Tiflis’te Turistik İlk Gün: Dzveli Tbilisi ve Narikala

Sabah telefon sesiyle uykumdan uyanıyorum. Benim kolay kolay telefon sesi ve alarmı duymayan biri olduğumu düşünürsek, oldukça ısrarlı ve uzun uzun çalmış olmalı.

Daha nerede olduğumu anlayacak kadar ayılmadan, otel telefonunu kulağıma götürüyorum. Çok heyecanlı ve mutlu bir ses, “Kahvaltıda ne yemek istersiniz? Odanıza bir şeyler yollayalım mı?” diye soruyor.

“Uyuyakaldık ve Gürcistan’daki ilk günümüzü uyuyarak mı geçirdik?”, paniği ile saate uzanıyorum. Daha 8:00 bile değil!

“Teşekkürler, biz kahvaltıya ineriz zaten birazdan.” diyip telefonu kapatıyorum. Muhtemelen gece geç geldiğimiz için odaya kahvaltı servis ederek bir jest yapmaya çalışırken, bizi iki saatlik uykudan uyandırmış oluyorlar. Böylelikle Gürcistan’a dair ilk farkına vardığımız şeylerden biri şu oluyor;  yardım severlik anlayışları, bazen şaşırtacak ve hatta hatta rahatsız edecek kadar fazla.

Uykusuzluğumuzu ertesi gün telafi etmeye karar vererek, açık büfe kahvaltıya iniyoruz. Tavuk salatası, bulgur pilavı gibi çeşitler var. Adeta kahvaltı değil, güne gelmiş gibiyiz.

“Enteresan bir seyahat olacak galiba bu” diye gülüşerek otelden çıkıyoruz.

IMG_3245_Fotor.jpg

Rustaveli Avenue‘ye ayak bastığımız anda Tiflis’i seviyoruz. Yan yana dizilmiş binalar o kadar güzeller ki! “Yıkalım yenisini, daha büyüğünü, daha çirkinini yapalım.” anlayışıyla İstanbul’da neredeyse hiç tarihi bina kalmadığından, her iki kenarında eski ve şık binaların dizildiği bulvarda mest biçimde yürüyoruz, her binanın önünde durup “Ne kadar güzel!” diyoruz.

Tiflis, tarihte İranlıların, Arapların, Kafkasların, Moğolların, Ruslar’ın hakimiyeti altında kalmış ve 7 Mayıs 1920’de Bolşevik Rusya ile yapılan antlaşma ile bağımsızlığını kazanmış Gürcistan’ın başkenti. Şehirde yürürken, bu tarihi çeşitliliği binalardan bile hissediyorsunuz.

tiflis_pazar.jpg

Rusteveli Bulvarı’nın üzerinde, henüz Liberity Square’e gelmeden, yalnızca hafta sonları  kurulan ve öğlenden akşam dokuza kadar açık olan bir tasarım pazarı var: Tblisi Street Market olarak geçiyor. Genç tasarımcıların ürünleri sergileniyor ve Tiflis’te gördüğüm en cool parçalar burada satılıyor.

IMG_3635.JPGliberty square.jpg

Tiflis’e gelmeden önce, okuduğumuz bütün kaynaklarda tavsiye edilenlerin tamamı Old Town (Eski Şehir / Dzveli Tbilisi) olarak geçen bölgede olduğundan, ilk günümüzü buraya ayırıyoruz.

tiflis_old town.jpg

Burası gerçekten bir Ortaçağ kasabası gibi. Kiremitli çatıları olan binaların arası yemyeşil, sokaklarda çalgıcılar var, zaman yavaş.

IMG_3276.JPG

katedral.jpg

Tiflis’te en çok sevdiğim şeylerden biri de, eski binaları kesinlikle yıkmamaları, değiştirmemeleri ve yeni yaptıkları binaların bunlardan tamamen bağımsız aşırı modern mimaride olması.

Çok uyumlu değil tabii ki; ama bu eklektik tarzı ve bir anda tarihi binalar arasında gezinirken, modern bir köprü veya hoparlöre benzeyen bir binayla karşılaşmak çok sürprizli.

IMG_3324_Fotor.jpgIMG_3328.JPG

Tiflis’te mutlaka yapılması gerekenler listesinin başını çeken Narikala ve Botanik Bahçesi‘ne ulaşmak için tepeye tırmanmanız gerekiyor. Bunun için iki yöntem var: Ya Old Town’dan upuzun merdivenleri çıkmayı göze alabilirsiniz ya da köprüden karşıya geçerek, Rike Park’ın içinden kalkan teleferiğe binebilirsiniz. Ki bunu şiddetle tavsiye ederim, şehre tepeden bakmak da çok keyifli oluyor. (Teleferiğin tek yönü kişi başı 2,5 Lari.)

IMG_3365.JPG87686.jpg

Tepeye çıktığınızda, kalenin kalıntıları arasında yürüyebilirsiniz, Botanik Bahçesi gezebilirsiniz, dostları için bir elinde şarap, düşmanları için bir elinde kılıç ile bekleyen devasa Gürcistan’ın Annesi heykeline selam verebilirsiniz.

Tiflis’e gideceğimizi öğrenen herkesin ısrarla “Mutlaka botanik bahçesine gitmelisin, muhteşem.” demesinde bir keramet vardır diyerek, biz kendimizi ilk önce Botanik Bahçesi’ne atıyoruz.

IMG_3440.JPG

Evet upuzun sazların arasında yürümek keyifli, renkli çiçeklerin çevrelediği prenses hissettiren bazı köşeler, altından şelale akan güzel bir köprü ve Japon esintili bir seyir terası var; ama dürüst olmak gerekirse, biz “Bir şey mi kaçırıyoruz?” diye bütün bahçeyi – ki devasa bir alan- adım adım arşınladıktan sonra, burayı “Gürcistan’da mutlaka yapılması gerekenler” listesinin başına koyacak inanılmaz ve muazzam bir şey bulamadık. Yeşillikler içinde keyifli bir yürüyüş yapmak için uğrayabilirsiniz.

Buradaki en güzel şey, tamamen turistik bir aktivite olarak tasarlanmış maymunlardı.

IMG_3456.JPG

Botanik Bahçesi’ni Tiflis listemde mutlaka yapılması gereken bir şey olarak saymasam da, mutlaka bu Narikala bölgesine tırmanmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Şehre tepeden bakmak, kafanızı her kaldırdığınızda devasa heykeli görmek ve güneşlenerek buradaki cafe’de soğuk bir şeyler içmek gerçekten çok keyifli.

IMG_3385.JPG

Daha ilk günümüzün yarısında, şehri tepeden izleyerek soğuk biralarımızı yudumlarken, Tiflis’i sevdiğimize karar veriyoruz.

Artık turistik aktiviteleri tamamladığımıza göre, şehrin cafe’lerini, alternatif kültürünü ve yemeklerini denemeye hazırız.

 

Tiflis’te Turistik İlk Gün: Dzveli Tbilisi ve Narikala” üzerine 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s