Isle of Escape / Fimi Island

Bundan birkaç sene öncesine kadar İstanbul’da ayda bir kere düzgün bir festival olurdu. Hiç kimseyle iletişime geçip planlama yapmasan da bal gibi bilirdin ki, oraya gittiğin zaman uzun süredir görmediğin bir sürü kişiyle karşılaşacaksın. Dolayısıyla bu festivallerde nereden tanıdığını hatırlayamadığın tanıdık simalarla, eski sevgililerinle, özlediğin arkadaşlarınla kuşatılmış olurdun.

Son birkaç senede öyle bir yol kat etti ki bu sektör; her hafta sonu İstanbul’da farklı yerlerde eş zamanlı bir sürü harika müzik festivali ve etkinlik olduğu gibi, bunun yanı sıra bütün barlarda ve clublarda da neredeyse haftanın her gecesi harika DJ’ler çalıyor, ayrıca İstanbul dışında da çok şahane etkinlikler yapılıyor. Oldukça aktif bir gece hayatına sahip olmamıza rağmen, etkinlikleri takip edemiyor hatta bazen hangisine gideceğimiz konusunda seçim yapmakta da oldukça zorlanıyoruz.

İstanbul dışında yapılan festivallerden oldukça merak ettiklerimden biri Isle of Escape olduğu için bu sene 19 Mayıs tatilinde bu festival için Göcek’in yolunu tuttuk. Festival dışında kendi partilerimizi yaptığımız villamızdan şurada zaten bahsetmiştim, o yüzden bu yazıda size bana en çok sorduğunuz sorular üzerinden sadece Isle of Escape’i anlatmayı planlıyorum.

Fimi Island neresi?

Adı biraz yanıltıcı olarak, bambaşka bir adaymış gibi bir izlenim verse de; Göcek Adası’nın üzerinde konumlanmış bir beach club aslında Fimi Island.

Göcek tarafında geçen sene gittiğim Yaz Collective ile tarzlarını ben oldukça benzettim. Yalnızca deniz yolu ile ulaşım sağlanabiliyor. Önünde bir iskelesi var, iskelenin hemen arkasında mekanın önünde boylu boyunca şezlongların bulunduğu kumsal yer alıyor. İçeri girişte masa ve sandalyelerin olduğu bir restoran kısmı var, sağ taraf ise kocaman bir yeşil alan. Festival tam olarak bu yeşil alanda yapılıyor. Arka taraf ise dağlar ve yeşilllik.

Isle of Escape senede yalnızca dört gün boyunca burada yapılan bir etkinlik, diğer yandan Fimi Island beach club olarak hizmet vermeye devam ediyor. Beach Club halini deneyimlemedim, ama festival için gerçekten çok güzel bir ortam sunuyor.

Gördüğüm anda vurulduğum, dev bir ahşap heykelden yapılmış dev bar ise mekanın kesinlikle en çarpıcı en sıra dışı detayı.

Isle of Escape Güzel Bir Festival Mi? Gitmeye Değer Mi?

Festival için bir yandan çok güzel şeyler söyleyeceğim, bir yandan da gerçekçi bir yaklaşımla bazı fiyasko taraflarını paylaşacağım. Önce harika yanlarından başlayalım.

Festivalin oldukça güzel ve dolu dolu bir programı vardı. Biz hiç bir zaman gündüz yogalarına, sanat workshoplarına katılmadık, ancak gündüz gidelim denize girelim, güneşlenelim ve bir yanan da aktivitelere katılalım, havasında olanları oldukça tatmin edecek müzik dışında etkinlikler de olması güzel düşünülmüş.

