Gürcistan uzun zamandır aklımda olan bir istikametti.
Büyük bir beklentim olduğundan değil de, daha çok burnumuzun dibinde birkaç gün kaçılabilecek bir yer olduğundan… Ve daha önce hiç gitmediğimden…
Çok gelişmemiş, kasabaya benzer şehirlerle karşılaşacağımı düşünüyordum. “Amaaan çok ucuzmuş, gidelim bir hafta sonu kafa değişikliği olur.” diyordum.
Her niyetlendiğimde, Hopa ve Tiflis uçak biletlerinin fiyatına bakıp, üç sıfırlı rakamlarla karşılaştığımda da vazgeçiyordum. “Pes, Gürcistan biletine de 1.750TL verilmez ki! Daha iyi bir yere gideriz.”
Böylelikle gerçekten başka yerlere gitmeyi tercih ediyorduk ve Gürcistan aklımın bir kenarında durmaya devam ediyordu. Derken Pegasus’un bir kampanyasını yakalayıp, 300TL’ye Tiflis uçak biletlerimizi aldık. (Ki son zamanlarda Adana’ya gidiş biletlerime bundan daha çok ödediğimi düşünürsek, süper bir kampanyaydı.)
Yalnızca gidiş!
Tiflis’e uçuşumuzdan birkaç gün önce ben hala Alexandroupoli’deydim. Ortada ne bir plan, ne de bir otel rezervasyonu vardı.
Gitmişken Tiflis’i, Batum’u, Artvin’i görmek istiyorduk; ama bunların hepsi için kaç güne ihtiyacımız olduğunu bile bilmiyorduk.
Seyahat arkadaşım, bana “Gidiyor muyuz biz Gürcistan’a?” diye soracak kadar şüpheye düşmüştü.
Ben hep aynı şeyi savunurum: Uçak bileti alındıysa o seyahate gidilir. Tek yön bilet bile olsa!
Nitekim de öyle oldu, gece Sabiha Gökçen’de buluşup, 00:35 uçağı ile Tiflis’e uçtuk.
Gecenin bir yarısında havalimanından çıktığımızda, aynen Fas’ta olduğu gibi, onlarca taksici “Taksi? Taksi?” diye yanımıza gelmeye başladı.
Bu kadar seyahatimden öğrendiğim bir diğer şey de, eğer taksiciler bu kadar müşteri avlamak konusunda ısrarcıysa, bunun tercümesi “Şahane bir kazık yiyeceksiniz.”dir.
Bu yüzden kalacağımız oteli arayarak, transfer konusunda destek sağlayıp sağlayamayacaklarını sorduk. Aldığımız cevap: “Saat çok geç, uyuyorum.” olunca başka seçeneğimiz olmadığından pazarlığa başladık.
100 GEL (Gürcistan Larisi) fiyatı 55 GEL’e düşürdüğümüzde, harika bir pazarlık yaptığımızı sanıyorduk. Sonradan öğrendik o yol çok çok 20 GEL tutuyormuş. Biz sıkı pazarlığımıza rağmen, yine de şahane bir kazık yemişiz!
Bu yüzden eğer Gürcistan’a gidecekseniz, oranın taksi app’i -bir nevi uber- Maxim’i yüklemenizi şiddetle tavsiye ederim. Hatta sadece yüklemekle kalmayın, onay kodunu da almış olun. Biz taksiye ihtiyacımız olduğunda, bir türlü gelmeyen onay kodu yüzünden, bir türlü kullanamadık bu uygulamayı. Eğer ki Maxim’iniz yoksa da, Maxim taksilerine binmeye çalışın. En azından yol yordam biliyorlar ve İngilizce konuşabiliyorlar.
Havalimanından otelimize giderken, taksici sürekli olarak “Otele gitmek istediğinize emin misiniz?”, “Gürcistan şarapları şahanedir.”, “Old Town 24 saat yaşıyor.” gibi cümlelerle bizi otele gitmekten vazgeçirmeye çalıştı. Ki bu sırada saat gece 4:00 civarındaydı!
Otele check-in yaptığımız sırada da bir diğer ısrar furyası, resepsiyondan geldi. Çay veya kahve içer misiniz, tekliflerini kibarca savuşturduktan sonra, “O zaman Gürcistan şarabı verelim?” dediler. Çay veya kahve içmiyorsanız da mutlaka Gürcistan şarabı içersiniz, tarzında bir netlikle.
Sonradan elimize tutuşturulan kadehlerle öğrendik, bu Tiflis’te çok olağan bir şey. Günün her saati, her yerden “Şarap içer misiniz?” teklifi gelebilir. Ve aslında bu bir soru değil, az sonra elinize tutuşturulacak kadehlerin habercisidir.
Tiflis’te sabah 6:00’da yataklarımıza yattığımızda iki konuda hemfikirdik: Mümkün olduğunca az taksi kullanmak. Yarın sabah mümkün olduğunca erken uyanıp şehri keşfetmek.
Tiflis’ten harika keşiflerimizi detayları ile anlatacağım. Ama öncelikle “Tiflis’te nerede kalmalı?” sorusu ile başlayalım.
Biz Veranova Hotel’de kaldık. Konumu muhteşem olarak puanlandırılmış olsa da, akşamları oldukça karanlık, boş ve eski evlerin olduğu bir sokakta bulunuyordu. Aslında güvenliyi ve herhangi bir sorun yaşamadık, ama hava karardıktan sonra yürürken biraz tedirgin olduk. Yine de fiyat / performans olarak çok iyiydi.
Fiyat olarak epey yüksek olsa da, çok kolay yer bulunamayan Stamba Otel, bence şehirdeki en cool ve en iyi konumlu otel. Ben bir daha Tiflis’e gidecek olsam kesinlikle konaklama tercihimi bu otelden yana yapardım.
Özellikle tek başına Tiflis’e gidenler ve yatak konforu çok önemli değil, sosyal bir yerlerde konaklamak istiyorum diyenler içinse Fabrika Tblisi en iyi seçenek. Old Town’a biraz uzak olduğunu, ama kendi içinde şahane bir Berlin havası sunduğunu da atlamamak lazım.
Stamba ve Fabrika Tblisi’den daha sonra, buralarda konaklamasanız bile mutlaka ziyaret etmeniz gereken adresler olarak bahsedeceğim.
(Bu arada Booking rezervasyonlarınızı şu linki tıklayarak yaparsanız, %10’unu geri alabilirsiniz. 🙂 )
Planlarla ve şarapla kalın!