Mevsimlerden yazsa, en çok arkadaşımla İstanbul – İzmir uçağında karşılaşıyorum. Beyaz yakalıların vazgeçilmez rutinlerinden biri cuma akşamı iş çıkışında Çeşme’ye doğru yol almak. Hafta içi dilden düşmeyen bir teklif: “Hafta sonu Çeşme’ye mi gitsek?”
Yıllık izin kullanmadan, deniz ve partiyi bir arada sunması sebebiyle cazip bir seçenek kabul ediyorum. Ne zaman gitsem çok da eğleniyorum. Yine de her yerin inanılmaz kalabalık olduğunu ve rezervasyon yaptırmadan spontane biçimde hareket etmenin imkansızlığını göz önünde bulundurunca, hiç bir zaman “tatil yapmış” ve “dinlenmiş” hissiyle dönmüyoruz geriye.
Yaz bittiğinde, İzmir uçağına da Çeşme’ye de rağbet de bir anda kesiliveriyor. Oysa ki Ege sonbaharda da çok güzel.
Ben Teos’a gittiğim haftasonlarında, özellikle de cumayı veya pazartesiyi de bağlamayı başardıysam, civarda keşiflere çıkmayı çok seviyorum.
Sonbaharda yolunuz İzmir’e düşerse, bir saat yol gitmeyi göze alarak keşfedebileceklerinizi paylaşmak istiyorum:
1- Urla Özbek Köyü – Akın’ın Yeri
Türkiye’de son bir kaç yıldır en iyi meze için kesinlikle değişmeyen adresim burası. Urla’nın Özbek Köyü’nde iskelenin arkasında dışarıdan bakınca oldukça sıradan görünen bir balık restoranı Akın’ın Yeri.
Haftaiçi, haftasonu, yaz ve kış hiç fark etmez, her zaman dolu olması burayı sıra dışı kılıyor.
Mezelerinin hepsi gerçekten çok taze ve çok lezzetli. Özellikle şevketi bostanlı karışık deniz güveci, başka hiç bir yerde yok! Fokurdayarak önünüze geldiği ve ekmeğinizi hafif kremalı ve hardallı sosuna batırdığınız an ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Hiç tereddütsüz şiddetle tavsiye ediyorum.
2- Urla Şarap Rotası
Herhalde Urla’daki şarapçıları ve burada bir şarap rotası oluştuğunu duymayan kalmamıştır.
Bütün bir gün boyunca şarap evleri arasında gezerek tadımlara katılmak ve farkına varmadan çakırkeyif olmak keyifli bir gün geçirmeyi garantiliyor.
Bir gün burada Napa gibi çok daha havalı şarap evleri ve bir çok etkinlik olacağını hayal etmeye bayılıyorum. Benim mimari olarak en sevdiğim kesinlikle Urla Şarapçılık.
3- Gödence Köyü – Ayda Winery
Urla şarap rotası çok keşfedilmiş, ben daha sıra dışı bir şeyler keşfetmenin peşindeyim derseniz, istikametinizi Gödence Köyü’ne çevirebilirsiniz.
USCA’nın iki ortağı ayrılarak Arda Winery’i kurmuş. Gödence bu şarap evinin dışında başka yapılacak pek bir şey yok; ama bir vadiye kurulmuş bu şarap evi güzel zamanlar geçirmeniz için tek başına yeterli olur.
Bu şarap evinde bir de vegan restoran bulunuyor ve yanılmıyorsam Türkiye’nin ilk vegan şarabını da üretme çalışmaları içindeler.
Çok şekerli olmayan rose şarapları bizim aklımızı başımızdan aldı, şişelerce stokladık ve yazlıkta gün batımı ritüelimizin vazgeçilmezi oldu. Bir de Grenache üzümünden yapılan Vinaida Blanc de Noir içtiğim en iyi beyaz şaraplardan biri, yakalarsanız kaçırmayın derim.
4- Urla – Sanatçılar Sokağı
Çok uzun olmayan bir sokak burası. Sokak boyunca çeşitli tezgahlarda takılar, seramikler ve antikalar satılıyor. İtalya sokaklarını andırır uçuk renklerin ağırlıklı olduğu binaların altındaki cafe’lerin hepsi birbirinden keyifli.
5- Ulamış Köyü
Sanatçı ruhu duvarlara yansımış bir köy burası. Köyün neredeyse bütün duvarlarında resimler ve şiirler var. Pazar günleri giderseniz, taze sebze meyveler ve ev yapımı ekmekler alabileceğiniz çok güzel bir de pazar kuruluyor.
Ben burada gözleme ile kahvaltı yapmaya da bayılıyorum. Özellikle sokakta gözleme yerken oturulan sandalyelerin şaşasındaki ironi beni benden alıyor.
6- Alaçatı Pazarı
Alaçatı’ya defalarca gidip pazarını hiç gezmediyseniz bir değişiklik yapın. Butik ürünler de var ama asıl güzel olan kısmı ev eşyaları. Beymen’in peştemallerinden, çok tarz masa örtülerine kadar evinize yaz dokunuşu yapacak parçalar bulabilirsiniz.
Sonra da Sailors Cafe’de taze portakal suyu ve prosecco ile hazırlanan Mimoza içerek yorgunluk atmayı unutmayın. Alaçatı sokakları boşken çok daha güzel!
Yaz bitse de keşfederek kalın!
“Ege’den Keşifler: Akın’ın Yeri, Ayda Bağları, Urla Sanatçılar Sokağı, Ressam Köyü ve Alaçatı Pazarı” üzerine 2 yorum