Her gün 18:00 gibi mekana giriş yaptığımız andan itibaren gece 01:30’a kadar ardı ardına ortalama üzeri güzellikte DJ’ler çaldı. Hepsi harikaydı diyemem, kitlenin nabzını asla yakalayamayan, herkes müziğin ritminin yükselmesini beklerken inatla daha da yavaşlatan DJ’ler de vardı. Ki bu konuda müthiş komik bir anımız var: Bir DJ asla nabzımıza göre şerbet verememişken “Bitiyor galiba.” diye sevindiğimiz bir an vardı, birileri DJ’i alkışlamaya başladığı anda yanımızda hiç tanımadığımız bir kız avazı çıktığı kadar bağırdı: “Alkışlamayın yaaa, şimdi gaza gelip bir parça daha çalmaya başlar filan.” diye.

Tam aksi yönde inanılmaz güzel deneyim ve keşiflerimiz de oldu. Etkinliğin ilk günü, bir önceki gece İstanbul’dan Göcek’e arabayla gelmişiz, hiç uyumadan bir gün devirmiş, festivalde bir kaç saat dans etmiş, çimlerin üzerinde minderlere uzanmış, tam uyku mooduna geçmeye yakın bir mayışıklık seviyesinde yatarken, sahneye çıkan Ame‘nin bizi yattığımız yerden kaldırması iki dakika sürmedi. Muazzam bir performans sergiledi, bütün festival boyunca dinlediklerimiz arasında bizim en favorimiz oldu. Hala ne zaman Ame dinlesem, gözümün önüne, Berk’in “Bu napıyor yaaa? Bu napıyor? Suç duyurunda bulunacağım, bu kadar güzel çalamazsın beee!” mutlulukla bağırdığı an geliyor. Bir de ben Murat Tokuz’u gerçekten çok beğendim.

Çim bir alanda olmamız, asla cam bir şey servis edilmediği için yerlerde asla cam kırığı olmaması da festivalin muhteşem güzel detaylarından biriydi. Festival boyunca hep yalınayak dans ettik. Her geceyi çıplak ayaklarımızla çimlerin üzerinde telefonlarımızdaki adımsayarlara göre yaklaşık 40.000 adıma denk gelecek şekilde dans ederek geçirmek, olabilecek en eğlenceli topraklanma yöntemiydi.

Takdir edeceğim bir diğer şey de, gerçekten limitli sayıda bilet satılmış olmasıydı. Son zamanlarda gittiğim etkinliklerde hep eleştirdiğim bir şey; dans etmeye alan bırakmayacak kadar çok sayıda bilet satılıyor olması. Isle of Escape boyunca hep yeterince alanımız vardı.

Festivale gelen kitle hakkında iki ayrı ucu bir arada yaşadık. Perşembe ve cuma günü, çok kaliteli, gerçekten müzik dinleyip eğlenmeye gelmiş çok klas bir festival kitlesi vardı. Ortalıkta rahatça telefon dahil bütün eşyalarımızı gönül rahatlığıyla bıraktığımız, üzerimizde mayolarla hiç bir şey giymeden dans edip hiç bir rahatsız edici tavırla karşılaşmadığımız ütopya kıvamında bir ortam ve kitle. Nasıl olduysa cumartesi günü bir anda işin rengi değişti. İki kız konuşurken, “Ne konuşuyorsunuz? Bize de anlatmaz mısınız?” diye muhabbetin ortasına dalan yavşaklar ile tuhaf bakışlarla dans edenleri izleyen duruşu, giyimi, her şeyiyle oraya ait olmayan bir güruh daha geldi. Bu tespitimiz üzerine, yıllardır bu festivale gelenlerin hep perşembe ve cuma günleri geldiğini, kitlenin de programın da o günlerde daha iyi olduğunu, sonra civarda başka bir yere geçtiklerini öğrendik. O yüzden uyarabileceğim şey şu: Isle of Escape’i tam ruhu ile deneyimlemek istiyorsanız sakın yalnızca hafta sonu kısmına katılmayın.

