#dahaiyiben: Hayatımdaki her şey değişirken, eşyalar neden aynı kalsın ki?

Ne zaman annem bana gelse, kapımın önündeki çöpleri karıştırmaya başlıyorum: “Acaba bugün nelerimi çaktırmadan attı?” diye düşünerek. Annem, kalabalıktan, düzensizlikten, çok eşyadan hoşlanmayanlardan. Hiç bir zaman anı diye bebeklik kıyafetlerimizi filan saklamadı mesela. Hatıra olarak sakladığı tek şey fotoğraflar sanırım. “Kullanılmayan her şey, iyi durumda ise kullanacak birilerine verilmeli; yoksa da atılmalı.” yaklaşımında oldu her zaman.

Ne zaman ki, böyle rafları dolu, masalarının üzeri eşyalarla istiflenmiş, dağınık çekmeceli bir yere gitsem, gözümün önüne annem geliyor. Bir çöp poşeti eline alıp, bunların hepsini kapının önüne koyardı herhalde, diye düşünüp gülüyorum.

Ne ironiktir ki, atıcı annelerin çocukları da hep biriktirici oluyor. Ben de öyleyim.

Her yerden elim kolum dolu dönerim eve. Hatıra diye konser biletleri biriktiririm, dergileri okuduktan sonra saklarım, çaktırmadan sürekli bir şeyler satın alırım.

FullSizeRender 7 kopya.jpg

Çok fazla eşyasıyla küçük bir evde yaşayan bir kadın olarak, gerçekten uzun zamandır azalmak ve fazla eşyalarımdan arınmak vardı aklımda.

Fez’de tabakhaneleri gördükten sonra kalbim kırılmış, True Cost izledikten sonra da bir süre kendime gelememiştim. Ardından da çeşitli tedx konuşmaları ile tekstilin her üretiminin hem atıklarının çevreye ne kadar zararlı olduğunu fark etmiştim. “Eee zaten!” demeyin rakamları öğrenince insanın aklı çıkıyor.

Sürekli tüketim alışkanlığımızın faturasını oralarda bir yerlerde bazı insanlar çok kötü şartlarda çalışarak ödüyordu. Ve her gün başka bir elbise giyme merakımızla çevreyi mahvediyorduk.

Azalma niyetimin arkasındaki dürtü, çevreye saygı göstermek ve evimi ferahlatmaktan ibaretti. O sıralarda aslında bir büyük faturayı da kendi hayatımdan ödediğimi kesinlikle fark etmemiştim.

Günlerce çalışıyor, bir sürü garip davranışa maruz kalıyor, kendimizi yıpratıyor ve bunun karşılığında kazandığımızın büyük bir kısmını gidip kıyafetlere yatırıyorduk. Sonra bunları dolabın içinde düzenli tutmak, yıkamak, ütülemek derken bir sürü zamanımızı ve enerjimizi de harcamaya devam ediyorduk.

IMG_0611.JPG

Sürekli girdiğim alışveriş oruçları, pazartesi başlanıp salı sona eren istikrarsız rejimler gibiydi. Bir türlü azalamıyor, aksine sürekli daha fazla kıyafete, daha fazla ayakkabıya, daha fazla çantaya sahip oluyordum.

İronik bir biçimde dolabım gittikçe kalabalıklaşsa ve iyi markalarla dolsa da, dönüp dolaşıp birkaç parçayı giyiyordum aslında. Mesela siyah bir çan eteğim vardı, H&M’den çok ucuza aldığım; haftanın en az iki günü üzerimdeydi. Siyah basic askılı bir elbisem vardı, sweatshirt ve spor ayakkabı ile şahane pazar kıyafeti; blazer ile iş için harika bir iş kombinasyonu; topuklu ayakkabıyla güzel bir takıyla çok şık bir akşam elbisesi oluyordu. 

Ama zihnim beni şöyle manüpüle ediyordu:

Her gün sabahın köründe kalkıp işe gidiyordum, çok çalışıyordum, tabii ki o muhteşem çantayı kullanmayı hak ediyordum!

