek: Yakışıklı bir adam, sirk atmosferinde harika görseller ve güzel bir aşk hikayesi.

Tadın: Chia Puding

En tembel, en pratik ve en lezzetli kahvaltı.

Chia tohumunu marketlerden satın alabilirsiniz, Migros’ta bile satılıyor. Ağzı kapaklı bir kasenin içine bir bardak süt ve iki dolu kaşık Chia tohumu koyup, akşamdan buzdolabına koyuyorsunuz. Chia tohumları sütü emiyor ve katı kıvamlı, puding gibi bir şey ortaya çıkıyor. Kıvamı istediğinizden katı olursa, içine süt ekleyerek biraz daha sıvı hale getirebilirsiniz.

Muz, mango, ananas gibi bütün meyvelerle çok güzel oluyor. Özellikle hurma ve ceviz ile karıştırıp yemeye bayılıyorum.

IMG_9027.JPG

Kullanın: Satın Aldığınız Kozmetikler

Zorlu’daki Beymen’in insanı baştan çıkartan kozmetik kısmında oturmuş, bir görevlinin bana mucizevi bir kremden bahsetmesini dinlerken, anlattıkları çok iddialı geldi. “Kesin garanti verebiliyor musunuz peki bu etkileri yaratacağına? Mesela olumlu sonuç almazsam, iade edebiliyor muyum?” diye sordum. Karşımdakinin kem küm etmesini beklerken, “Siz her gün düzenli kullanacağınızı garanti edebiliyor musunuz?” diye sordu.

Çok sıradan görünebilecek bu cevap, bir anda bende inanılmaz bir farkındalık yarattı. Ben aldığım hiç bir kozmetik ürünü her gün düzenli kullanmıyordum ki!

O gün hiç bir şey almadan çıkıp, eve gelip, kozmetik dolabımı açmıştım. Hepsi birbirinden cazip görünen şişelere ve kavonozlara baktıktan sonra, sırayla hepsini düzenli kullanıp bitirmeden yeni hiç bir şey almamaya karar vermiştim. Aradan geçen sürede, düzenli olarak kullandığım şeyler şunlar oldu.

IMG_8763.JPG

Alba Botanica Hawaiian Oil, ne yazık ki Türkiye’de satılmıyor, her Amerika’ya gidene sipariş verdiğim ve büyük aşk yaşadığım bir ürün oldu. Tamemen organik olan bu yağ, bebe yağı gibi yapış yapış bir his bırakmıyor, mükemmel kokuyor, güzel bir ışıltı veriyor ve nemlendiriyor. Bir yerde bir şekilde denk gelirseniz, hem kendinize hem bana bir tane alın, nolur.

Dirty Works’un C vitaminli aydınlatıcı maskesinden de çok memnun kaldım. Genellikle maske uyguladığımda sonrasında yüzüm çok kuruyordu; ama bu maske yumuşacık bir cilt yapıyor. Watsons indirimlerinde alışveriş sepetinize atmanızı tavsiye ederim.

Diğerlerinin ise, sıradışı ve gözle görülür hiçbir etkisi olmadığını söylemeliyim.

Peki ya sizin şiddetle tavsiye ettiğiniz, her kadının mutlaka denemesi gerektiğini düşündüğünüz kozmetikler var mı?

Göz Atın: Mushaboom Dükkan

Evime gelenlerin çok iyi bildiği üzere, her köşesi kıyafetlerle dolu bir evde yaşıyorum. Aldığım kararlardan “arınma”nın alt başlıklarından biri de eşyalarımdan arınmak. Bu yüzden dolabımdaki bütün kıyafetleri son bir kere giyip, hepsiyle vedalaşmaya karar verdim. Evet, hepsiyle!

Dünyanın dört bir yanından toplanmış, markalı markasız, gıcır gıcır veya yıpranmış yaklaşık 1.500 parça kıyafetten söz ediyorum. Bugünden itibaren her gün bir ürün yükleyeceğim, hatta bunu ihmal etmemem için kendi kendime bir yaptırım öngördüm: Yeni ürün yüklemediğim bir gün olursa, bunu ilk yakalayana, beğendiği bir parçayı hediye edeceğim.

Çok harika fiyatlara mutlaka ilginizi çekecek bir şey yakalayacaksınızdır. Göz atmak için tık!

Not Defterim: Iris, Chia Puding, Kozmetikler, Miskin Haftasonu” üzerine 2 yorum

  1. Ebru dedi ki:

    Merhaba,

    1.500 parça kıyafetin varsa The True Cost belgeselini izlemeni tavsiye ederim. Tüketim alışkanlıklarım hakkında kendimi sorgulamamı sağlayan çok çarpıcı bir belgesel.

    Beğen

    • Sezen dedi ki:

      Hemen yapılacaklar listeme ekliyorum, çook teşekkür ederim. Tavsiyelere, özellikle de taktığım konularla ilgili tavsiyelere bayılıyorum. “Alışveriş orucu” kararım konusunda da motive edebilir gibime geliyor. Kocaman sevgiler

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s