Nadasımın Eşlikçileri: Bu aralar okuduğum kitaplar

Üretmeden, yazmadan, düşünmeden, mecburiyetler pastasının sadece kremasını sıvayıp üzerine tek bir kiraz koymadan geçirdiğim her bir günü kendime zehir ettim. Oysa benim tarlamın da ayrık otlarından temizlenmeye, ekilmeden sürülmeden, üzerine basılmadan durmaya ihtiyacı vardı. Nadas. “Doğada her mevsim tomurcuklanıp sürekli yeniden çiçek açan hiçbir bitki yoktur.

Bu satırlar Ege Soley’in Sakin adlı kitabından.

Her zaman upuzun yapılacaklar listesi olan, oradan oraya koşan, projelerinin sonu gelmeyen ben, son iki haftadır oldukça sakin ve acelesiz bir köy hayatı sürerken, elbette bir yanım defterimi açıp bu günleri daha iyi değerlendirmek için planlar yapmadığım için huysuzlanıyordu.

Okuduğum bu kitap gönlüme su serpti. Bazen yavaşlamanın, bir kayıp değil, aksine doğada da mevcut olan ve yeniden tomurcuklanıp çiçek açmak için gerekli bir döngü olduğunu hatırlattı.

Ege Soley’in bu kitabı, adı gibi sakin bir kitap. Bir kitaba bütün hayat derslerini sığdırmaya çalışmıyor, konudan konuya zıplamıyor, dönüp dolaşıp aynı şeyden bahsediyor. Bazen fazla bilmiş ve basmakalıp öğütlere kaçsa da genel olarak keyifli ve kolay okunan bir üslubu var. Hayattan yorulmuşken, uzun bir koşuyu tamamlamışken, biraz soluklanmaya ihtiyaç duyulan anlarda çok iyi gelecek kitaplardan.

  • Ayakkabılarımızın burnunu değil, gözümüzün ışığını parlatmak zorundayız. Hep mutlu değil ama evet hep umutlu olmak zorundayız.
  • Korkman gereken tek şey yıpranmış alışkanlıklar, fazla yürünmüş yollar ve ezbere atılan adımlar.

Ege Soley’in bu kitabını okuduktan sonra, sürekli bir şeyler yapmam gerektiğini hatırlatan iç sesimi evde bırakıp sahile inmeye başladım. Onun yerine merak ettiğim kitaplarımı taşıdım yanımda. Mis kokulu güneş yağlarıma bulanarak kendimi okuduğum kitaba teslim ettim. Güneş çok yaktıysa kendimi akvaryum denizime bıraktım, uykum geldiyse yersiz ve saatsiz uykuların kucağına. Okuma hedefleri de koymadan canım ne kadar isterse o gün o kadar okudum.

Uzun zamandır bu kadar çok okumadığımı fark ettim. Lisedeyken yaz tatillerinde, bir çok günümü çam ağaçlarının arasında kurulmuş hamağın üzerinde çeşitli romanların sayfaları arasında geçirirdim. Sonraki yıllarda da okuma alışkanlığımı hiç kaybetmedim ama ayda bir veya iki kitap okumaya fırsatım oluyordu. Özlemişim, bütün hayatı ve zamanı unutup saate hiç bakmadan başka birinin cümlelerine kendimi teslim etmeyi.

Merak ettiğim bütün kitapları sipariş ettim. Son iki haftada okuduğum kitaplar ve bu kitaplardan en sevdiğim cümleler karşınızda:

Görülmemiş Mektuplar – Hazal Yılmaz:

Hazal Yılmaz’ı pek çoğumuz Pegasus’un Çok Gezenler Kulübü’nden tanıyoruz, seyahat yazarı olarak. Ben onun ilişkiler hakkında yazdığı blogunu her zaman seyahat yazılarından daha çok sevenlerden oldum – o blog hep daha gizli ve arka planda kalmış olsa da… Hatta Battı Balık Yan Gider Havayolları yazısının biraz daha geliştirilmiş bir versiyonunu da bundan bir önceki kitabında gözlerim aramıştı.

Tehlike anında çıkış yönünüzü belirleyecek olan ışıklar ilişki boyunca başka kızlardan gelen cep mesajlarında ve şifresini kırdığınız e-mail adresinde yer almaktadır. Aşkınızın ömrü ruh durumlarınıza göre ayarlanır, bir günde sürebilir on yıl da.Şiddetinde bir değişiklik olursa beyninizin içindeki hücreler otomatik olarak faaliyete geçecek ve ondan ayrılmanız için gerekli nedenler anında devreye girecektir.

Hazal Yılmaz’ın cümleleri, içimde gizli kalmış bazı duyguları tetikliyor, o yüzden anlattıklarından daha ziyade onun cümlelerini ve içimde uyandırdığı duyguları seviyorum. Bu kitabını da bu yüzden sevdim. Bir önceki kitabı Anlam Arama’dan farklı olarak, bu sefer kendisinden ziyade iklim, plastik, cinsel ayrımcılık, eğitim gibi evrensel sorunlara duyarlı, biraz kırgın ve sitemkar bir kitap. Yine de her zamanki gibi cümleleri ve tespitleri çok güzel.

