2019 yılının “best of”ları

Her yılın sonunda durup, şöyle detaylıca geriye bakmayı ve kendimle hesaplaşmayı sevenlerdenim. Geride kalan bir senede neler yaptım, hangi konularda iyiydim, kimleri kırdım, neler kazandım, hayatımda neler oldu bir gözden geçiririm.

Büyük bir kısmına yazdığım yazılarla tanıklık ettiniz, biliyorsunuz, 2019 benim için sıra dışı bir seneydi.

Yıkılan düzenler, duygusal iniş çıkışlar, fırlama günler ve yeniden bir düzen kurma çabası derken çok olay oldu. Bol aksiyonluydu. Bu yüzden upuzun bir gözden geçirme seansı yapmam gerekecek, henüz fırsat bulamadım.

Her sene sektirmeden yazdığım (2018 için tık!) geleneksel “best of ” yazısı ile başlayalım. Bu senenin en iyileri karşınızda:

IMG_5569.jpg

En Çok Kullandığım Eşya: Açık ara jean şort. Senenin yarısını işsiz ve oradan oraya seyahat ederek geçirirken hayatımı kurtardı.

Denize giderken bikinimin üzerine de geçirdim, gece çıkarken crop’larımın altına da…

Çok küçük çantalarla çok uzun seyahatler yapmamı sağladı. Her yere her ana, her ortama uydu. Dolabımda bu güne kadar en çok kullandığım parça oldu.

En İyi Fotoğraf Noktası: Teos’taki çatı. Bu seneki en güzel fotoğraflarım oradan çıktı.  Hatta ben Teos’ta  olmadığımda komşularım bile çatımıza çıkıp orada poz verip bana yolladı. 🙂

Bu sene yapılan inşaat ile orası müthiş manzaralı bir odaya dönüştüğü için çatı fotoğraflarım 2019 yılına özgü bir şey olarak kalacak.

En İyi Mayo: Seray Basmacı’dan aldığım mavi mayo. Vücudu sarışı, sırt dekoltesinin güzelliği ve rengiyle her giydiğimde çok beğenilen ve ilgi çeken bir parça oldu.

Kışları koleksiyon indirime giriyor, yazı özlerken yatırım yapmak isterseniz aklınızda bulunsun.

En İyi Beach: Beach of Momo. Çeşme’nin bu seneki en popüler beach’inde biz evimizin bahçesindeymiş gibi bir konforla takıldık. Her gün elimizi kolumuzu sallayarak girdik, keyifle içkilerimizi içtik, yemeklerimizi yedik ve prensesler gibi ilgi gördük.

Çok eğlenceli happy hour’lar yaşadık, elimizde kokteyllerimizle çok dans ettik, müthiş gün batımı manzaraları izledik, özlediğimiz arkadaşlarımızla karşılaştık, ayaklarımız denizde şarap şişesi dolu buzlu kovamız yanımızda keyifli sohbetler ettik. O yüzden bu sene çok fazla beach gezmiş olsam da, sunulan konfor ve deneyimlenen keyif açısından benim için en iyisi Momo oldu.

En İyi Belgesel: Netflix’teki Mucize İlaç. Beslenme akımları konusunda çok fazla fikir ayrılığı var. Herkes başka bir şey savunuyor, kafalar karışık.

Bu belgesel ve ketojenik beslenme, veganlar tarafından çok eleştiriliyor olsa da, beslenme alışkanlıklarımı sorgulattığı ve çok daha kaliteli beslenmemi sağladığı için bu seneki favori belgeselim.

IMG_6110.jpg

En İyi Kokteyl: Kaş’taki Derya Beach‘in viski narı. Hiç bir zaman kokteyl bazı olarak viski tercih etmeyen beni bile ilk bardakta tavladı.

Taze sıkılan nar ile hazırlandığı için meyve suyu içiyormuş hissi verirken, çaktırmadan sürekli sarhoş olmamızı sağladı. Kızlarla yaptığımız bol kahkahalı sohbetlerimizin, mükemmel manzaralı happy hour partilerimizin vazgeçilmezi oldu.

En Güzel Enerji Toplama Noktası: Bu sene de değişmedi; Teos.

İşimden ayrıldığımda, bir adam kafamı karıştırdığında, çok partili uzun seyahatlerimin sonunda, bir şey üzerinde çalışırken, yeni işe başlayıp kendimi yorgun hissettiğimde hep Teos’un yolunu tuttum. Özel koyumda, güneş yağlarıma bulanıp, döne döne kitaplarımı okudum, akvaryum denizde yüzdüm, hem zihnimi toparladım, hem de enerji ile doldum.

Dış Görünüşüm İçin Yaptığım En İyi Şey: Green Peel. Tamamen doğal içerikten oluşan, ama yüzü bir gü boyunca kıpkırmızı yapan, bir hafta boyunca da soyulmasını sağlayan bir peeling.

Yaz boyunca yüzümde oluşan devasa güneş lekelerini çok büyük oranda yok etti. Yaptırdığımdan beri yüzüme nemlendirici dışında hiç bir şey sürmememe rağmen, herkes “Cildin çok iyi görünüyor, ne kullanıyorsun? diye sormaya başladı.

