Ani bir kararla ve bir kabin boy bagajla Teos’a giderken, orada kesintisiz biçimde bir ay kalmayı planlamamıştım açıkçası. O anda yalnızca, tam kapanmayı İstanbul’daki minik evim yerine, Teos’taki teras ofisimde, her fırsatta denize girebileceğim bir mesafede çalışarak geçirmenin çok daha cazip olacağıydı…
Günler inanılmaz bir hızla birbiri ardına devrildikten ve günlerin büyük bir kısmını günde bir iki saatlik deniz kaçamaklarım dışında bilgisayar başında geçirdikten sonra, arife günü “Hazır önümde daha boş günler varken yeni bir şeye başlamalıyım.” motivasyonu kapladı içimi.

Uzun zamandır pek çok kişiden duyduğum, hayatlarında büyük değişimlere vesile olduğunu söyledikleri Çetin Çetintaş’ın elementler yoga serisine başlamaya karar verdim.
Elementler ile o güne kadar tek bağlantım, astrolojik haritalarım çıkartılırken duyduğum şeylerdi. Hangi elementimin dengelenmesi gerektiği hakkında da kesinlikle hiç bir fikrim yoktu. Şu yazıyı okuduktan sonra, toprak elementi ile başlamamın en iyisi olduğuna karar verdim.
Babamın “Benim matım var.” demesine güvenerek, sabah babamın matını aldım. Babamın mat dediği kesinlikle yoga matı değildi. Kamplarda uyku tulumunun altına serilen, yerle bağlantıyı kesme amacını taşıyan matlardandı. Çok da akrobatik hareketler yapmayacağıma göre, bir yoga matı siparişi verip onun kargosunun ulaşmasını bekleyerek, başlamayı ertelemek yerine hemen o kamp matının üzerinde o gün başladım.
O sıralarda henüz bilmiyordum ama muhtemelen bu da, benim ateş elementimin yüksek olduğu anlamına geliyor. Hemen harekete geçmek, ateş elementi ile bağlantılıymış – sonradan öğrendim.
Böylelikle 13 Mayıs’ta Çetin Çetintaş’ın şu linkteki videosu ile elementler serisine başladım. Tam 40 gün boyunca, araya hiç boşluk koymadan her gün bu seriyi yapmak gerekiyor. Sabah yapılması tavsiye ediliyor, ama asıl önemli olan gün içinde tamamlamış olmak.
Malum, toprak demek istikrar demek.
Açıkçası ilk beş gün harikaydı. Her gün sabah erkenden kalkıyor, matımın üzerine çıkıyor, 20 dakika süren akışı yapıyor ve sonra sabah kahvemi içerek güne başlıyordum. Sanki yıllardır her sabah kalkıp yoga matımın üzerine çıkıyormuşçasına, bunu hemen ilk günden itibaren rutinim haline getirmiştim.
Motivasyonum tamdı. “Benim toprak elementimde hiç bir sorun yokmuş demek ki. Hiç zorlanmıyorum.” gibi büyük cümleler kuruyordum.
Derken onuncu güne yaklaştığımda içimi afakanlar basmaya başladı. Neden öyle hissettiğimi bilmiyorum, ama aslında fiziksel olarak hiç zorlayıcı olmayan bazı hareketlerde -kürek hareketi gibi- derhal akışı bırakıp elementler serisi sevdama son verme arzusu duymaya başladım.
Sonra aklıma yıllar önce aldığım bir analiz danışmanlığı geldi. Konu ilişkilerimdi ve danışmanım muhteşem bir tespit yaparak, beni günlerce güldürmüştü. Ben bir adamla tanışıyordum, onun hayatında benim o güne kadar yapmadığım, bilmediğim ne varsa hepsi bana yeni geliyordu, keşif alanım oluyordu, büyük bir motivasyonla ilgi duyuyordum bana yabancı olan her şeye: Hiç yapmadığım bir spor mu “Hadiii bana da öğret.”, hiç dinlemediğim bir müzik mi “Hadi aç dinleyelim.”, hiç takılmadığım bir ortam mı “Hadiiii beni de götür.” Sonra bütün bunlar benim için “yeni” olma özelliğini kaybedince de adamın bana sunduğu her şeyle birlikte adama da ilgimi kaybediyordum.
Danışmanımın absürdleştirerek yaptığı benzetmeyle: Hayatında hiç türkü dinlemiyorsun ve adam türkü barlara gidiyor. Sen hayatın boyunca hep türkü bara gitmeyi beklemişçesine bir motivasyonla her akşam eşlik ediyorsun, herkesten daha çok eğleniyor ve keyif alıyorsun. Sonra senin için bu aktivite artık yenilik içermediğinde, “Çok boktan bir müzik bu ben çok sıkıldım. Hadi club’a gidip elektronik müzik dinleyelim.” demeye başlıyorsun. Adamla zaten ortak bir müzik zevkiniz olmadığı başından belli, ama sen onun müziğinde gerçekten eğlenerek, numara yapmadan o kadar keyifli vakit geçirmiş oluyorsun ki – adam şaşkına dönüyor. “Ne oldu ki şimdi bir anda?” Kesinlikle anlayamıyor. Sonra aynı şeyi sosyal etkinliği operaya gitmek olan bir adamla tekrarlıyorsun.

