Bolca Niksicko içtiğimiz, kalamarların lezzetine doyamadığımız ve arka fonunda dağ manzarası izlemeye bayıldığımız birinci Tivat günümüzün ardından, ikinci günün sabahında gözümü açtığımda, “Bize kahve aldım.” cümlesini duyuyorum. Benim gibi kahvesiz güne başlayamayan biri için, duyulabilecek en güzel cümle.

Seyahat arkadaşım Sevgican tam bir sabah insanı. O uyanmış, giyinmiş, yürüyüş yapıp bize kahve almış, bu sırada Tivat’taki en büyük eksikliklerden birinin iyi bir kahveci olduğuna karar verecek kadar gözlem yapmış, oldukça dinç bir biçimde toplantısına katılmaya hazır karşımda dururken; ben uykulu gözlerim ve pijamamla kahvemden bir yudum alarak o gün izinli olmama rağmen dönüş iş yoğunluğunu hafifletmek için bir kaç mail cevaplıyorum.

Farklı alışkanlıklara sahip insanların uyumlu olabileceğinin muhteşem bir örneğiyiz birlikte. O toplantılarını yaparken, ben acil işlerimi temizliyorum. Sonra beş dakika içinde o gün de Nikki Beach’i ziyaret etmeye karar veriyoruz.

Sevgican, bir gün daha Tivat’ta kalmaya niyetlenirsek -çünkü o kadar spontane geçiriyoruz günlerimizi, hangi gün nerede olacağımız hakkında kesin hiçbir şey yok- kaldığımız airbnb evinin bir gün daha boş olup olmadığını ev sahibi ile teyit ederken, ben de bizi Nikki Beach’e götürecek olan botu ayarlıyorum. Bütün bunları hiç strese girmeden, sahil için çantamızı toplayıp, ikimizin de fanatiği olduğu müthiş kokulu vücut yağımıza bulanırken hallediveriyoruz.

Sonra kahvaltı etmek için marinadaki en popüler mekanlardan biri olan Al Posto Guisto‘ya oturuyoruz. Leziz kahvelerimizi yudumladığımız yer, mükemmel lüks ve şık teknelerin ortasında. Tivat’ı bir kaç kelimeyle özetleyecek olsam: “dağ manzarası” ve “zenginlik” kelimelerini tercih ederim.

Nikki Beach, marinadan kişi başı 10 Euro’ya bot ile ulaşım sağlıyor.

Nikki Beach’in ücretlendirmesi ise yatacağınız yatağa bulunacağınız noktaya göre oldukça değişken. Havuz başında tam partinin ortasında bir yatak isterseniz 500 euro ödeyip, buna karşılık bir şişe şampanya alıyorsunuz, bütün yiyip içtiklerinizi ekstra ödüyorsunuz. Bambaşka bir noktadaki yatağa 200 euro verip, bunun tutarın tamamını yiyip içmenize sayabiliyorsunuz. Fiyatlandırma kişi başına değil, yatak başına olduğu için, ne kadar kalabalık giderseniz o kadar ekonomik olacağını söyleyebilirim.

Her bir kokteyl ve her bir yemek muazzam lezzetli ve kokteyller genel olarak 10 euro civarında fiyatlarda. Yani euro kuruna rağmen bu kadar lüks bir beach, hala Alaçatı ve Bodrum’dan daha ucuz.

Nikki Beach partileri ile ünlü olsa da, kimsenin dans etmediği, herkesin biraz salınarak kendini gösterdiği bir ortam gözlemlediğimizi belirtmeliyim. Diğer yandan olağanüstü güzel bir servis eşliğinde çok leziz kokteyller içip, güzel bir denizde yüzüp, çok konforlu ve keyifli bir gün geçirdik. Tivat’a yolunuz düşerse bir günününüzü buraya ayırmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Parmesanlı kalamarımızı yiyip, keyifle müthiş lezzetli kokteyllerle dolu kadehlerimizi tokuşturup sohbet ederken, “Bundan daha ne iyi olabilirdi ki?” dediğimiz anda, hiç yağmur yağmadan ortaya gökkuşağı çıkan bir an var ki – kesinlikle spiritüel enerji öğretilerinin savunduğu gibi, içinde bulunduğun her anın keyfini mümkün olduğunca sürerek, “Bundan daha iyi ne olabilir, göster bana!” demenin gerçekten işe yaradığının kanıtı gibiydi.

Bu yaz izlediğim en iyi gün batımı manzaralarından birini de orada izledim. Pembeye bulanan gökyüzüne karşı son kadehlerimizi tokuşturduktan sonra ve hayatın ne kadar güzel olduğunu her hücremizle hissettikten sonra, Tivat’ta geçirdiğimiz her ana bayılmış olarak o akşam bir sonraki istikametimiz olan Budva’ya geçmeye karar verdik.

Tivat’a yolunuz düşerse mutlaka yapılacak listeniz: Waikiki Beach, Theodorus’ta yemek, bol bol kalamar ve yerel bira Nitsicko mideye indirmek, Nikki Beach ve hava aydınlıkken nefis teknelerin arasında Al Posto Guisto’da bir şeyler yiyip içerek zaman geçirmek.

Montenegro’da çok pratik olan ve bayıldığım şeylerden biri de, şehirlerin birbirine yakın olması. Taksiyle 20 euro bandında bir ücret ödeyerek bir saatten kısa bir süre içinde Tivat’tan Budva’ya geçtik.

Airbnb evine girdiğimiz anda, adeta çok iyi bir davete gidecekmiş gibi kıpkırmızı bir elbise giymiş, saçları ve tırnakları daha on dakika önce kuaförden çıkmış gibi muntazam ve çok güzel bir ev sahibi bizi karşıladı. Biz iki kadın, saçlarımız tuzlu, elimizde festivalde kamp yapmak için taşıdığımız çadır ve uyku tulumları ile karşımızdaki kadına hayranlıkla bakarken, “Çocuklar yeni uyudu.” cümlesini duyunca onun bir anne olmasına daha çok şaşırdık. Müthiş bir enerjiyle, “Bu gece evde oturmayacaksınızdır diye düşünüyorum.” diye başlayarak bize haritanın üzerinde bir sürü adres ve mekan çizmeye başladı. “Biz en çok şu restoranı severiz, sizin için bunun harika olacağını düşünüyorum, şurası çok popüler ama bakarsanız bir avuç sarhoş genç, siz oraya değil buraya gidin…” Onun enerjisi o anda bize geçti ve nasıl olduğunu anlamadan on beş dakika içinde duşumuzu almış, elbiselerimizi giymiş, makyajlarımızı yapmış ve kendimizi Budva sokaklarına bırakmıştık.

Güzel enerjilerle, güzel enerjileri çekerek kalın!