Bir Doz İlişki Tavsiyesi

Son bir haftadır “Nasıl bu kadar kendi hayatına dönebildin?”, “Ben olsam evde oturmuş ağlıyor olurdum.”, “Bunu nasıl yapabiliyorsun anlatsana bize.” mesajı aldım ki, yazmak istediğim seyahat konularını bir kenara bırakıp ilişkileri tekrar gündeme alıyorum.

Bir de instragram paylaşımlarımı “Wuhuhu Sezen kalaşnikofla tarıyor resmen çocuğu!” benzeri nidalar eşliğinde coşkuyla takip edenler vardı. Onları da kikirdeyerek kucaklıyorum.

Processed with RNI Films. Preset 'Agfa Optima 200 Warm'

Düşen küçük çocuklar gibi kalkıp “Acımadı ki, acımadı ki!” diye bağırmak değildi amacım açıkçası. Çünkü canım çok acıdı. Birkaç gün hiç iştahım yoktu, hızlıca kilo verdim, bol bol tavanı izledim…

Duruma komik tarafından yaklaşırsak, “Aldatıldım.” demeyi biraz sevdim. Herkesin aşırı sempatisini toplayan, özellikle erkeklerin “Dalga mı geçiyorsun? Bir erkek daha ne isteyebilir ki?” gibi cümlelerle seni oldukça şımartmasına vesile olan bir açıklamaymış bu. Özgüveninin dağılan bütün parçalarını toplayan sihir bir cümle; mağdur edebiyatının zirvesi!

IMG_1189.JPG

Diğer yandan beni asıl hayal kırıklığına uğratan, bir yıl kadar önce olup bitmiş bu olaydan çok, adamın benim bunu öğrenmem üzerine ortaya koyduğu tavırdı. Çıkıp dürüstçe “Ben o kadını beğeniyordum, yedim bir halt. Bunun sana yapabileceğim hiç bir açıklaması yok. Şu an söyleyeceğim veya yapacağım hiç bir şey de seni kırdığım gerçeğini değiştirmeyecek. O zamanlar hayatımdaki öneminin farkında değildim. Artık anladım, ben seni istiyorum. Bu yediğim haltı sana nasıl affettireceğimi bilmiyorum, hatta affettirebilir miyim onu bile bilmiyorum. Yine de sensiz günler geçirmek yerine, bunu sana affettirmeyi deneyerek günlerimi geçirmeyi tercih ederim. Eminim ki, benim hayatımda istediğim kadın sensin.”  minvalinde bir şeyler diyebilseydi; dürüst olup, yaptıklarının sorumluluğunu üstlenip, geleceğe dair bir vaadde bulunabilseydi gerçekten kalıp denerdim.  Yediği haltı başına kakardım elbette, ama bu kadar net çekip gitmezdim. Her kadın da bunu yapardı, biliyorum. 

Benim net karar vermemi sağlayan şey, yaptığını “kafam güzeldi.”, “pişmanım”, “özür dilerim.” klişeleri eşliğinde, kesinlikle inandırıcı olmayan ve tutarsız (Çünkü hepimiz biliyoruz ki, pişman olan bir insan tekrarlamaz davranışını; aradan aylar geçtikten sonra da, kadını takip edip, fotoğraflarını beğenmez filan.) açıklamalar yapıp, yediği haltın sorumluluğunu üstlenmeden, bunu normalleştirmeye çalışarak “Hadi tekneye dön, konuyu kapatalım.” diyebilecek kadar özensizce geçiştirmeye çalışmasıydı.

Bu tavır ve cümlelerin bendeki tercümesi şu oldu: “Benim bile anlayamadığım, kafam güzel olduğunda ortaya çıkan bazı dürtülerim var. Pişman olduğuma kendimi ikna ediyorum, sonra yeniden aynı şeyi yapıyorum. Dolayısıyla benimle birlikte olursan, bunu kontrolümü kaybedecek kadar kafam güzel olduğunda tekrar tekrar sana yaşatabilirim. Seni de hayatımda nereye koyduğumdan da emin değilim açıkçası; yine de uyumluydun, eğleniyorduk, bunu bozmayalım. Hemen ‘pişmanım, özür dilerim’ diyeyim, bunlar her zaman işe yarayan açıklamalar nasıl olsa… Kulağa güzel gelen birkaç cümle daha sıralayarak gönlünü alayım. Sen de zaten hemen bunlara ikna olacak kadar kolay ve aptalsın. Sonra da konuyu kapatır hayatımıza devam ederiz. Yok bunlar sana yetmiyorsa da, benim egom bundan daha fazlasını yapmama izin vermiyor.”

