Kalbimizde ayrı bir yer edinen romantik ve şiirsel ANTIGUA

Guatemala’da geçirdiğimiz her gün sıra dışı ve muazzamdı. Hayatımızdaki bir sürü ilki deneyimledik, düşündüğüm anda yüzüme bir gülümseme yerleştiren olağandışı enerjisi olan yerleri ziyaret ettik, her gününde bir sürü farklı macera yaşadık. Seyahatimizin sonuna doğru yaklaşırken, beklentimin çok çok üzerinde bir seyahat deneyimlemiş olmaktan dolayı keyifli olduğum kadar, içimde anlamlandıramadığım bir panik hissi de yaşıyorum.

Bugüne kadar Avrupa’da bir seyahat fikri ile bile heyecanlanan ve mutlu olan bir insandım, artık öyle bir seyahatin beni heyecanlandırmayacağını biliyorum. Elbette yeni bir yerlere gitmek her zaman güzeldir, ama artık o çizgiyi aştığımı, bir Avrupa seyahatinin bana yalnızca İstanbul’da yeni bir restoran denemek seviyesinde keyif vereceğini biliyorum. Aklımı başımdan almayacağını… Seyahat arzumu bastırmak için buralara, çok uzaklara gelmem gerekeceğini…

Abartıyor muyum, diye düşündüğüm bir anda, Berk de benzer bir yorum yapıyor. “Çocuklar biz bu seyahati sanırım bir beş yıl sonra yapsak daha iyiydi. Şimdi bunun üzerine nasıl çıkacağız, çıta çok yükseldi.”

Ve bütün bu gezdiğimiz olağanüstü yerlerden ve yaşadığımız deneyimlerden sonra, aslında oldukça küçük ve tarihi bir şehir olan Antigua, sebebini bilmediğimiz, anlamlandıramadığımız ve tanımlayamadığımız şekilde hepimiz için çok özel bir yer haline geliyor. Evet, orada çok eğlenerek zaman geçiriyoruz, ama bundan daha öte bir şey var bu şehirde; tuhaf tanımsız bir enerji. İnsanda kalma, dönüp dolaşıp yeniden gitme arzusu uyandırıyor. Döndükten haftalar sonra bile, Antigua’nın bir fotoğrafını veya videosunu paylaştığımızda hepimizde tuhaf bir şekilde duygulanıyoruz.

Antigua, Guatemala’nın eski başkenti olup, daha sonra depremler ve etrafı dağlarla çevrili bu alanın daha fazla genişleyecek bir kapasitesi olmaması sebebiyle başkent Guatemala City’e taşınmış. Sömürge dönemindeki kiliseleri tarihi açıdan buradaki en önemli simgeleri oluşturuyor. Şehir bütünüyle bir Unesco Mirası.

Biz Antigua’da, şehirdeki en ikonik şeylerden biri olan Santa Catalina’nın sarı sütunun tam ayağında kalıyoruz. Avlumuzda oturduğumuzda, kilisenin çan sesleri dibimizde çalıyor. Herkesin önünde fotoğraf çektirdiği nokta, tam bizim kapımızın önü.

Ayrıca Guatemala City’de yaşayanlar da haftasonları Antigua’ya geliyor. Güzel restoranları, sokakları, barları ve genel atmosferi ile yalnız turistler için değil, oralılar için de tercih edilen bir istikamet. Zaten ülkenin bütün varlıklılarının da burada, inanılmaz güzel hafta sonu evleri var.

Panajachel‘den Antigua’ya döndüğümüzde, şehirde turistik geziler yapmak yerine, acele etmeden odalarımızda hazırlanmayı, avlumuzda bir şeyler içmeyi tercih ediyoruz. Hazırlanıp sokağa çıktığımızda paskalya seramonisine denk geliyoruz, bu vesileyle akşam yemeğine giderken de kalabalığın ortasında bunu da deneyimleme şansını yakalıyoruz.

Minik taşlarla örülmüş ve yürümenin oldukça zor olduğu ama renkli tarihi binalarıyla tam bir görsel şölen sunan sokaklarda yürürken önünde geçtiğimiz her bar ve restoran çok güzel görünüyor. Bizim istikametimiz belli, ama orada herhangi bir rastgele mekana “Şurada oturalım mı?” diye sorulsa, hepsine “Evet” diyebileceğim kadar şık ve kalabalıklar.

Müthiş bir avluya gidiyoruz, burada ortada masalar var ve etrafındaki restoranların tamamının menüsü önünüze geliyor, dilediğinizden sipariş verebiliyorsunuz. Biz Hector’s Bistro’dan yana tercih yapıyoruz, yediğimiz her şey muazzam lezzetli. Özellikle trüflü ve parmesan peynirli hurma benim aklımı başımdan alıyor. Orada saatlerce keyifle oturuyor, yemeğimiz bittikten sonra da içkilerimizi içerek oradan vakit geçiriyoruz.

