2022 / 2. çeyrek dönem raporu

Şirkette yılın birinci çeyrek dönemini kapatırken, dönem raporumu hazırladıktan sonra, benzer bir hesaplaşmayı ve performans ölçümünü iş dışı hayatım için de yapmıştım. Yılın ikinci çeyrek dönemine ilişkin yönetim kurulu sunumumdan sonra, yine daha eğlenceli bir versiyonu için soluğu burada aldım.

Bu geride kalan üç aylık dönem, çok hızlı, çok partili, çok hareketliydi. Bu üç ayda uçak ile 28.104 kilometre araba ile 3.500 km yol yaptım.

Uçak ile yaptığım yolculukların büyük bir kısmını oluşturan Guatemala , yalnızca bu üç ayın değil, hayatımda şimdiye kadar yaptığım bütün seyahatlerin arasında bile oldukça ön plana çıkacak kadar iyiydi.

Lavda pişmiş pizza yemekten, helikopterle Maya Tapınakları’na inmeye; çok lüks bir bungalov otelinde kalmaktan, saatlerce müthiş güzel bir tarihi kentin sokaklarında after party aramaya kadar olağanüstü aktiviteler içerdiği gibi, birlikte seyahat ettiğim ekibin müthiş uyumu ile silent disco gibi eğlencelerimiz ile de gerçekten hiç unutulmayacak o kadar çok an ve anı ekledi ki hayatıma.

Çok eğlenceli, keyifli ve keşifli olmasının yanı sıra, uzun süredir içtenlikle arzuladığım “uzaklarda olma”, “farklı bir kültür ile temas etme” arzularımı gerçekten tatmin etti.

Onun dışında 19 Mayıs, bayram tatili ve onların hafta sonlarına bağlanmaları derken, Türkiye’de olduğum günlerde de oldukça hareketli, eğlenceli ve danslı günler geçirdim. Göcek’te Isle of Escape ile adada festival ruhu ile gecede ortalama 40.000 adımlık dans ederek yazın başlamasının hakkını verdik.

İstanbul’da geçirdiğim günlerde ya uykusuz kalacak çok çalıştım; ya da geceleri birbirine bağlayacak kadar çok dans ettim. Neredeyse hiç yeni restoran keşfetmedim, hiç sergi gezmedim, hep dans peşinde koştum.

En çok arşınladığım mekanlar: Sumahan, Klein Garten ve Corridor Asmalımescit oldu.

Dışarıda yalnızca iki kere yemek yedim. Bunların ikisi de rakı konsepti olarak başladı, hiç planda olmamasına rağmen gün doğduktan sonra dans edilen mekandan çıkarak sona erdi. Afil Bomonti’den daha önce bahsetmiştim.

Bir cuma akşamı da Feriye Seasalt‘a gittik. Tam Boğaz’ın dibindeki konumu, güzel ferah dekorasyonu ile mekanı gerçekten çok beğendim. Servis yapan kişinin denememizi özellikle tavsiye ettiği atomun acısız olmasını -gerçekten en ufak bir acı tadı olmayan yoğurdun üzerine yerleştirilmiş tatlı havalı kırmızı biberlerdi- bir Adanalı olarak asla kabul edemeyecek olsam da; mekanın güzelliğinin hatırına yalnızca bir kere gitmek için güzel bir seçenek olduğunu söyleyebilirim.

O gece de iki kız sakin bir cuma akşamı geçirmeyi planlarken, kendimizi önce kırmızı ışıklı bir takside, çılgın gibi dans ederken Klein Garten’a giderken, sonra güneş doğarken de müthiş manzaralı bir terasta kadehlerimizi tokuştururken bulduk. Hayatımda her zaman çok özel bir yeri olan bir adamla kesiştik o gece çok uzun zaman sonra. Ne kadar uzun zaman görüşmezsek görüşmeyelim, her seferinde tam kaldığımız yerden aynı samimiyetle devam edebilmenin ne kadar müthiş bir şey olduğunu bir kere daha deneyimledik. Şımararak dans ederken, kahkahalarla gülerken, birlikte harika hikayelerimizi paylaşırken, yan yana çok yakıştığımızı söyleyenlere daha çok güldük, “Ben onu çok hasar gördüğüm bir ilişkiden çıkarken nafaka olarak aldım.” diye aramızdaki ilişkinin hiç de düşündükleri gibi olmadığını açıkladık. Böylelikle yine evden çıkarken planlananla gerçekleşenin birbirinden inanılmaz farklı ve beklenenden çok daha eğlenceli olduğu bir hafta sonu daha devirdik.

Bütün bunlar olup biterken, aktif biçimde toplamda 570 saat çalıştım, bir yakın arkadaşım nişanlandı, iki yakın arkadaşım evlendi.

Bu curcuna arasında ne zaman kendimi yorgun ve bitmiş hissetsem, hemen bir İzmir bileti alıp Teos’a sığındım – ki bu üç ayda dört kere bu kaçışı yapmışım.

