İstanbul’da geçirdiğim bu haftalarda, oldukça yoğun iş günlerini ardı ardına devirirken sosyal planlarımı daha önce hiç gitmediğim mekanlarda planlamayı tercih ediyorum. Böylelikle kendi şehrimde de ruhumun keşif ihtiyacını karşılamış oluyorum. Son dönemlerde keşfettiklerimden bazıları karşınızda:

Josephine İstanbul: Bu şehirde Haliç kıyısının yeteri kadar hakkının verilmediğini düşünen biri olarak, bu hattaki her mekanı çok destekliyorum. Tabii ki Tershane İstanbul, haliç’teki açık ara en şık ve çok yönlü adres. Tershane’nin içindeki Rixos’un restoranı olan Josephine İstanbul’un dekorasyonu ve genel ambiyansı gerçekten uzun zamandır gördüklerimin en iyisi. Ahşap ağırlıklı, inanılmaz yüksek tavanlı bir mekan, tepelerden dev kayıklar aşağı doğru sarkıyor, manzarası da harika. Fakat servis çok kötü, yemek çok ortalama. Bu kadar güzel bir mekanın bu açılardan bu kadar özensiz kalmasına ben anlam veremedim; ama bence sadece ortamı için bile bir kere beklentileri çok yükseltmeden gitmeye değer.

Tere İstanbul: Bence İstanbul’daki çok büyük bir açığı harika şekilde kapatan bir mekan. Manzaralı ve lezzetli bir ocakbaşı. Hatay mezelerinden etlerine yediğimiz her şey oldukça lezzetliydi. Ocakbaşı ve Anadolu mutfağını çok seven; ancak aynı zamanda şık bir restoran ve iyi bir servis isteyenler için çok iyi bir adres olmuş. Benim açımdan yurtdışından gelen misafirleri götürmek için ideal mekanlar listesine girdi.

TLTL: Too Little Too Late, mahallemizin en taze, en hip mekanlarından.

“Aaa yeni bir yer açılmış.” diyerek gittiğimiz bu barda, “Barmenler ne kadar yakışıklı.”, “Kokteyller ne kadar lezzetli.” şeklinde takılırken, garsondan bir şey istediğimde “Türkçe bilmiyorum. İngilizce konuşabiliyor musunuz?” cevabını aldığımda ufak bir “Nasıl yani?” şaşkınlığı yaşadım. Meğerse şehrimizde son zamanlarda çok popülerleşen ve bayıldığım take over etkinliklerinden birine denk gelmişiz.

Ayaküstü buluşup, tatlı tatlı dans edip, bir şerefe yapmak için harika bir mekan olmuş. Şiddetle tavsiye etmiyorum, çünkü bencilim, mekan küçük arkadaşlar, topluca akın etmeyin bize yer bırakın. 🙂

Mahir Lokantası: Bir anda sosyal medya paylaşımları ile inanılmaz ünlenen esnaf lokantası. Kapısında hiç azalmayan bir saatlik kuyruk var. On yıldır aynı noktada hizmet veriyormuş aslında, yeni açılan bir yer değil; ama bizim topluca yeni haberdar olduğumuz bir lokanta.

Alkol servisi olmadığı için sıra oldukça hızlı ilerliyor ve kesinlikle sıraya değer lezzette bir lahmacun yapıyor. Sıra bekleme faslını saymazsak tam bir fiyat / performans lokantası.

Kuruçeşme Balık: Canım Begomun en sevdiği bu rakı meze adresine sonunda ben de gidebildim. Mezeler lezzetli, servis muazzam, manzara güzel. Çok samimi, çok keyifli bir adres. Artık bundan sonra daha çok yolumuzun düşeceğinden eminim.

“Uzun hikaye ya.” dediğimiz uzun hikayeleri masaya yatıracağımız adresimiz belli artık. Gecenin sonunda servis edilen muazzam yayla çorbası ile zaten kalbimizi çaldılar.

Ernest’s Bar: Asmalımescit’te, yüksek tavanlı, müthiş şık bir bar. Pera ruhunu sonuna kadar yaşatıyor. Özellikle negroni sevenlerdenseniz, İstanbul’da başka hiçbir yerde görmediğim şekilde kendi negroni twistinizi yaratabileceğiniz bir menü oluşturmuşlar, müthiş keyifli. Bundan sonra yolumu düşüreceğim barlar arasına kesinlikle girdi.

Mori: Burası aslında bir sushi restoranı ama bence burayı şu şekilde özetleyebiliriz: Etiler’in Corridor’u. Belli bir saatten sonra masalar ortalıktan kalkıyor, her yaştan her tarzdan herkes dans etmeye başlıyor.

Fişekhane Tiyatro: Fişekhane’ye daha inşaatı yeni bittiği zamanlarda gitmiştim. Aradan geçen zamanda çok değişmiş, harika restoranlar ve cafe’ler açılmış. Bu kompleksin içinde bulunan tiyatroyu da radarınıza almanızı tavsiye ederim, gerçekten genellikle güzel bir program sunuyor.

Biz Müfettişler oyununu izledik, çok beğendik. O oyundan beri dilimizde “Bir gemi geçer yelkenli, evim yurdum nerede benim?” şarkısı dönüyor.

Ben kesinlikle yaz insanıyım, kış aylarında çok zorlanıyorum. Giyinmeye, evden çıkmaya çok üşeniyorum. Ama bu kışın hakkını vermeye ahdettim. ❤

Keyifle keşfederek ve lezzetle kalın!