En İyi Kozmetik: Maybelline Silk Matte Kırmızı Ruj. Her ay bir tane aldım, sonuna kadar kullandım. Kişisel tarihimde bitirdiğim ilk renkli kozmetik oldu. Denizde duşta çıkmamasına ve rengine bayıldım. Sürekli tazeleme derdi olmadan,  canımın istediğini yiyip içip rujumun hep dudağımda kalması çok iyiydi.

Yalnızca öpüşmeye dayanıklı değil. Kırmızıya boyadığım güzel adamlara sevgiler. ❤️

Bir de Madecassol’ü de burada anmazsam olmaz. Bu sene hayatıma giren muhteşem merhem. Güneşte mi yandım, yoğun nemlendiriciye mi ihtiyacım var, bir yerim tahriş mi oldu; her derde deva, çok güzel kokan müthiş bir krem. Bu sene boyunca çantamdan hiç eksik etmedim.

En İyi Otel: Teknik olarak tam otel sayılmayacak olsa da, Alaçatı’da kaldığım Airbnb evi.

Hem iç dekorasyonu ve hamaklı bahçesi çok güzeldi; hem de ev sahibi bana her konuda inanılmaz yardımcı oldu. Alaçatı’da geçirdiğim günlerde, hep orada yaşıyormuşum hissi veren minik evim bu sene boyunca en keyifle konakladığım yer oldu.

Bir de burada bir parantez açarak, Blue Planet’i de anmak istiyorum. İşe başladığım ilk hafta sonunda,  “İstanbul’da yaz yaşatmak için” kapılarını bana açan bu evde hep çok iyi bakıldım, hep çok keyifli zamanlar geçirdim.

En Çok Dans Ettiğim Mekan: Bu sene her yerde sürekli dans etmiş olsam da, listenin en başını Kleinlar çekiyor: Kış boyunca artık kapanan Harbiye’deki Klein, Çeşme’de geçen günlerde kristalleri ile bende esprisi büyük olan Sommer Klein ve yaz boyunca neredeyse haftada 2-3 kere mutlaka yolumun düştüğü Klein Garten.

Club demişken, birisi spor salonumu kastederek “Hangi klübe gidiyorsun?” diye sorduğunda, “Genellikle Klein Garten ve Birdy.” diye cevap vermem de bence bu seneki efsanelerimden biriydi. Spora giderken bile aklım danstaysa demek ki 🙂

En İyi Kitap: Şimdi’nin Gücü. Çok basit bir şeyden bahsediyormuş gibi görünse de, aslında ne kadar az anı gerçekten yaşadığımla yüzleştim bu kitabı okuduğumda. Bütün kaygı ve korkuların gelecekten; bütün suçluluk ve pişmanlıkların geçmişten kaynaklandığını; şimdinin hep muhteşem olduğunu fark ettim. Bence herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. %1 bile uygulasanız mucizeler gerçekleşiyor.

Bu Sene Hayatıma Kattığım En Güzel Şey: Tabii ki ilk sırada yeni işimi sayacağım. Her sabah keyifle gittiğim ve nitelikli güzel işler yaptığım için.

Bir de zaten uzun yıllardır tanıdığım bir arkadaşımla bu sene şimdiye kadar hiç olmadığı kadar çok zaman geçirmeye başladım. Yeni tanışmadık, ama bu sene hayatlarımızda bambaşka yerler edindik. Müthiş oldu, o yüzden kesinlikle bu sene hayatıma katılan en güzel şeyler arasında.

En İyi App: Tabii ki instagram ve whatsup çok kullandım, kullanmaya devam ediyorum. Onlarsız yapamam. Ama bu yılın en iyi app’i benim için Getir oldu. İş yerinde çorabım mı kaçtı, karnım mı acıktı, canım bir şey mi çekti; kedime mama almayı unuttum ve marketlerin açık olduğu saati mi kaçırdım; saçma bir saatte uçak biletim var ve evden çıkmadan önce bir şeyler mi atıştırmak istiyorum, Getir hep imdadıma koştu.

En İyi Eve Servis: Sushi Lab. Ne zaman restoranına gittiysem, bekleme süresinin uzunluğu ile beni mutsuz etse de; eve servisi hep hızlıydı. Her zaman taze ve lezzetli sushi’ler, üzerine yazılmış çok sempatik notlarla ve yanında ikramlarla hızlıca evime geldi.

En İyi Yazım: Aşk Peşinde Masallar kadar kıymeti bilinip ilgi çekmese de, bekar ve çapkın dönemimde deneyimlediklerimi anlattığım Cin Tonik Kokulu Aşklar serisi bence bu sene yazdığım en güzel yazılardı.

En İyi Restoran: Hala detaylı olarak bahsetmeye fırsat bulamadığım Od Urla. Zeytin ağaçları arasında, sipariş verildiğinde bahçeden toplanan ürünleri ile inanılmaz güzel bir gurme nokta. Sadece burada yemek yemek için Urla’ya gitmeye değer. Servis, lezzet ve ambiyans olarak bu sene daha iyisini Türkiye’de deneyimlemedim.