Uzun zamandır beklediğim seyahate çıkmadan önce bir kaç yeni elbise almamdan doğal ne olabilirdi ki?

Otuz tane bikinim olabilirdi ama bu indirim kaçmazdı!

Siyah babet, hep bir klasik, hep giyilir, o yüzden bunu da beğenmişken almak iyi bir yatırımdı.

Evimin bir odası yalnızca kıyafetlere rezerve olmasına rağmen, oraya sığamayanlar evin çeşitli köşelerine yayılıyordu. Kıyafetlerim dolabımda o kadar sıkışık duruyorlardı ki, ütüleri daha askıya astığım an bozuluyordu. Salonumdaki dolapların kapakları kapanmıyor, bir şey aradığımda da aradığımı asla bulamıyordum. Bir de okuduğumdan çok daha hızlı kitap satın alma alışkanlığı geliştirmiştim, evde okunmayı bekleyen kitap sayısı yüzü geçmişti.

Taşınmam gerekse, bu kadar çok eşyayla hiç bir yere gidemezdim. Üstelik de atmaya kıyamayacağım şeylerdi -çoğu!

Üstelik de ben çok düzenli, tertipli, her gün evini toparlamaya zaman ayıran bir insan olmadığımdan, bu kadar çok eşyayla küçük bir alanda yaşamaya kalkınca ortalık hep darmadağınık oluyordu.

Derken işsiz dönemim başladı. Canım ne isterse yapabildiğim günler… O günlerde şaşkınlıkla fark ettiğim şeylerden biri de; alışveriş yapma dürtümün ortadan kalktığı oldu. Eş zamanlı olarak “dehşetle” ne kadar çok kıyafetim olduğunu fark ettim.

Her gün başka bir şey giysem bile dolabımdaki her şeyi giymek için bir yıldan uzun zamana ihtiyacım vardı.

Ben günlerce stres altında çalışmamı dolaba gömmüştüm. Gerçekten!

vata X pitta projesinin doğumu da böyle oldu: Daha az şeye sahip, daha çok şey deneyimlerken aynı zamanda cool görünmek de mümkün müydü?

İlk ürettiğimiz parça “less is more bag” oldu. Ben iki ay boyunca tek bir çanta kullandım. Her yerde, seyahatlerimde, İstanbul’da, markete giderken, eğitimlere giderken… Harika görünüyordu, içine dünyayı alıyordu, cool’du!

Aradan geçen dört ayda, ben yalnızca bir vintage gömlek, bir bikini, iki parça takı ve bir espadril satın aldım. Yüzden fazla parçayı mushaboom dukkan ve modacruz  üzerinden yeni sahiplerine yolladım.

Evimdeki kağıt yığınları ile dolu darmadağınık dolapların içlerini temizlemeye başladım.

IMG_6235.JPG

Dürüst olmak gerekirse, daha çok yolum var. En az 1.000 parça kıyafet azaltmam ve yukarıda yalnız bir tanesi görünen rafların geri kalanını da toparlamam lazım.

Yine de şimdiden şunu söyleyebilirim; evimin bir köşesi şahane bir değişim yaşadı, para kazandım ve çok ucuza şahane parçalar alan kişilerin mutluluklarını deneyimledim. Artık elim kolum dolu alışverişten dönmüyorum, elim kolum poşetlerle dolu kargoya gidiyorum.

IMG_7762.JPG

Lütfen dolabınızı açıp bakın! Bunların hepsine gerçekten ihtiyacınız var mı? Onları satın almak yerine neler yapabilirdiniz?

Benim azalma sürecime destek olmak ve hayatınızdaki diğer şeylerden fedakarlık yapmadan güzel şeyler almak isterseniz de mushaboom dükkan‘a beklerim! Her gün yeni parçalar ekleniyor. 

Daha az şeye sahip olup, daha çok deneyimleyerek kalın!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s