“Adana’da nerede kebap yiyelim?” bana en çok sorulan sorularda biri. Sanıldığının aksine cevaplaması da oldukça zor bir soru. Çünkü biz Adanalılar kendi aramızda bile bunun çok kavgasını yaparız. Birimizin favorisine diğerimiz burun kıvırırız, “eh işte fena değil.” diyip dururuz.

Gerçek olan bir şey varsa, İstanbul’da yedikleriniz aslında kebap değil, bir nevi ‘uzun köfte’ ve Adana’da nerede yerseniz yiyin, buralarda kebap diye yediklerinizden çok daha lezzetli olacağı garantili.

“Adana kebabı”nı lügatınızdan çıkartarak başlayalım. Sipariş verirken lütfen yalnızca “kebap” diyin. “Acılı Adana, acısız Urfa”yı da unutun, böyle bir şey yok. Bize çok acılı et geliyorsa, etin bayatlığını gizlemek için bol baharat koyduklarını ve kazık atmaya çalıştıklarını düşünürüz.

Benim Adana’da çok sevdiğim birkaç kebapçı olsa da, misafirlerim geldiğinde mutlaka götürdüğüm adres: Kocavezir’deki Kebapçı Mesut. Yüz yıldır aynı binada faaliyet gösteriyor, ustalık babadan oğula geçiyor. Kebabın yanında leziz ezme salatası, tahinli marul ve tulum peyniri geliyor. Yemek üzerine Türk kahvesi eşliğinde kerhane tatlısı yemek de adetten. (Hani Mehmet Gürs’ün menüsüne koyması ile meşhur olan tatlı.)

Öyle çeşit çeşit meze veya havalı bir dekorasyon beklentiniz yoksa, gerçekten iyi kebap yemek istiyorsanız, yolunuzu düşürmeniz gereken yer burası.

Benim çok sevdiğim diğer bir kebapçı Hadırlı Umut Kasabı. Bahçesindeki fıskiyeli havuz, duvar resimleri ve çevre masalarda oturan karakterler ile oldukça kitch bir atmosfer sunan Hadırlı Umut Kasabı da gerçekten çok iyi bir kebap servis ediyor. Ancak bulunduğu konum ve ortamı sebebiyle Adana’ya ilk defa yolu düşenler için, fazla sert bir başlangıç olabilir.

Salaş yerlerde rahat edemiyorsanız, bembeyaz bir masa örtüsünün üzeri mezelerle kaplansın, kebabın dışında çiğ köfte, fındık lahmacun, pide gibi lezzetler de olsun, şehir merkezinden çok uzak olmasın istiyorsanız da, 5 Ocak ve 52 Kebap da Adanalıların sevdiği adreslerdendir. Bence buralardaki kebap asla diğer o salaş adreslerdeki kadar iyi değil, ama bu da başka bir keyif.

Adana’ya gitmişken mutlaka yapılması gerekenlerden bir diğeri ise ciğer yemek. Tercihen kahvaltıda. Hemen burun kıvırmayın, “Ben ciğer sevmem.” diyen her arkadaşımın burada kahvaltıda bol kimyonlu ciğerleri “Bu çok iyiymiş ya.” diyerek mideye indirdiğine şahit oldum. Ciğer konusunda en eski en iyi adres Birbiçer‘dir. “Yanı beyaz”, “ayı payı” gibi isimler alan kuşbaşı eti de muazzam lezzetlidir.

Yeni ve harika bir alternatif olan Ciğerci Abuzer‘den de şurada bahsetmiştim.

Bütün bu kırmızı et severliğin yanında, Adana’ya gitmişken olmazsa olmazların biri de malum Kazım’dan muzlu süt içmek. En az kebap kadar popüler olan bu muzlu sütün sırrı, sütünde. Çünkü yarı dondurulmuş bir sütten yapılıyor. Gerçekten çok lezzetli. Burada önceden bilmeniz gereken şey, “bir muzlu süt” diye sipariş verdiğinizde önünüze iki bardak konulacağı. Çünkü “bir muzlu süt”, bir koca blender muzlu süt demek.

Yanında da çift kaşarlı yengen ile şahane bir kahvaltı oluyor, benden söylemesi.

Adana’ya en son gittiğimde, daha önce hiç Adana’ya gelmemiş arkadaşlarım bana eşlik etti. Bu vesileyle ben de doğduğum büyüdüğüm şehirde turist oldum. Böylelikle yeni bir yer de keşfettim: Mercan. Turgutözal’daki Mercan’da şaşlık ve küşleme gerçekten çok lezzetli. Bizim aklımızı başımızdan alan ise, yemeğin üstüne yediğimiz dondurmalı helva oldu. Samimi söylüyorum, daha iyisini başka hiç bir yerde yemedim.

Adana’da son zamanlarda çeşitli börekçiler de meşhur oldu. Ancak bir Boşnak anneannenin torunu olarak, benim “güzel börek” anlayışım biraz farklı. Ben incecik el açması hamurlu, çok az yağlı, pırasalı, kabaklı, ıspanaklı Boşnak böreği severim. O yüzden börek konusunu ben pas geçiyorum.

Dünyanın en tatlı ukalası “Ben Adana’yı hep böyle sağlı sollu kebapçılarla dolu bir şehir gibi düşünmüştüm. Paylaştıklarından sonra fikrim değişti.” dediğinde çok güldüm. Haksız sayılmaz, Adana’ya her giden kebap sofralarının fotoğraflarını paylaştığı için.

Adana’ya bambaşka bir gözle bakmak için instagram’da visitadana’yı takip edebilirsiniz. Ben de Adana’da yemek yemek dışında ne yapılabilir? konusunda da birkaç tavsiye vermeden geçmeyeceğim bu sefer.

Hemen Kazım’ın karşı hizasında bulunan Storie, şehrin en instagramable noktası. Burası bir butik cafe. İçerideki her bir detay, İstanbul’daki cafe’lere taş çıkarır cinsten. Her köşesinin fotoğrafını çekmek isteyeceğinizden emin olabilirsiniz. Filtre kahvenizi yudumlamak için ideal adres.

Atatürk Parkı, şehrin göbeğinde yemyeşil kocaman bir alan. Bir bankta oturup, yeşilliğin tadını çıkartarak dinlenmek, cafelerde zaman geçirmeye güzel bir alternatif.

Dilberler Sekisi olarak anılan upuzun yürüyüş parkurunda, Seyhan nehrinin keyfini çıkartabilirsiniz. Sabah sporu için veya gün içinde herhangi bir saatte yürüyerek laflamak için harika bir istikamet.

Dilek dilemek için Telli Baba Türbesi, muhteşem manzarasıyla sizi bekliyor. Venedik-vari bir açılım için Galeria’nın arkasında gondol turları düzenleniyor, 5TL’ye on beş dakika Seyhan Nehri’nde gezinti yapabiliyorsunuz. Akşam ise Ziyapaşa yakınlarındaki barlar sokağı, yan yana dizilmiş mekanları, dışarıya atılmış masaları ve kalabalığı ile eski Asmalımescit günlerini anımsattı bana.

Keşfederek ve lezzetle kalın!