Coğrafyayı genişletirsek, Leros Adası’ndaki Mylos. Öğlen tekneye gelen ikram ile aklımızı başımızdan alan, “Bunlar akşam yiyeceklerinizin yanında hiç bir şey sayılmaz.” diyerek beklentilerimizi yükselten sonra da yükselttiği bu beklentinin hakkını sonuna kadar veren bir restorandı. Yediğimiz her şey sıra dışı ve çok lezzetliydi.

En Büyük Macera: 2019 benim için başından sonuna olay, aksiyon ve macera doluydu ama yine de en başa ölümden döndüğümüz geceyi koyacağım.

Yunan Adaları’ndan birinde leziz bir yemek yemiş, uzoların üzerine kokteyller devirmişiz, kafamız çok güzel tekneye dönüyoruz. Bir araya geldiğinde hep baş belası olan ikili olarak, “Ohoo teknede mayışık mayışık takılacak değiliz ya, hadi dans etmeye gidelim.” diyerek zodyaka atlıyoruz. Beş dakikada karaya ulaşıp, kendimize güzel bir dans mekanı bulacağımızdan eminiz.

Zodyakın önce benzini bitiyor, dans etme azmimiz bitmiyor. Kürek çekerek karaya gitmeye karar veriyoruz. Küreklerden birini de denize düşürüyoruz. Cep telefonundan müzik açıyor, tek kürekle karaya doğru gitmeye devam ediyoruz. Daha doğrusu biz öyle sanıyoruz. Bir süre sonra, adanın ışıkları gök yüzündeki yıldızlar kadar küçüldüğünde, olmayan benzinimiz, tek küreğimiz ve müzik dinleyerek bitirdiğimiz şarjımızla açık denizde sürüklendiğimizle yüzleşiyoruz.

Kurtarılarak tekneye çıktığım anda titremeye başlamıştım, gerçekten korkmuştum. Şimdi ise aşırı komik bir maceraya dönüştü. Ve 2019 yılımın bir numarasına kesinlikle yerleşir.

En İyi Hafta Sonu Kaçamağı: Tiflis. Vizesiz olması ve ucuz uçak bileti bulmamız sebebiyle çok beklentimiz olmadan yolunu tuttuğumuz bir şehirdi. Bize beklediğimizden çok daha fazlasını verdi. Eklektik, sürprizlerle dolu ve sıra dışıydı.

En İyi Alışveriş Adresi: Tabii ki bir numaram Cemil. Onunla tanıştırdığım her arkadaşım, başka bir yerden alışveriş yapmamaya karar verdi. Bu sene üzerimde görüp vurulduğunuz sıra dışı parçaların hepsini o bulup getirdi bana.

Cemil’e herkes ulaşamayacağı için, daha ulaşılabilir bir adres olarak da Tarsus’taki Nike Outlet. Çok uygun fiyata oradan aldığım ayakkabıların hepsini yaz boyunca bayılarak kullandım.

Yaptığım En İyi Şey: Arınmak! Yıllardır “yapılacaklar listemde” yer alan bir şeyi ilk defa bu sene gerçekten hayata geçirdim. Alışveriş orucuna girdim, gerçekten çok ihtiyacım olmadıkça hiç kıyafet satın almadım. Mushaboom Dükkan üzerinden yüzlerce parçayı yeni sahibine kavuşturdum, Let Go’dan da evdeki fazla mobilyaları satmaya başladım. Daha çok yolum olsa da, evim üst üste alt alta eşya dolu bir depo görüntüsünden kurtulup, daha sakin ve huzurlu bir ortama dönüşmeye başladı.

En İyi Sergi: Bienal kapsamında Büyükada’da sergilenen seramik sanatçısı Hale Tenger’in Suret, Zuhur, Tezahür” enstalasyonu. Tepemizdeki ağaçlar konuşuyormuş gibi hissettirdiği için gerçekten içimizde bir yerlere dokundu.

En İyi Müze: Eskişehir’deki Odunpazarı Müzesi. Ankara’dan Eskişehir’e gitmemin tek sebebiydi ve kesinlikle değdi. Şuradan detaylara ulaşabilirsiniz.Bir hafta sonu etkinliği olarak listenize almanızı tavsiye ederim.

En Büyük Aydınlanmam: “Kıtlık psikolojisi”olarak tanımladığım düşünce yapısından çıkmam. Aman piyasa kötü diye mutsuz eden işlere, ortalıkta düzgün adam kalmadı diye mutsuz ilişkilere sıkışmaktan kendimi kurtarmam.

En Kötü Olduğum Konu: Uyku. Tam “Oturttum artık düzenimi, yeterince uyuyorum, dinleniyorum.” derken, sonra yine kendimi ortalama 4-5 saat uyumuş ve yorgun hissederken yakalıyorum.

En Çok Dinlediğim Şarkı: Açık ara Zeynep Bastık’tan Felaket ve Sana İhtiyacım Var.

Evet siz kendi listenizi yaptınız mı? Bana 2020 tavsiyeleriniz neler?

Güzelliklere, en iyilere odaklanarak kalın!