Antigua’nın kulaktan kulağa dolaşan meşhur after party’leri var. Asla nerede olduğunu kimsenin bilmediği, farklı yerlerde yapılan ve ancak doğru insanı bulursanız keşfedip deneyimlemeniz mümkün olduğu. Arka masamızda inanılmaz frapan bir grup oturuyor, gelip geçen herkesin selam verdiği, çok sesli, şamatalı, sıra dışı giyinmiş ve gösterişli bir ekipler. Boş bir havuzun içinde yapılan partiyi soruyoruz onlara, onun bugün olmadığını öğreniyoruz.

Antigua Brewing Company’nin teras katına gidiyoruz ve oraya bayılıyoruz. Müthiş bir dağ manzarasına, oldukça popüler şarkılar çalan bir DJ performansı ve çılgınlar gibi dans eden insanlar eşlik ediyor. Diğer müşteriler arasında özellikle çok sıra dışı bir kişilik var, inanılmaz tuhaf danslar yapıyor, yerlerde emekliyor, kalçasını akıl almaz bir kıvraklıkta oynatıyor. Kafasının çok iyi olduğunu düşünsek de, sohbet ettiğimizde de çok makul ve mantıklı cevaplar veriyor. En sonunda onun kafasını sorgulamaktan vazgeçip, onunla birlikte dans etmeye başlıyoruz.

Orada gerçekten gecenin oldukça uzun bir kısmını dans ederek geçiriyoruz ve saat 01:00’e yaklaştığında, herkesi “Gelin, after’a gidiyoruz” diyerek yanımıza alıp oradan çıkıyoruz.

Antigua’da da Selina var. Daha önce iki Selina’da kalıp deneyimlediğimize göre, Selina’nın mutlaka uzun bir gece hayatı sunuyor olması lazım. Buna güveniyoruz. Selina’ya girdiğimiz anda ise şoku yaşıyoruz, çünkü Paskalya sebebiyle bugün etkinliklerin tamamını gece yarısından önce bitirmişler.

Elimizde bir adres daha var, oraya da göz atmaya karar veriyoruz. Bu sırada Antigua Brewing Company’den bizimle birlikte Selina’ya gelen bir grup insana, ayrıca Selina’da parti bulamayıp bize katılmaya karar veren bir grup genç daha ekleniyor.

Bir noktada, Berk elinde adını Winnie koyduğu balonu ile tur rehberi gibi en önde yürüyor, Jorge gerekli noktalarda İspanyolca iletişimi sağlıyor ve biz Anisa ile bütün grubun en arkasında kahkahalar atarak yürüyoruz. Çünkü mekanlardan ve yollardan toplanmış after party mekanını bizim bildiğimize ikna olmuş elli kişiye yakın bir grup toplamış haldeyiz ve aslında after party’nin nerede olduğu hakkında hiç bir fikrimiz yok.

İkinci adrese gittiğimizde oranın da kapandığını öğreniyoruz ve bize başka bir yer daha tarif ediyorlar. Sokaklardan sürekli bira alarak, oldukça tuhaf ve kalabalık bir grup olarak şehri boydan boya (tam 11 blok) kat ediyoruz. Müzik duyduğumuz her yere saldırıyoruz, ancak hepsi hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor. Bu sırada gruptan fire verenler oluyor, yeni eklenenler oluyor. Hiç değişmeyen şey sürekli olarak yeni biralar almamız ve sürekli yürümemiz.

Bir noktadan sonra bu daha komik bir hal almaya başlıyor çünkü o kalabalık o kadar eğlenmeye motive ki, aslında sokakta bir noktada durup telefondan müzik açılsa bile orası after party mekanına dönüşebilir. Yine de herkes after party aramaya devam ediyor. Berk bile bir saat kadar sonra umudu kesip, “Bence buradan kaçalım, bu insanları bu kadar sürüklediğim için bana saldırabilirler bulamazsak.” diyor.

Ve tam herkes umudunu kesmişken gerçekten o after party bulunuyor. Hiç mekan kapısına benzemeyen dev bir metal kapı açılıyor, merdivenler, koridorlar sonrası bir yüksek avluda bar ve dans pisti ile dans eden insanlar bizi bekliyor. Böylece o meşhur after party’lerden birini bulmuş olmanın mutluluğu ile saatlerce dans ediyoruz.

Ertesi sabah, Hotel de Don Rodrico’nun terasına kahvaltıya gidiyoruz. Muhteşem tarihi manzarası eşliğinde, mimosa ve michelada kadehlerimizle oraya özgü bir brunch yapıyoruz. Tamales, fasülye püresi, pişmiş muz…

Sonrasında bütün bir gün boyunca şehrin tarihi noktalarını birer birer talan ediyoruz. Maya takvimine göre spirit animal’larımıza baktırıyoruz – ki benimki maymun çıkıyor. Sobreme’den parmesanlı, tekilalı, acılı oldukça ilginç dondurmalar deniyor ve Guatemala City’e doğru yola çıkıyoruz.

Guatemala’da geçirdiğimiz hiç bir günün diğerine benzememesinden ve her birinin ayrı ayrı bizim kalbimizde yer edinmesinden mestiz.

Kalbimizde ayrı bir yer edinen romantik ve şiirsel ANTIGUA” üzerine 2 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s