  • Bu yüzden yaşadığımızı düşünüyorum: Olabileceklerin, bir anda, bir telefonla, bir bakışla değişebileceklerin ihtimallerinden. Az sonra yaşanacaklara duyduğumuz merak bizi hayatta tutan. Zengin, ünlü, aşık, mükemmel olmak değil. Merak. Bugün arar mısın, gelir misin ya da? Peki yarın? Haftaya? Buradayım der misin?
  • Biz ne ölümle, ne yatağımızda başkalarının bedenlerine yer açtığımızda, ne aramızdaki kilometrelerin uzunluğu arttığında, ne günler kısaldığında, ne de artık kafamızın içinde birbirimizin seslerini duymayı unuttuğumuzda geçecektik. Sevmek, geçmemekti.
  • Geleceğimizin önündeki tek engel dünyada yaşayan diğer insanlardı. Hayallerini anlattığında bunlar mümkün değil diyen, ilişkinde boğulduğunu hissettiğinde tek başına kalmaktan daha iyi en azından elinde poşetlerle eve gelen, çocukların okulları için para kazanan, yatağını ısıtan biri var diyen, sırt çantasıyla Guatemala’da, Panama’da gezmek istediğini anlattığında onun için de biraz yaşlanmadın mı diye soran, (…) dinleyen değil, duyan, anlamak yerine ben senin yerinde olsaydım diyerek cümlelere başlayan. Geleceğinin önündeki tek engel, yaşamak istediğin hayatı kendi normlarına uydurmak isteyen, bu sayede ıssızlıklarından kurtulacağına inanan dünyada yaşayan diğer insanlardı.

Ben, Kirke – Madelinne Miller

Güneş tanrısı Helios’un kızı Kirke’nin hikayesini anlatan bir roman bu. Okumadan önce iki ayrı uçta yorumlar duymak merakımı çok arttırmıştı. Okuduğu en iyi romanlardan biri olduğunu söyleyenler kadar, oldukça karmaşık ve sıkıcı bir kitap olduğunu düşünenler vardı.

Benim birkaç gün boyunca güneşlenme seromonilerime büyük bir keyif kattı. Bir kere mitolojik tanrı ve tanrıçaları roman kurgusunda baba, anne, kuzen, yenge gibi konumlarda okumak oldukça matraktı. Ayrıca bir roman kurgusu içinde mitolojiye ilişkin çaktırmadan bir sürü şey öğrenmenizi sağlaması da bonusu.

Diğer tanrılardan farklı olan Kirke, hem ortamlara uyum sağlayamaması, hem ses tonu, hem de özel bir gücü olmaması sebebiyle itilip kakılan ve aidiyet sorunu yaşayan bir tanrıça. Üstelik de oldukça güçlü bir tanrının kızı olmasına rağmen, babasından da hiç bir zaman umduğu desteği bulamayan, tek dayanağı olan erkek kardeşi tarafından da terk edilen bir tanrıça…

Kirke’nin arayışları, kendini, kendi gücünü bulmasının hikayesini anlatıyor bu roman. Bazı kısımlarında elimden bırakamayacak kadar kapıldım romana, bazı kısımlarında sıkıldım; ama genel olarak kesinlikle okumaya değer, farklı ve keyifli bir roman.

Peki bu ölümlü sana karşılık olarak ne sunuyor?

Hiçbir şey.

Canım benim, mutlaka bir şey sunmak zorundalar. Küçük bile olsa, pınarına dökülen şarap bile olsa. Yoksa minnettar olmayı unuturlar.

Amaç – Eliyahu M. Goldratt

Sahilde güneşlenirken okunabilecek roman formatında ama gerçekten çok öğretici bir kitap. Temel olarak bir fabrikanın işleyişini anlatsa da, herhangi bir şekilde bir işletme veya ekip yöneten herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.

Kurumsal şirketlerde çokça kullandığımız “verimlilik”, “pazar payı”, “personelin boş kalmadan çalıştırılması” gibi başarı ölçütü olarak belirlenen pek çok kavrama, bu kitabı okuduktan sonra aynı gözle bakmanız imkansız. Bir daha birisi performans ölçütü olarak bu tip kavramlara dayanan bir sunum yaparsa, bir kaşım havada dinleyeceğimden eminim.

  • Bir firmayı amacına yakınlaştıran her eylem üretkendir. Eğer amacının ne olduğunu bilmiyorsan, üretkenlik hiç bir anlam taşımaz. Yalnızca sözcükler ve rakamlarla oynarsın.
  • Verimliliği arttırmak için gösterilen çaba çoğu kez seni amacın tersi yönüne götürür. Amaç kendi başına tek bir ölçütü iyileştirmek olmaz. Örneğin iş gören sayısı azaltılarak stok eritilmez, yalnızca işletme gideri azaltılır. Ve bu tek başına akım faydasını arttırmadığı için işe yaramaz.

Küfürsüz Aşklar – Funda Mentaloğlu

Bunu bir roman veya edebi bir kitap okumak amacıyla alırsanız kesinlikle beklentinizi karşılamaz. Hatta bir kitap olabilecek bir konu bütünlüğü veya kurguya dahi sahip değil. Seks hikayelerini anlatan bir sahil arkadaşı niyetine alırsanız yanınıza, işte o zaman aradığınızı verir.

-Bizim aramızda tutku var.

-Hayır, sizin aranızda sevişilecek kadın yokluğu var.

Ve tabii ki, bence sahilde bir güne en iyi eşlik edecek roman hala Aşk Peşinde Masallar. Hala okumadıysanız -tatile bile gidemiyorsanız olsanız da size evinizin koltuğunda bile keyifli bir gün sağlayacağını garanti ediyorum.

Keyifle ve kitaplarla kalın!

Nadasımın Eşlikçileri: Bu aralar okuduğum kitaplar” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s