Bu yüzden karar vermem oldukça kolay oldu.

İlişki konusunda kesin kurallar ve doğrular olduğuna inanmıyorum. Size hiç duymadığınız, bilmediğiniz çok gizemli ve sihirli bir şeyler söyleyemem. Yine de her zaman “sağ çıkmayı sağlayan” bir kaç asla değişmeyen tavsiyeyi tekrar edebilirim:

IMG_1032.JPG

Bir adamla birlikteyken, fedakarlıklar yapıp, kendi hayatınızdan vazgeçmeyin.

Bu pervasızca canınızın istediği her şeyi yapın, adama zaman ayırmayın, onu önemsemeyin demek değil. Zaten adamın hayatınızdaki varlığından mutluysanız, bayıla bayıla onunla oldukça çok zaman geçireceksiniz. Yine de kendiniz olmayı unutmak başka bir şey.

Biz kadınların çok sık yaptığı bir hata. Bir adamla tanışıyoruz, her şey harika gidiyor, hemen bütün hayatımızı o adam etrafında kurgulamaya başlıyoruz. Arkadaşlarımızla görüşmez oluyoruz, hobilerimizi bir kenara atıyoruz, yapmak istediklerimizi erteliyoruz.

Bunu yaparsanız, işler kötü gittiğinde büyük sıçıyorsunuz; çünkü adam hayatınızdan çıktığında, geride devasa bir boşluk kalıyor.

Ben bu ilişkiyi yaşarken, kız arkadaşlarımla tatillerimden de, ailemle geçirdiğim zamanlardan da, yazı yazmaktan da, sevdiğim şeylerle uğraşmaktan da vazgeçmedim. Kız arkadaşlarımla Ürdün’e de, Kuyucak Köyü’ne de, Gürcistan’a da gittim. O bana akşam için harika bir planla geldiğinde, “Bu akşam Aslı’nın evinde bir parti yapıyoruz. Plana bayıldım, başka bir gün yapalım olur mu?” diyebildim örneğin. Planlarımın ve yapmak istediklerimin hiç birini “Aman onunla aramıza soğukluk girmesin.” gibi sağlıksız bir mantıkla ertelemedim. “Ben kendim olduğum için bir soğukluk giriyorsa, zaten girsin.” dedim yollara düştüm. 

Dolayısıyla geri dönüp baktığımda, “Ben onun için hayatımdan nelerden vazgeçtim? O bana nasıl bunu yapar?” gibi bir pişmanlığım yok. Bir ilişkide ne kadar kendinizden vazgeçerseniz, bunun karşılığında o kadar beklentiye giriyorsunuz.

Bu yüzden karşınızdaki adam size bir yanlış yaptığında, yalnız onun hareketi yüzünden üzülmüyorsunuz, bir de vazgeçtiklerinize ve onun için yaptığınız fedakarlıklara üzülüyorsunuz ekstradan. Bunu adam size yapmıyor, siz kendinize yapıyorsunuz.

IMG_1171.JPG

Kendinizi içinde rahatsız hissettiğiniz hiç bir durumun içinde kalmayın. 

Jim Rohn’un harika sözündeki gibi, “Bulunduğun yer seni memnun etmiyorsa, yerini değiştir. Ağaç değilsin ki!”

Doğru veya yanlış, önemli veya önemsiz dememek lazım; bir şey sizi rahatsız ediyorsa, o, üzerinde konuşmak ve bir şeyler yapmak için bir sebeptir. Canınızı sıkan bir şey olduğunda, yokmuş gibi davranıp kendinizi yaralamayın, bastırmayın, ifade edin, iletişim kurun.