“Bu sefer istikrarlı olacağım, sırf benim için yeni bir şey olmaktan çıktı diye vazgeçmeyeceğim. Toprak elementi çalışmamın da esas amacı bu değil mi zaten?” diyerek aynen devam ettim.
Zaten Çetin Çetintaş ta, “Bir elementi yapmak içinden gelmiyorsa, ya da yapmaman için engeller çıkıyorsa zaten o elementte bir problem var demektir. Bu yüzden ona hayatında ek olarak yer açmaktan kaçınmaktasındır. Böyle bir durumda özellikle bu element üzerine yoğunlaşmak gerekir ki dengeye gelsin.” diyor.
Böyle böyle 40 günlük serinin bugün itibarıyla 16 gününü tamamladım. Çok daha zorlayıcı yoga derslerini keyifle yapan ben, bu toprak elementi yogasında gerçekten zorlanıyorum. Hala da, kesinlikle sevmediğim ve yaparken de kendimi hiç mutlu hissetmediğim bir akış.

Dürüst olmam gerekirse, bu akışı yapmaya başladığımdan beri de hayatımda mucizevi bir değişiklik olmadı.
Sadece bu süreçte hayatımda yerli yerine koyduğum, minik minik değişen bir şeyler gerçekten var. Henüz tam olarak adlandıramasam da, iş düzenimle ilgili içime sinmeyen bazı konularda gerçekten düzeni değiştirecek bir takım adımlar attım. Amaaan heyecan olur, macera olur diyerek normal koşullar altında balıklama atlayacağım bir sürü teklif ve adam karşısında da “Benim hayatımda istediğim şey gerçekten bu mu?” sorusunu sormaya başladım.
Tabii bu her sabah kalkıp yirmi dakika aynı akışı yapmam sayesinde mi oldu, yoksa bunu yapmasam bile, olağan hayatımdan biraz uzaklaşıp, her şeye uzaktan bakınca da aynı sonuçlar ortaya çıkacak mıydı? Bilmiyorum.
Yine de her sabah sadece 20 dakikamı alacak bir hareketin bir şeyleri dengelemesi ihtimalini seviyorum. Kaybedeceğim tek şey, sabah yirmi dakika instagram’da gezinmek veya yirmi dakika daha çok uyumak olur.
Siz element serisi denediniz mi? Gerçekten hayatınızda somut bir etkisini gördünüz mü? Bu tip süreçlerin gerçekten bir etkisi olabileceğine inanıyor musunuz?
Elementlerinizi dengeleyerek kalın!
Sevgili Sezen,
Ben de ateş elementinin 20.gününü yapacağım bugün.(Aslında yeni bir güne girmeye 9 dakika kalmışken).Ben de yapmak istemedim,zorlandım,ne gerek var dedim.
Sonra da kendimi susturdum.21 gün 51 dakika birşey yap hayatında dedim.Vazgeçmedim devam ediyorum.Bunun bir alışkanlık haline gelmesi çok kolay değil.Mesela ateş elementi olduğundan sanırım ilk başlarda biraz öfke yükseldi içimde.Ama şimdilerde bastırdıklarımın ortaya çıktığını fark edip kendimce mutluyum.Yaptığım seriyle bir alakası var mı bilmiyorum ama rüyalarım sanki film gibi .
Çok sevgiler,
Özlem
BeğenBeğen