Bunların üçü gerçekten çok sakin ve dinlendirici geçmiş olsa da, en son gidişimde kıpır kıpır bir enerjideydim. Hatta cumartesi gününe “Bugün itlik ve serserilik günü olsun.” diye başladım. Kızlar benim bu ruh halime uyum sağlamakla kalmayıp çıtayı daha da yükselttiler. Sahilde avaz avaz şarkı söyleyip dans ettiğimiz bir günün sonunu çok tatlı komşularımla Sığacık Kaleiçi’nde Dut Gibi’de çılgınlar gibi dans ederek bitirdik. Böylelikle çok uzun zamandır ilk defa orada Güneşköy sınırlarının da dışına çıkmış oldum. Çok eğlenceli bir gündü.

Bir de tanıştığımız andan beri çok açık, çok keyifli bir muhabbet tutturduğumuz, yan yana şezlonglarda oldukça derin konulara dan diye girip, sonra aynı hızla kahkahalar atmaya geçtiğimiz, bazı konularda kendi düşündüklerimizi diğerinin ağzından duymanın keyfini yaşarken, bazı konularda tamamen farklı yaklaşımlarla birbirimize yepyeni ufuklar açtığımız ve bunca yıldır nasıl kesişmediğimize şaştığımız yeni bir komşumla tanıştım. Kendisi benim için yeni olsa da, aslında o topraklarda benden epeyce eski olarak, bana zamanın yavaşladığı, dış dünyanın oraya gitmek için kat edilen kilometreden çok ama çok daha uzakmış gibi hissedildiği müthiş bir yer keşfettirdi. Devamı ve daha fazlası için içtenlikle heyecanlıyım.

Özetle kendi içime döndüğümden daha çok dans ettiğim; İstanbul’daki evimdeki yataktan çok başka yerlerde uyuduğum; sosyal ve hareketli üç aylık bir dönem devirdim. Hızlı ve yorucu olduğu kadar eğlenceli ve sürprizliydi.

Tuhaf bir biçimde bu üç aylık dönemde çok yakınımdaki üç kişiyi de bana göre “yanlış hiç bir şey yapmadan ve yalnızca kendim olarak” kırmış ve kızdırmış oldum. Sanırım ben artık gerçekten yakınım dediğim insanların beni tanımalarını, yaptığım ve yapmadığım şeylere tuhaf alt mesajlar yüklememelerini, aramızdaki ilişkinin sağlamlığına bir plana bir güne endeksli olmadan güvenmelerini istiyorum.

Birisi bir gece eğlenirken ona mesaj atmadığım için kendisini dış kapının mandalı gibi hissettiğini açıkladığında; bir diğeri ben tatil planımıza bir flörtümü dahil ettiğimde bunu eğlenceli değil aşırı gergin bir konu olarak ele aldığında ve biri de benim hayatımda agresif bir müdahaleye asla uyum sağlamayacağımı bilmez davrandığında yalnızca şaşırdım. Hepsinin kendi iç dünyalarındaki sorunlar yüzünden bana sinirlenmelerini yalnızca şaşkınlıkla seyrettim. Bu onlara sevgimi hiç azaltmadı elbette, o kadar güzel paylaşımlarımız var ki birlikte; ama sanırım artık böyle durumlarda hemen telaşla bir şeyleri düzeltme yönünde aşırı bir çabaya girmeyecek kadar sakin bir insana dönüşmüşüm. “Vakti geldiğinde bakarız.” diyip geri çekiliyorum, gönül koymadan, kızmadan, hiç bir tepki vermeden. Kendimde oldukça şaşırdığım bir değişim. Hangi ara oldu bilmiyorum, ama ben bunun farkına yeni vardım.

Bir de bu çeyreğin son günlerinde bir sabah evin koridorunda bayıldım. Bu benim vücudumun “Artık biraz dur, tükendim.” deme biçimi. Çok sık olmasa da, geçmiş yıllarda da bunu birkaç kez deneyimledim. O yüzden önümüzdeki çeyrekte bu kadar çok çalışmayacağım, bu kadar çok seyahat etmeyeceğim, daha sakin keyifler peşinde olacağım bir süreç planlıyorum. (Ama artık bal gibi biliyorsunuz ki planladıklarımı da yalnız konu iş olduğunda yapıyorum.)

Üstelik de temmuz, ağustos, eylül her zaman senenin en güzel ayları bence ❤ Çok uslu ve sakin duracağımı hiç sanmıyorum. Eveet, yılın üçüncü çeyreği bana daha da bronz ten, bol kahkaha, “Hayat çok güzel be!” dedirten anlar, sürprizler, aksiyonlar vermeni bekliyorum.

Keyifle ve kendinizi hep keşfederek kalın!

2022 / 2. çeyrek dönem raporu” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s