İletişim kurmaktan kastım, suçlayıcı bir dille sen şöylesin, sen böylesin demek değil tabii ki; “Sen bunu yaptığında ben böyle hissediyorum.” şeklinde, kendi hissettiklerinizi ifade etmek.

Ben bu ilişki boyunca, rahatsız ve mutsuz olduğum her konuda hislerimi paylaşarak açık iletişim kurdum. Beni kıran bir şey yaptığında, hiç bir şey olmamış gibi davranmadım,   “Aman şimdi olay çıkartmayayım, akşam birlikte gitmeye söz verdiğimiz bir yer var, ayıp olmasın.” demedim. Birlikte gideceğimiz doğum günü partisine gitmek yerine, ona hislerimi açıklayıp, kendi arkadaşlarımla buluştum örneğin. Mutsuz olacağım, kendimi kırgın hissedeceğim anların içine kendimi hapsetmedim.

Dolayısıyla bitti dediğimiz noktada geri dönüp batığımda, içimde biriktirdiğim bir mutsuzluk silsilesinin altında ezilmiyorum. Başa çıkmam gereken kısım yalnızca “son” kısmı.

FullSizeRender 8.jpg

Ne istediğinizi bilin.

Toplum kuralları ve genel yargılarla “olması gerekenler”den bahsetmiyorum tabii ki. Bütün bunları bir kenara koyarak, kendi yaşanmışlıklarınız ve kendi hayalleriniz perspektifinden bakarak, içtenlikle “Bir ilişki yaşarken benim için olmazsa olmazlar nelerdir?” diye sorun kendinize.

“Olmazsa olmazlarınızı” ve “sınırlarınızı” çok net bilin.

Elbette bir adamla birlikte olduğunuzda bir sürü sorun, kriz ve anlaşmazlık yaşayacaksınız. Bunlar sizin sınırlarınızı aşmıyorsa ve o adamın hayatınızda olmasını istiyorsanız, bunlara tolerans gösterebilirsiniz.

Diğer yandan, sınırlarınızı aşan, “asla olmaz” dediğiniz şeyleri yapan bir adam varsa boşuna zaman kaybetmeyin.

Bir kriz yaşandığında, “Bu yaptığı canımı acıttı, ama ben bununla başa çıkabilirim. Onu hayatımda bunu yapmaya devam etse de kabul edebilirim.” mi diyorsunuz, yoksa “Bu benim için kabul edilmez bir şey bunu tekrar yaşamaya ben yokum” mu?

Adamın sözlerine inanarak değil, kendi sınırlarınızı bilerek tamam mı devam mı kararını verin. “Tekrar olmayacak.” sözlerine inanarak kendinizi manipüle etmeyin. Bir skandalı atlatırsınız, yenisi olur. Bir şeyi bir kere yapan, her zaman yapabilir. Asıl soru şu “Bu adam bunu yapmaya devam etse de, ben onu hayatımda istiyor muyum?”

Cevap hayırsa, arkanızı dönüp kaçın.

Herkes size izin verdiğiniz kadarını yaşatabilir. O bir karaktersizlik yaptıysa onun problemi, fakat o karaktersizliğin üzerine kalmayı ve bunu tekrar tekrar yaşamayı seçecekseniz o artık sizin probleminiz olmaya başlıyor. Kendinize ve sınırlarınıza saygınızı koruyun.

IMG_1055.JPG

Aslında kadınlar olup bitenlerden çok, yaşayabileceklerinden vazgeçmeye üzülüyor.

Bununla ne kastettiğimi anlatmakta biraz zorlanabilirim. Bir adam hayatınızdan çıktığında, onun hayatınızdan çıkmasına tabii ki üzülüyorsunuz. Ama kabul edin asıl üzüldüğünüz şey “Her şey çok farklı olabilirdi. Çok güzel şeyler yaşayabilirdik.” ihtimalini kaybetmek…

Geleceğe dair kaybettiğinizi sandığınız şeyleri aslında kaybetmediğinizin farkında olun. Onlar sizin hayaliniz, umutlarınız. O adam bunları yaşamak için doğru adam değilmiş. Hayalleriniz hep sizinle, başkahraman değişebilir.

Alışkanlıklarınızı aşk ile karıştırmayın. 