Festivale dair en çok eleştireceğim şey ise ses sistemiydi. Adadayız, önümüz açık, sağımız solumuz doğa. Doğru düzgün bir ses sistemi neden kurulmamıştı onu asla anlamadım. Kolon yalnızca sahnenin iki yanında vardı, ki bir tanesi de mütemadiyen bozuluyor ve ses vermeyi kesiyordu. Dolayısıyla kocaman festival alanında müziği gerçekten duymak istiyorsanız, sahnenin önüne gitmeniz zorunluydu. Bir de soldaki kolon bozulup durduğu için sürekli olarak sahnenin sağ tarafına kavimler göçü yaşanıyordu.

Festivale hiç yakışmayan bir detay daha vardı, tuvalete gittiğinizde o tarafta bambaşka bir telden müzik çalıyordu. Mesela Life Park’ta filan tuvalete de gitseniz – ki oldukça daha büyük bir alandan bahsediyoruz- sahnede çalanı duymaya devam edersiniz. Ses sistemi asla festival kalitesinde değildi ne yazık ki.

Bir de VIP kısmındaki davetli kitlenin büyük bir kısmı asla bu müziğin dinleyicisi olmayan bir güruhtan oluşuyordu. Çimlerin üzerinde çılgın gibi dans ederek eğlenen kitleye, sakince oturdukları yerden tuhaf bir dans show izler gibi bakıyorlardı. Sanki müzik festivaline değil, deniz kıyısında rakı içip sohbet etmeye gelmiş gibilerdi. Bu da oldukça komik geldi bize.

Isle of Escape’teki Organizasyon Skandalı Hikayemiz:

Bunu tamamen ayrı bir başlık olarak anlatacağım ki yukarıda büyük bir objektiflikle bahsetiğim festivale dair harika ve iyileşmesi gereken konularla karışmasın. Ama gerçekten bu güne kadar bir organizasyonda yaşadığımız en manasız, mantıksız durumu da bize kendisini organizatör olarak tanıtan biri yaşattı.

Festival alanına Göcek Marina’dan kalkan shuttle’lar arasında bir saat aralığında 2 saat boşluk olduğu için, bir gün shuttle ile gitmek yerine, festival öncesinde o yakınlarda teknesi bağlı bir arkadaşımıza bir şeyler içmeye gittik. Teknenin önündeki karaya çıktık, oradan yürüyerek festival alanına geldik. Kolumuzda bilekliklerimiz zaten vardı, geri kalan günlerde de festival alanında aşırı eğlenen herkesin çok sevdiği bir ekiptik. Bir anda bir kaos yaşandı, “Buradan giriş yapamazsınız.” dediler.

Halbuki shuttle yerine oradan geldiğimizde de iskelenin üzerine çıkıyorduk, yani shuttle ile gelsek de giriş yapacağımız noktanın önüne geliyorduk. Güvenlik kontrolünün önüne. Ne güvenliği pas geçmiş oluyorduk, ne de biletsiz kaçak bir giriş yapıyorduk.

Kendisini organizatör olarak tanıtan biri, “Ben istediğim gibi kural koyarım.” açıklaması ile -ki bunları da dakika dakika kayıt altına zaten aldım, hukuk süreçleri başlatmak için, bize gelen shuttle ile geri dönmemizi, bir tur atıp shuttle ile gelmemiz gerektiğini beyan etti. Önce gerçekten şaka yapıyor sandık. Çünkü bunu yapsak da sadece denizde bir tur atıp aynı noktaya gelecektik. Kaldı ki görevliler bile bunun oldukça saçma olduğunu kabul edip, bize emir talimatla uygun hareket etmek zorunda olduklarını açıkladılar mahçubiyetle. Ancak o organizatör olduğunu iddia eden kişi gerçekten hiç bir mantıklı açıklaması olmayan bu uygulamada ısrarcı oldu.

Bu kadar güzel bir festivali böyle bir personeli yetkili kılarak seçimi ile mahvetmek de gerçekten bir case study olabilir. Biz bunu yaşadık, bilmiyorum başka tuhaf uygulamalardan muzdarip kimse oldu mu Isle of Escape’te?

Her şeye rağmen festivallerle ve dans ederek kalın!

Reklam

Isle of Escape / Fimi Island” üzerine 5 yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s