Peki ya ilişkileri belli kalıpların ve sınırların içine sokmaya çalışarak ve doğru ilişkinin ancak bu şekilde mümkün olduğuna inanarak muazzam bir potansiyeli boşa harcıyorsak?

Toplumun ideal ilişki olarak nitelendirdiği kalıplara uygun bazı ilişkiler aslında potansiyelimizi sınırlıyor olabilir mi?

Çok denk geliyorum böyle kadın ve erkeklere – hatta zaman zaman ben de onlardan biri oldum – düzenli bir ilişki içine girdiklerinde, bir yandan arayış halini sona erdirmenin huzurunu yaşarken, diğer yandan hayat enerjilerini kaybediyorlar. Yalnızken üretmeye ve eğlenmeye ayırdıkları zaman ve enerjileri bir anda yok oluyor, her şeyi o kişiyle birlikte yapmak zorunda hissederek ve zaman geçtikçe birbirlerine daha çok benzeyerek bütün renklerini kaybediyorlar. Sadece psikolojik veya ruhsal durumdan da bahsetmiyorum ayrıca, gözle görülür bir şekilde soluyor ciltleri ve gözlerindeki parıltı.

Tek bir kişiden başkasına aşık olamayacağınıza, insanları farklı şekillerde sevemeyeceğinize, sevilme kapasitenizin sınırlı olduğuna inanmak yerine, değişmeye ve gelişmeye devam eden bir dünyada değişmeye ve gelişmeye devam eden partnerlerle birlikte değişmeye ve gelişmeye devam eden bir benlik fikri kulağa nasıl geliyor?

Etik Sürtük, bence herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. Herhangi bir görüşün doğru olduğunu asla iddia etmiyor, tek eşlilik, çok eşlilik, grup evlilikleri ve her türlü cinsel yönelime eşit seçenekler olarak yaklaşıyor – yalnızca sahip olduğumuz kalıpların ve yaşadığımız ilişkilerin bize doğru olarak dayatılanlar mı yoksa kendi seçimlerimiz mi olduğunu sorgulamaya davet ediyor.

Kültürümüzün bekarlığın bir yaşam tarzı olabileceğini hesaba katmaması sebebiyle çok az insanın bekar kalmayı tercih ettiğini; bekarlığın kabul edilen ve saygı duyulan bir yaşam tarzı olması halinde, bir çok kişinin zorunlu olduklarını sandıkları için umutsuzca bir kurtarılma çabasıyla değil, öyle tercih ettikleri için çift olacaklarını ve ancak bekarlığın bir yaşam tarzı olarak en az evlilik kadar saygı gördüğünde insanların doğru birliktelikler yaşayabileceğini savunuyor örneğin.

Sonradan evliliğe benzer tek eşli bir ilişkiye gitmeyen ilişki türlerinin kötülenmesine karşı duruyor. Tek gecelik ilişki ile ömür boyu sadakat arasındaki yelpazenin görmezden gelindiğini; bunların arasında daha bir çok ilişki türü olduğunu hatırlatıyor.

Grup evliliklerindeki çocukların çok daha sağlıklı ve ihtiyaçları karşılanır şekilde büyüyebildiği gibi alıştığımız kalıpların çok ötesinde okurken rahatsız edici olabilecek aykırı örnekler de veriyor – ama herkes için geçerli tek bir doğru olmadığını; yalnızca kendi doğrumuzu seçerken bu ihtimallerin hepsini hesaba katmamızı hatırlattığı için bayıldım ben bu kitaba.