Bir adamla belli bir zaman geçirdikten sonra belli ritüelleriniz oluşuyor. Dinlediğiniz playlistler, birlikte yemeye bayıldığınız yemekler, gittiğiniz mekanlar, aranızdaki şakalaşmalar… O adam hayatınızdan çıktığında bunların hepsi canınızı acıtacak. Bu çok normal.

Sigaranın bile vücuttaki bağımlılık süresinin birkaç gün olduğunu, bu süre geçtikten sonra vücudun artık nikotin istemediğini, sonrasının psikolojik bağımlılık olduğunu biliyor musunuz?

Bir adamdan ayrıldığınızda da böyle bir psikolojik bağımlılık oluyor. “O burada olsa çok güzel olurdu.”lar başlıyor. Doğal bir süreç, ama alışkanlıklarınızı başka duygular ile karıştırmayın.

Kendi değerinizin farkında olun. 

Adamın size ne yaptığı veya nasıl hissettirdiği sizin ne olduğunuzu belirlemiyor.

Siz kendinize yakıştırdığınız bir ilişki içinde misiniz? Hak ettiğinizin bu olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Cevap hayırsa, o adamı ne kadar çok severseniz sevin, kendinizi daha çok sevmeniz gerektiğini unutmayın. Çok klişe bir cümleyle özetleyelim: Siz size ne yapılmasına / nasıl davranılmasına izin verirseniz, onu yaşarsınız. 

Karşınızdaki adam sizinle aynı şekilde düşünmüyorsa da, bu sizin sorununuz değil. 

Bütün bunların farkında olduğunuzda, hayatınız için daha doğru kararlar alabiliyorsunuz. Elbette üzülüyorsunuz, elbette kırılıyorsunuz; ama duygularınız düşünceleriniz karmaşa içine girmiyor, kendinizi kaybolmuş ve yıkılmış hissetmiyorsunuz. Aklınız berrak, kafanız dik, vicdan hesaplaşmalarınız ve pişmanlıklarınız olmadan hayatınıza devam ediyorsunuz.

Kalp kırıklıklarına gelince… O yokmuş gibi davranmanın bir anlamı yok. Kırıldım, kırılıyoruz, hak etmesek de… Ben böyle durumlarda kendimin “kintsukuroi”sine dönüşeceğimi düşünmeyi seviyorum.

repair.jpg

Hepinizi kırılan kalplerinizden öperim. Kendinizi severek sınırlarınızı bilerek kalın!

Bir Doz İlişki Tavsiyesi” üzerine 5 yorum

  1. Züleyha dedi ki:

    Genç kızlara-kadınlara ilişki konusunda ders niteliğinde bir yazı olmuş Sezen, özgün ve özgür olmaya devam 👍

    Beğen

  2. Nokosaregumo dedi ki:

    Ah Sezen, kendi kendinin kintsukuroisine dönüştüğünü anlattığın kısma bayıldım! Ben de seni kalp kırıklarından öpüyorum. Teşekkürler.

    Beğen

  3. Onur Akıncı dedi ki:

    İlişkilerde yaşanan böyle krizlerin yarattığı bu tip anksiyeteler sadece kadın için değil erkek için de geçerli. Yaşadığın şey gerçekten üzücü ama kazandıracağı şey paha biçilemez bir farkındalık olacaktır. Maalesef bu kadar geniş bir perspektife kazık yemeden sahip olamıyor insan. Tecrübe ile sabittir.

    Beğen

  4. Handan dedi ki:

    Kız çocuk bu kadar uzun cümle kurabilse o an yapacağı şey için takati kalmaz.
    İnsanlar bize, bizim istediğimiz gibi değil; kendi istedikleri gibi davranırlar. Bu açıklama silsilesi senin beklentin! Onun böyle bir durumu düşüncesi hâli olmamış,belli ki.

    Beğen

  5. Eylül Çoğal dedi ki:

    Hayatta başımıza gelen her şeyin bir anlamı var deyişimiz ile Kintsukuroi ne de güzel harmanlanıyor değil mi? Birinciye inanmayı başardığında zaten ikinciye kavuşuyorsun. 😉

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s