Evde oturmanın ve sokağa çıkma yasaklarının sıradanlaştığı günler deviriyoruz.
Yaklaşık bir yıl önce eve kapandığımızda, canlı yayın ve evde yemek pişirme furyasına kapılmıştık. Herkes online canlı yayınlar açıyordu ve biz gün içinde cazip canlı yayınlardan arzuladıklarımızın hepsine katılmak için profilden profile koşuyorduk. Bütün gün evde olmak, evden çalışmak ve bu canlı yayın içerikleri bizim için yeniydi.
Arada sırada market alışverişi için sokağa çıktığımızda boş olmasına şaşırdığımız sokakların videolarını çekiyorduk. Büyük bir hevesle evde yemek pişiriyorduk, sokağa çıkma yasaklarından önce “gerekli her şeyi satın alıp almadığımızın paniğini” yaşıyorduk. Herkes arkadaşlarıyla zoom’da yaptığı görüşmelerin screenshotlarını story’lerinde paylaşıyordu, zoom’dan yapılan iş toplantılarına ilişkin komik videolar ile karikatürler havalarda uçuyordu. Ekmek mayası neredeyse karaborsaya düşecek kadar çok kullanılan bir şeye dönüşmüştü.
Hayatımızda daha önce hiç bilmediğimiz bir şey deneyimliyorduk. Bu yüzden Covid’e yakalanma korkusuna rağmen heyecanlı ve coşkuluyduk.

Hepimizin nispeten normal hayatlarına döndüğü yaz sezonundan sonra bu ikinci dönem evde oturma ve sokağa çıkma yasakları döneminde, o heyecan ve coşku da kayboldu. Yapılan canlı yayınların içerikleri artık daha öncekilerin tekrarına dönüştü. Toplantı daveti geldiğinde, özellikle yüz yüze yapılacağı belirtilmiyorsa zaten zoom üzerinden olacağını kabul etmeye başladık. Trendyol alışveriş linkleri ve kozmetik ürünleri paylaşımlarında hiç bir azalma olmasa da, hayat hakkında azıcık kafa yoran herkes daha minimal bir hayatın peşine düştü.
Benim bugünlerde hayatımdaki en heyecanlı şey işim ve içinde bulunduğum projeler. Mesleki gizlilik yükümlülüğüm nedeniyle bunları anlatamayacak olsam da, gerçekten her hafta beni şaşırtan bir telefon ve haber alıyorum. 2021 yılına başlarken kendime 18:00’de iş bilgisayarımı kapatma sözü vermiştim ki daha bu yılın ikinci iş gününde, akşamüzeri gelen bir telefonla kendimi bir proje dosyası inceleyip riskleri listeleyip hukuki alt yapısını kurarken buldum. Gece yarısına kadar. Hemen ertesi gün Ankara’ya uçup, bütün bir günü toplantıda geçirip, yığılan maillerimin başına oturduğumda saat gece 01:00 olmuştu. 2021 için bundan başka herhangi bir karar almamış olmaktan mutluyum, en azından tek kararımı da 2021 yılının ilk haftasında yerine getiremeyeceğimle yüzleşip, tamamen akışına bıraktım her şeyi. 🙂

Kendime sadece bir söz verdim: “Koşullar ne olursa olsun keşfetmeyi bırakma!”
Farklı bir şeyler yapmak, rutinin dışına çıkmak benim yaşama karşı duyduğum coşkuyu arttıran en temel faktörlerden biri. Evet seyahatlere çıkamıyoruz, evet yeni açılan restoranları deneyimleyemiyoruz, ama yine de her zaman keşfedilecek yeni bir şeyler vardır.
Ana akımın içerik talebi kıyafet komibasyonları, bir anda mutluluk vaad edecek hayat değiştirecek ritüel reçeteleri filan olsa da – çok üzgünüm ama (aslında hiç üzgün filan değilim) bu akımlara biraz burun kıvırarak bakıyorum ben.
Yanlış anlaşılmak istemem, meditasyon yapmak ve anda kalmak muhteşem şeyler. Her gün bunlara zaman ayıranlardan biriyim ben. Bunları yapabilmek için bir sürü araç, canlı yayın ve ritüel var. Ancak bunları anlatan kişilere tapınma noktasında olmak, yazdığımız kağıdı yakacak mıyız, atacak mıyız, mumumuz ne renk olmalı gibi detaylara takılmak konuyu özünden çok farklı bir noktaya taşıyor ve ne yazık ki manasız bir hale getiriyor. İçselleşmeyen hiç bir şeyin faydası olmayacağına şiddetle inanıyorum. Bunlar araç olduğu sürece harikalar. Bu yüzden birbirinin tekrarı olan canlı yayınları, bilmem ne dönemi ritüellerini bir kenara bırakmanızı tavsiye ederim.
Çok sevdiğim Kryon kitaplarından bir cümleyle özetleyeyim: “Sizin sürekli olarak bir medyuma, bir guruya ya da bir lidere ihtiyacınız yoktur. Çoban sizsiniz, kalbinizde bulunan güçle ilerleyin.”
Netflix’teki Headspace Meditasyon Rehberi, müthiş bir görsel şölenle birlikte bugüne kadar meditasyona önyargılı olan ve hiç denememiş kişilere bile bu kapıyı açabilecek bir içerik sunuyor. Oradan başlayın.

Veya sürekli kıyafetler satın alıp, yüzlerce kozmetik denemek, daha iyi görünmenizi sağlayabilir. Ancak bütün mucizevi etki yaratan kremleri kullanamazsınız. O beğendiğiniz kıyafetleri de satın aldığınız anda başka kıyafetleri arzulamaya başlayacaksınız. Bu çarktan kendinizi ne kadar hızlı kurtarırsanız o kadar kardasınız. Lütfen bir noktada durun. Bu konuda Netflix’in yeni belgesellerinden Less is Now’ı izlemenizi de şiddetle tavsiye ederim.

Dans edin, şarkı söyleyin, üretin, anda kalın, hayatınız hakkında kimsenin düşüncelerini umursamadan kafa patlatın. Ben bana harika gelen, keşfettiğimiz ve evde otururken hayatınıza keyif katacağını düşündüğüm şeyleri paylaşacağım sizinle. Ayrıca planlama, ajanda tutma, listeleme gibi konuları da paylaşacağım. Okuduğum kitapları ve hayata dair düşüncelerimi de… Bol bol blog yazısı yazmayı planlıyorum bu sene, çünkü sözleşme dışında bir şeyler yazmak bana çok iyi geliyor.
Size iyi gelen yazıları sevdiklerinizle paylaşmayı da unutmayın! Umutsuzluğa kapılmadan, keyifle ve sağlıkla kalın!
2021 şimdiye kadarki bütün senelerinizden daha güzel olsun,
Sevgiler…