En sevdiğim cümleler karşınızda:

• Uzun zaman önce bekarlığın partnerler arasında yaşanan geçici bir durum, bir sonraki beyaz atlı prens ortaya çıkıncaya kadar geçen bir bekleme süreci olduğunu düşünürdüm. Bir yere telefon açmış da beyaz atlı prensin telefonu açmasını bekler gibi gerçek hayatı pas geçerek yaşanan bir zaman dilimi.
• Biz insanların soyut ve kusursuz bir ilişki idealine uymaya çalışması gerektiğine inanmıyoruz; ilişki yapılarının insanlara uyması gerektiğine inanıyoruz. Herkes eğlendiği ve kendi ihtiyacını karşılayabildiği sürece bunun doğru ya da yanlış bir yolu olmadığını düşünüyoruz.

• Normalde de ilgiye açsanız açık bir ilişkinin size sorun gibi gelmesi hiç şaşırtıcı değil. Hiç kimse sizin kıskançlık ve güvensizlik hissetmenize “neden olmaz”. Bunları hissetmenize neden olan sizsiniz.
• Kıskançlık öğretmeniniz olsun. Kıskançlık, şifa bulmaya en çok ihtiyaç duyduğunuz yerleri keşfetmenizi sağlayabilir. Kendi gölgenizi tanımak konusunda size rehberlik edip kendinizi bütünüyle gerçekleştirmenin yolunu gösterebilir. Buna izin verirseniz kıskançlık size kendinizle ve bütün dünyayla barış içinde yaşamayı öğretebilir. Kıskançlığınızı bir işaret tabelası olarak görün, üzerinde “Bu duygu üzerinde çalış!” yazıyor.
• Eşiniz sizi ilişkinizde bir sorun olmadan da aldatabilir ve sadece cinsel arzular sınırları biraz aşmak için can atıyor diye gayet güzel giden bir ilişkide mutlaka sorun olması gerektiğini söylemek insanlara yapılan büyük bir haksızlıktır.

• Üçüncü kişiyle tanışmanız gerekir mi? Bizce evet. Tanışmazsanız büyük ihtimalle kendinizden çok daha güzel, daha seksi, yırtıcı Hollywood yapımı erotik filmlerde bile rastlanmayacak türden birini hayal edip duracaksınız. Üstelik kim bilir belki siz de ondan hoşlanacaksınız.
• Her ilişki kendi dengesini arar ve bulur. Bunun ikinize de uyacak bir şekilde olmasına izin verdiğiniz sürece siz ve çekici bulduğunuz insan her kimse birlikte su gibi akarsınız.
• Dışarıdaki bir ilişki siz izin vermediğiniz sürece partnerinizle aranızdaki yakınlığı hiçbir şekilde azaltamaz. Umarız buna asla izin vermezsiniz.
• Bekarlık birilerinin öteki yarısı olmaya çalışmıyorken kim olduğunuzu görebilmenin iyi bir yoludur; kendi kendinizle yaşamayı ve bundan keyif almayı öğrendiğinizde başkalarıyla paylaşacak daha çok şeyiniz olur.

• Maceraperest sözcüğü bazen küçümseme amaçlı, maceracı kişinin olgunlaşmamış ve kendini bulmamış, büyümeyi görünürde tek eşli bir yaşam kurmayı pek istemeyen biri olduğunu anlatmak için kullanılır. Merak ediyoruz, macera yaşamanın nesi yanlış? Hem macera yaşayıp hem de çocuk yetiştiremez, ev satın alamaz, bizim için önemli işler yapamaz mıyız? Biz hayatımızın karmaşık olmasından, bir yandan yeni insanlar ve fikirler keşfederken, bir yandan da düzenli iş ve ev hayatı sürdürmenin zorluklarına göğüs germekten hoşlanıyoruz; ilgimizi ayakta tutan ve hayatımızı adamak istediğimiz şey bu.
• Bir şeyi haz almak için yapmak, tek başına değerli ve geçerli bir nedendir.
• Kendi tutkularınız, tepkileriniz ve davranışlarınızdan başka hiç bir şeyi kontrol edemezsiniz.
• Sizin için alışılmadık biriyle birlikteyken, alışık olmadığınız türden bir bilgeliğe açık olun.

Etik ve sürtük olarak kalın!